 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
6.HUKUK DAİRESİ
ESAS 95 KARAR
5654 5801
Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası
yazılı izale-i şuyu davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde
temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Dava neticeten 8 parça taşınmaz mal ortaklığının giderilmesi istemine
ilişkindir. Mahkeme davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili
tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı neticeten 8 parça taşınmazın davalılarla müşterek murisleri ve
babası Yusuf Turan'dan intikal ettiğini, mirascılar arasında taksim
olunamadığını iddia ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesini istemiştir.
Davalılardan Seyit Ali Turan dava konusu edilen taşınmazların murisin
sağlığında mirascılar arasında paylaştırıldığını, o paylaştırmanın tüm
mirascılarca da benimsendiğini, davacının kendisine bırakılan yerleri satmış
olduğunu bu bakımdan taşınmazların ortaklığının giderilmeyeceğini savunarak
davanın reddini istemişlerdir. Diğer davalıların davaya karşı beyanda
bulunmadıkları anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazların tamamının tarafların murisleri İsmail oğlu
Yusuf Turan adına tapuda kayıtlı olduğu sabittir ve uyuşmazlık konusu
değildir.
Davalı taraf savunma delili olarak 4.3.l953 tarihli daktilo ile
yazılmış muris ile tarafların mühür parmak izi ve bir kısmının parmak izini
taşıyan "mukavele-senet" başlıklı belgeyi ibraz etmiştir. Bu belgede tapu
tarih ve numaralarından söz edilmemekle birlikte, köyün hangi mevkiindeki
hangi taşınmazların kime bırakıldığının belirtildiği o tarih itibariyle
murisin sağ olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtilen yazı şekli sebebiyle
belgenin el yazısı vasiyetname olarak kabulü mümkün değildir. Esasen böyle
bir iddia getirilmemiştir. Murisin sağlığında yapılan bu belgenin tapulu
taşınmazların harici satışı veya hibesi şeklinde değerlendirilmesi mümkün ise
de bunun geçerli olmadığı ortadadır. Murisin ölümünden sonra o yazılı
belgedeki iradelerin aynen sürdüğü ve mirascılarca benimsendiği kabul
edildiğinde bunun geçerli bir taksim sözleşmesi olarak kabul edilip
edilemiyeceği üzerinde durulmalıdır. Belgede bir kısım mirascıların mühür
kullandıkları görülmektedir. Buna rağmen bu belgenin HUMK.nun 297. maddesine
uygun bir şekilde tastık olunmadığı ortada bulunduğuna göre belgenin M.K.
6ll. maddesinde öngörüldüğü şekilde geçerli yazılı bir taksim sözleşmesi
olarak kabul edilmesi olanaksızdır. Hal böyle olunca dava konusu
taşınmazların murisin ölümü ile taraflara intikal ettiğinin ve taksim
edilmediğinin kabulü gerekir. Bu bakımdan işin esasının incelenmesi
gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile
HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, İstek halinde peşin alınan
temyiz harcının temyiz edene iadesine, 8.6.l995 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan Üye Üye üye Üye
Ö.N.Doğan M.Elçin N.Fadıllıoğlu S.Tükenmez M.Tunaboylu
|