 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
S A Y I
Esas Karar İtirazname
1995/6-145 1996/157 25731
Y A R G I T A Y K A R A R I
Bozma kararı veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BURDUR Sulh Ceza
Günü : 18.7.1994
Sayısı : 612/446
Davacı : K.H.
Davaya katılan : -
Sanık : Zeki Saymen
Hırsızlık suçundan sanık Zeki Saymen'in T.C.Y.nın 491/ilk, 522 ve 647
Sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 300.000 lira ağır para cezasıyla
cezalandırılmasına ilişkin, Burdur Sulh Ceza Mahkemesince 18.7.1994 gün ve
612/446 sayı ile verilen kararın, temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine,
Adalet Bakanının yazılı emirle bozma istemi nedeniyle Yargıtay
C.Başsavcılığınca 14.3.1995 gün ve 25731 sayı ile düzenlenen yazılı emir
ihbariyesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17.3.1995
gün ve 3259/2860 sayı ile;
(Sanığın C.Y.U.Y.nın değişik 135. maddesindeki hakları
hatırlatılmadan sorguya çekilmek suretiyle, savunma hakkının kısıtlanması
nedeniyle, yazılı emirle bozma isteğinin kabulüne ve cezanın
çektirilmemesine) karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 1.5.1995 gün ve 25731 sayı ile; (Yazılı
emir olağanüstü yasayoludur. Bu yasayolunun doğuracağı sonuçlar gözönüne
alındığında, çözülmesi gereken ilk konu; Temyiz hakkını kendi iradesiyle
zamanında kullanmayıp, Yargıtayda verilebilecek kararı gözönünde
bulundurarak, bir noktada bu hakkı kötüye kullanmak suretiyle yazılı emir
yoluna başvurmayı harekete geçirmek şekliyle sonuç almayı amaçlayan
suistimali önlemek için C.Y.U.Y.nın 307 ve 308. maddelerinin kapsadığı her
yasaya aykırılık nedeninin, aynı Yasanın 343. maddesine konu olabileceğinin
kabul edilmezliği mi, (7. Ceza Dairesi 30.9.1994 gün ve 1994/7921-9214)
Yasaya aykırılık olarak görülen her hususun yazılı emir konusu yapılarak
sonuca gidileceği mi hususlarıdır.
2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 1 ve 13. maddeleri ile CYUY.na göre,
Yargıtay adli yargıya ait karar ve hükümleri inceleyip karara bağlamakla
görevli olduğundan, bunlara ilişkin başvuruları yasaya, hukuka, adalete
uygunluğa göre denetlemek durumundadır. Buna göre ilk görüşe katılmak
olanaklı değildir.
Olayda da ikinci görüşe uygun biçimde inceleme yapılmıştır. Ancak,
yargılamada amaç, maddi olayı meydana çıkarmak ve sanığın yüklenen suçu
işleyip işlemediğine ilişkin kanıtları kişi haklarına zarar vermeden, hukuka
uygun şekilde toplayıp sonuca ulaşmaktır. Ancak sonuca varırken ferdin
hakkını ve kamunun yararını özenle gözetmek zorunludur. Bu dengeyi kurarken
hukukun gereklerini yerine getirmede esası kaybetmemek de gerekir. Usul
hükümleri yorumlanabilir.
Maddi olayda, sanık her aşamada suçu inkar etmiştir. Hükme esas
alınabilecek hiçbir beyanda bulunmamıştır.
Mahkeme, topladığı kanıtlarla maddi olayı aydınlatmış ve sanığın
yüklenen suçu işlediği sonucuna varmıştır. Gerçi C.Y.U.Y.nın 135.
maddesindeki hakları hatırlatılmamıştır. Ama, toplanan kanıtlar CYUY.nın
254/2. maddesinde gösterilen şekilde hukuka aykırı değildir. Yasanın 135/a
maddesinde gösterildiği şekilde toplanmış herhangi bir kanıt hükümde
kullanılmamıştır.) Açıklamasıyla itiraz etmiştir.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel
Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü;
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, olağan
yasayolunda mutlak bozma nedeni oluşturan, C.Y.U.Y.nın değişik 135. maddesine
uygun biçimde yapılmayan sorgunun, olağanüstü yasayolu olan yazılı emirle
bozma sebebi oluşturup, oluşturmayacağı hususundadır.
Fransız Yargılama sisteminden Türk Yargılama Yasasına alınmış bulunan
ve C.Y.U.Y.nın 343. maddesinde düzenlenen Yazılı Emirle Bozma OLAĞANÜSTÜ bir
yasayoludur.
Yazılı Emirle Bozma konusu yapılabilecek olan kararlar, Yargıtaydan
geçmeksizin kesinleşen ceza hakimliği ve mahkemesine ait kararlardır. Bu tür
kararların yasaya aykırılığı ileri sürülerek, bu olağanüstü yasa yoluna
gidilebilir.
Ancak, Yazılı Emirle Bozmaya konu olabilecek yasaya aykırılık halleri
maddi hukuka ilişkin uygulamadaki hatalardan başka, esas ve hükme etkili olan
usul hatalarıdır. Bu olağanüstü yasayolunda, yazılı emirle bozma istemi
yerinde görüldüğü takdirde, işin esas mahkemesine bırakılmaması ve Yargıtayın
kararı bozmakla yetinmeyerek; daha az ceza verilmesi gereken hallerde bunu
belirlemesi veya cezanın çektirilmemesine karar vermesi gerekir.
O halde, temyizden geçmeyerek kesinleşen ve kesin hüküm halini almış
bulunan bir kararın olağanüstü yasayolu aşamasında denetimi sözkonusu
olmaktadır.
Kesin kararın niteliği üzerinde durmak, konumuza ışık tutacağı için
gereklidir. Yargılama faaliyeti bir uyuşmazlığın çözümü için yapılır.
Uyuşmazlık bir kararla çözülmektedir. Bu çözümün bir noktada kesin olması
yargılama faaliyetinin zaruri ve doğal bir gereğidir. Bu şekilde elde olunan
kesin kararın (Kaziye-i muhkeme) en önemli iki özelliği kesinliği ve
değerliliğidir. Buna kısaca kesin kararın otoritesi de diyebiliriz. İşte bu
özellikleri taşıyan kesin karar, olağanüstü yasayolu olan Yazılı Emirle
Bozmaya konu edildiğinde, hangi nedenler Yazılı Emirle bozmada esas
alınacaktır. 26.10.1932 gün ve 32/13 ve 20.5.1957 gün ve 1953/5, 1957/13
Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarında çok özlü bir biçimde ifade edildiği
üzere;
a- Uygulamadaki hatalar,
b- Esas ve hükme etkili olan usul hataları, Yazılı Emirle bozma konusu
yapılabilirler.
Böylece, olağanüstü bir yasayolu olan Yazılı Emirle Bozma
müessesesinin konusunu oluşturabilen yasaya aykırılık halleri, kurumun doğal
gereği olarak, olağan yasayolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı
tutulmak suretiyle kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.
Bu itibarla, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamalarına
göre, sorgunun C.Y.U.Y.nın değişik 135. maddesine uygun biçimde yapılmaması
olağan yasayolu olan temyizde mutlak bir bozma edeni olarak kabul edildiği
halde, olağanüstü yasayolu olan Yazılı Emirle bozmada, korunması gereken
kesin kararın otoritesi nedeniyle bozma nedeni oluşturamaz. Zira, bu
aykırılık, kararın zat ve mahiyetine doğrudan doğruya ve tam etkili bir usul
hatası değildir.
İnceleme konusu olayda; Yerel Mahkeme sanığın sorgusunu yapmış ancak
CYUY.nın 3842 Sayılı Yasa ile değişik 135. maddesine uygun biçimde yapmamış
ve kurduğu bu hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Adalet Bakanının bu
sebepten yazılı emirle bozma isteği Özel Dairece yerinde görülerek kabul
edilmişse de, bu husus hükmün esasına tam ve doğrudan doğruya etkili; kesin
hükmün otoritesini kaldıracak bir usul aykırılığı niteliğinde görülmediğinden
itirazın kabulüne, Özel Daire kararı kaldırılarak, sanık Zeki Saymen yönünden
Yazılı Emirle bozma isteğinin reddine karar verilmelidir.
Karşı oy kullanan Kurul Üyeleri, yukarıda özetlenen Özel Daire
kararının haklı nedenlere dayalı olduğunu ileri sürmüşlerdir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı
itirazının kabulüne, Özel Daire kararı kaldırılarak, sanık Zeki Saymen'e
ilişkin 14.3.1995 gün ve 25731 sayılı Yazılı Emirle bozma isteğinin reddine
25.6.1996 tarihinde yasal oyçokluğuyla karar verildi.
Birinci
Başkanvekili 1.C.D.Bşk. 10.C.D.Bşk. 7.C.D.Bşk.
Mehmet UYGUN T.GÜVEN H.DOĞAN S.GENÇAY
8.C.D.Bşk. 11.C.D.Bşk. 9.C.D.Bşk. C.GENÇKAYA
M.N.ÜNVER S.KANADOĞLU D.TAVİL Red
Red
R.SÖNMEZ M.B.TÜZİNAL O.K.KESKİN Ş.GÜNGÖR
Red
A.ÖNCÜL A.İ.HEKİMOĞLU H.ÖĞÜTCÜ T.METEOĞLU
Red Red
H.CEVHEROĞLU T.DEMİRTAŞ Y.TURAN E.I.KOÇHİSARLIOĞLU
M.F.İNAN Ö.GÖĞÜŞ M.AYDIN S.YETKİN
Red
A.İSAOĞLU K.AZİZOĞLU Y.K.DOĞAN M.ÜNSOY
Ü.BAŞOĞLU K.Y.BAL Ü.BENLİ
|