Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y   
Onuncu Hukuk Dairesi

	E.	1995/5686
	K.	1995/6000
	T.	29.6.1995

*  YARGILAMANIN YENİLENMESİ 
    (İADEİ MUHAKEME)
*  KOLLEKTİF ŞİRKET
*  FESHİN GİZLENMESİ

ÖZET: Kollektif şirket ortakları (şerikleri); aleyhlerine açılan ilk davanın,
 şirketin tasfiye edildiğini belirtmeyerek, şirket hükmi şahsiyetine husumet
 yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle reddine sebebiyet vermişlerse, şirketin
 hükmi şahsiyetinin bulunmadığı, şirket aleyhine açılan davada anlaşılırsa,
 önceki dava için yapılan yargılamanın yenilenmesi (iadei muhakeme) isteğinin
 kabulü gerekir.

(1086 s. HUMK. m. 445/1)

Davacı, iadei muhakeme talebinin kabulü ile önceki kararın kaldırılmasına
 karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin
 süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla
 dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar
 tespit edildi:

Davacı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili, davalılar aleyhine Bolu İş
 Mahkemesi'nde 1991/1053 esas sayılı dosya ile açtıkları sigortalı Hüseyin'e
 kronik böbrek yetmezliği hastalığı sebebi ile Kurum tarafından yapılan tedavi
 masraflarının tahsili davası sonunda işe giriş bildirgesinin kollektif
 şirketçe verildiği nedeniyle işverenin hükmi şahıs olması sebebine
 dayanılarak davanın red edildiğini ve hükmün Yargıtay'ca onanarak
 kesinleştiğini bunun üzerine Bolu İş Mahkemesi'nin 1994/680 esas sayılı
 dosyası ile de kolektif şirket aleyhine dava açtıklarını ve şirketin ticaret
 sicilindeki kaydının 26.7.1990 da silinmesi sebebi ile davanın husumet
 nedeniyle reddedildiğini ve kesinleştiğini bu durumda Hukuk Usulü
 Muhakemeleri Kanunu 445/1 uyarınca iadei muhakeme talebinde bulunmak zorunda
 kaldıklarını belirterek davalılar lehine önce verilen Bolu İş Mahkemesi'nin
 1991/1053 esas, 1993/904 karar sayılı ve 24.11.1993 tarihli kararın
 kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Dosya içeriğine
 göre, işveren D..... Kollektif Şirketi'nin Bolu Ticaret Sicil Memurluğundan
 sicil kaydının 26.7.1990 tarihinde kaydının silindiği Bolu Ticaret Sicil
 Memurluğu'nun 23.9.1994 tarih 328 sayılı yazılarından bellidir. Davacı Sosyal
 Sigortalar Kurumu, ilk rücu davasını 1.7.1991 tarihinde kollektif şirketin
 ortakları aleyhine açarken şirketin varlığını sürdürüp sürdürmediğini
 araştırmadan açtığı ve mahkemece şirketin yaşayıp yaşamadığı araştırılmadan
 ve işverenin şirket hükmi şahıs olduğundan bahisle, husumet yönünden davanın
 reddine karar verildiği ve hükmün kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yine davacı
 Sosyal Sigortalar Kurumu şirket aleyhine rücu davasını açarken de şirketin
 hükmi şahsiyetinin devam edip etmediğini araştırmadan sanki hükmi şahsiyet
 varmışçasına davayı açtığı ve duruşma sırasında Bolu Ticaret Sicil
 Memurluğu'ndan gelen yazıda, şirket kaydının 26.7.1990'da silindiğinin
 bildirilmesi üzerine bu defada şirket aleyhine açılan davanın reddedildiği
 görülmüştür. Her iki rücu davası da redle sonuçlanmış ve kesinleşmiştir.
 Kollektif şirkette ortakların şahsi sorumluluğu olduğu yasa gereğidir. Hukuk
 Usulü Muhakemeleri Kanununun 445/1. maddesinde ise; "muhakeme esnasında
 esbabı mücbiriye veya lehine hükmolunan tarafın fiiline binaen elde
 edilemeyen bir senet veya vesikanın hüküm itasından sonra ele geçirilmiş
 olması" halinde iade-i muhakeme öngörülmüştür. Davacı Sosyal Sigortalar
 Kurumu'nun şerikler aleyhine ilk açtığı davada; Şerikler kollektif şirketinin
 hükmi şahsiyetinin olmadığını tasfiye edildiğini mahkemede belirtmemişler
 bunu gizlemişlerdir. Ancak, şirket aleyhine açılan davada bu durum
 anlaşılmıştır. İade-i muhakeme sebebi vardır. Mahkemece davanın usul yönünden
 kabulü ile esasa girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın
 reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm
 bozulmalıdır.

S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
 Üye Resul Aslanköylü ve Hulusi Mustafaoğlu'nun muhalefetlerine karşı; Başkan
 Teoman Ozanoğlu, Üye Davut Topçuoğlu ve Şemsettin Abik'in oylarıyla ve
 oyçokluğuyla 29.6.1995 gününde karar verildi.


	KARŞI OY YAZISI
*  Davacı Kurum, Bolu İş Mahkemesi'nin 1991/1053 esas sayılı dava ile
 davalılar Muhittin ile Muhterem aleyhine rücu davası açmış, mahkemece
 işverenin D... Kollektif Şirketi olması nedeniyle husumetin D.... Kollektif
 Şirket alleyhine açılması gerektiği düşüncesi pasif husumet ehliyetinden
 ötürü dava reddedilmiştir. D..... Kollektif Şirketi aleyhine bilahare açılan
 dava ise dava tarihinden önce şirketin feshedildiği anlaşıldığından
 reddedilmiştir. Gerçekten kollektif şirket davadan evvel feshedildiği için,
 şirketin borcundan ötürü ortak durumunda bulunan davacılar müteselsilen
 sorumludurlar. Kurum'un ortaklar aleyhine açtığı ilk davada husumet doğru
 olarak yöneltilmiştir. Ne var ki; fesih keyfiyeti ilk dava açıldığında
 bellidir. Şayet Kurum Ticaret Siciline sormuş olsaydı ve bu konuda gereken
 araştırmayı yapmış olsaydı, Şirketin feshedilmiş olduğunu anlamış olacaktı. O
 itibarla, sonradan fesih olgusunun ortaya çıkmış olması Hukuk Usulü
 Muhakemeleri Kanunu 445/1. bentde gösterilen mücbir sebeple vesikanın dava
 esnasında elde edilememe koşulunun gerçekleştiğini göstermez. Öte yandan,
 gene aynı bentde iade-i muhakeme sebebi olarak sayılan lehine hükmolunan
 tarafın fiiline binaen elde edilemeyen bir senet veya vesikanın hükmün
 itasından sonra ele geçirme koşulu da oluşmamıştır. Zira, ilk davaya
 davalılardan sadece Muhterem cevap vermiş ve savunmasında şirketin devam
 ettiği yolunda herhangi bir savunma ileri sürmemiştir. Tersine sigortalının
 kendi işçisi olduğunu söylemiştir. Yani, şirketin infisah ettiğini saklamış
 değildir. Bilakis, husumetin kendi lehine yöneltilmesini kabullenmiştir.
 Diğer davalı ise davaya cevap vermemiştir. Şayet davalılar ilk davada infisal
 etmesine karşın şirketin tüzel kişiliğini sürdürdüğü yolunda beyanda bulunmuş
 olsalardı o taktirde vesikanın sonradan ele geçirilmiş olmasında davacı
 Kurum'u yanılttıklarından söz edilebilirdi.

Her iki ilam birbirine çelişik ise de, iki ilamdaki taraflar aynı olmadığı
 için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445/10. bendindeki koşul da
 gerçekleşmemiştir.

Açıklanan bu nedenlerle, iade-i muhakeme koşulları oluşmadığından bu konuda
 redde ilişkin mahkeme kararının  o n a n m a s ı  oyundayız.


Resul ASLANKÖYLÜ  	 O. Hulusi MUSTAFAOĞLU
Üye	   	 	Üye                 


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini