Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C. 
 Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
    BAŞKANLIĞI

      SAYI:
      1995
ESAS        KARAR
5604        5908   

	 	YARGITAY İLAMI

MAHKEMESİ     : Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ        : 27.1.1995
NOSU          : 662-19
DAVACI        : Ali Ekrem  vekili avukat Methat Tunç
DAVALI        : Selahattin Taflan ve Ömer Taflan 

	Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda
 ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine
 yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi
 üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

	 	KARAR

	Davacı, 29.4.1987 tarihli satış sözleşmesi ile davalı yükleniciden
 Mersin Bahçe Mahallesi 857 ada 281 parselde kayıtlı taşınmaz mal üzerine
 yapılan inşaat halindeki binadan 10 numaralı daireyi engeç 2 sene içinde
 tamamlanması ve anahtarının teslim edilmesi koşuluyla 29.4.1987 tarihinde
 tapudan satın aldığını davalının sözleşmedeki edimlerini ifa edip daireyi
 teslim edemediğini eksikliklerin giderilmesi için gereken 70.000.000 Tl. ile
 yoksun kalınan kira kaybı için 8.000.000 Tl. olmak üzere toplam 78.000.000
 Tl.nın 54 faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
	Davalılar yargılamaya gelmemişlerdir.
	Mahkemece, borcun muacceliyetinden itibaren davalılar borçluların
 edimlerini ifa etmemeleri karşısında davacı alacaklının makul bir süre
 bekledikten sonra haklarını kullanması gerektiğine ilişkin Yargıtay 15. Hukuk
 Dairesinin kararlarına dayanılmış tespit edilen makul süre tarihine göre
 hesaplanan 11.951.425 TL. giderimin 54 faizi ile davalılardan tahsiline
 fazla istemin reddine karar verilmiştir.
	Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
	Taraflar arasında 29.4.1987 tarihinde düzenlenen satış aktinde;
 davalıların satım konusu daireyi sözleşmenin in'ikat ettiği tarihden itibaren
 29 Nisan 1989 tarihine kadar tamamlayarak anahtarını davacıya teslim etmeyi
 yüklendikleri açıkça kararlaştırılmıştır. Yine davalıların sözleşmedeki
 edimlerini ifa etmedikleri yargılamada toplanan delil ve belgelerle
 kanıtlandığı gibi bu olguya yönelik  taraflar  arasında bir uyuşmazlık
 bulunmamaktadır. Mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır. Uyuşmazlığın çözüm
 noktası davalılar borçluların sözleşmedeki edimlerini ifa etmemeleri,
 teslimde geçikmeleri halinde davacı alacaklının B.K. 106/11 maddesinde
 belirlenen seçimlik hakkını borçlulara uygun bir süre bekledikten sonra
 bildirmek zorunda olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Gerçekte de;
 B.K.nun 106/11 maddesinde birinci bende göre önel verilsin veya verilmesin
 borcun yerine getirilmesinde direnilmesi halinde alacaklıya üç seçimlik hak
 tanınmıştır.
	1- Her zaman geçikmiş işi yerine getirme (İFAYI) ve geçikme
 tazminatını isteme;
	2- Sözleşmenin yerine getirilmesinden vazgeçilerek olumlu (müsbet)
 zararı isteme;
	3- Sözleşmeden dönme (fesih) ve olumsuz (menfi) zararı isteme.
 Yineleyelim ki alacaklının ifada direnen borçluya (davalılara) uygun bir süre
 bekleyip B.K. 106/11 maddesindeki seçimlik hakkını bildirmek zorunda
 bırakılıp bırakılmayacağının açıklığa kavuşturulması gerekir. Öğretide
 yerleşmiş görüşlere göre; borcun ifa edilmemesi farklı anlatımla yerine
 getirmede direnme halinde (geçikmiş ifa) alacaklı B.K. 106/11deki hakkını
 "her zaman" kullanabilir. Ne var ki ardından hemen vurgulayalım ki kullanmak
 zorunda da değildir. O nedenle alacaklı borcun yerine getirilmesini (İFAYI)
 ve gecikme tazminatını zamanaşımı süresi içerisinde isteme hakkına sahiptir.
 (Bkz. H.Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku Sh.501; Becker İsviçre Medeni Kanun
 şerhi Borçlar Kanunun 1. kısım Genel Hükümleri 4. Fasikül; Dr. S.Özkök
 çevirisi Sh.21; Oser Schönnenberger, Borçlar Kanunu Recai Seçkin çevirisi
 Sh.777).
	Davacı alacaklı, bu seçimlik hakkını kullanamadığı takdirde birinci
 seçimlik hak olarak sözleşmenin yerine getirilmesini ve tazminat istediği
 yolunda bir karinenin varlığı kabul edilir (Bkz. Fikret Eren, Borçlar Hukuku
 Genel Hükümler Cilt 3. 1.bası Sh.292). Bu karine; yasa koyucunun alacaklının
 borcun ifasının ve gecikme nedeniyle zarar ve ziyanını "her zaman"
 isteyeceğini kabul etmesinin tabii bir sonucudur.
	Diğer taraftan somut olaya BK. 44 ve MK.nun 2. maddelerinin uygulama
 alanı bulunup bulunmayacağı konusuna da bir tartışma ve açıklama getirmekte
 de yarar vardır. BK. 98 maddesinin yaptığı yollama ile BK. 44. maddesi
 sözleşme ilişkilerinde de uygulanır. Anılan yasa maddesinde kural olarak
 zarar görenin kusuru, tazminattan indirim nedeni olarak kabul edilmiştir.
 Buradaki kusur BK.nun 41. maddesindeki teknik anlamdaki kusurdan farklılık
 arzeder. Burada özel nitelikte belirlenen davranışlar tazminatın
 saptanmasında etkili neden olarak kabul edilmiştir.
	Bunlar, zarar görenin "zarara razı olması" yahut "eylemin zararın
 oluşmasına vaya zararın artmasına yardım etmesi"dir.
	Bu özel nedenler olmadıkça zararın sonuçlarının bir bölümü davacı
 alıcıya yükletilemez.
	Teknik anlamda bir kusur olmamakla beraber; zarar görenin kusuru
 belirlenirken kusurun belirlenmesine ilişkin yöntem ve tanımlardan
 yararlanır. Hal böyle olunca; zarar görenin kusurundan söz edebilmek için
 "başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken o şekilde davranmamak
 suretiyle kınanabilen bir eylemin vucüt bulması gerekir.
	Açıklanan yasa kurallarının ışığında somut olaya bakıldığında;
 davacının zararın nedeni olan dairenin geç tesliminde kınanabilecek bir
 eylemiyle zarara razı olduğu yahut zararın oluşmasına ve artmasına neden
 olduğu iddia ve ispat edilememiştir. Aksine; davacının 106/11 maddesindeki
 seçimlik hakkını dilediği zaman ve zamanaşımı süresince kullanması onun yasal
 hakkı olup kınanacak bir davranış olarak kabul edilemez. Dahası davacının
 sözleşmenin yerine getirilmesinde ve dairenin tesliminde davalıyı duraksamaya
 düşürerek işin geçikmesine neden olan bir eylemi de bulunmamaktadır. Her iki
 tarafın, sözleşmenin yerine getirilmesi ve teslimi konusundaki eylemli durumu
 da bunu doğrulamaktadır.
	Bu nedenlerle davacının, B.K.nun 44. maddesindeki özel hallere ilişkin
 bir eylemi bulunmadığı gibi yasaya uygun davranışını tazminatın
 indirilmesinin nedeni (kusur) olarak kabul etmek olanağı da yoktur.
	Öte yandan MK.nun 2/1 maddesinde anlamını bulan doğruluk ve güven
 kurallarının somut olayda tartışılması da mümkün değildir.
	Sözleşmelerde kararlaştırılan hususların yerine getirilmesi, verilen
 sözün tutulması (Pacta Sunt Serventa Akdevefa) ilkesi gereğidir. Olayımızda
 davalılar satış sözleşmesiyle işin geç tesliminden dolayı ve geç teslim
 süresinin bütünü için tazminat- cezai şart ödemeyi kabul ettiklerine göre
 bunu ve binadaki eksikliklerden kaynaklanan zararı dava tarihindeki rayiç
 değerleri ile eksiksiz olarak ödemek zorundadır. Esasen bundan kaçınma
 sözleşmeye doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı davranış olur.
	Davacının geçikme süresinin tamamını kapsayan tüm tazminatı istemesi
 hakkın kötüye kullanılması şeklinde de nitelendirilemez. (MK. Md. 2/2)
	Hakkın kötüye kullanılması hakkın sırf başkasına zarar vermek için
 kullanıldığı hallerin dışında "hem kendine yarar sağlamak ve hem de karşı
 tarafa zarar vermek kastı ile hakkın kullanıldığı haller"de söz konusu
 olabilir. (BK. S.Ediz A.G.E. Sh.324)
	Davacı, sözleşmeden doğan hukuka uygun bir hakkını kullanmakla kendine
 yarar sağlamaktadır, bu hakkını davalıya zarar vermek kasdıyla kullandığını
 söylemek asla mümkün değildir. Bu bağlamda sözleşme ilişkilerinde,
 alacaklının, borcu uzun süre yerine getirmemesine göz yumması halinde
 sözleşmenin yerine getirilmesi ve tazminat istemenin hakkın kötüye
 kullanılması olarak nitelendirilmesi düşünülebilir. Ancak bu yolla seyrek ve
 olağanüstü hallerin varlığı halinde başvurulması gerektiği göz ardı
 edilmemelidir. Özellikle bu durumlarda, uzun süre bekleme nedeniyle fiyat
 dalgalanmalarından yararlanma borçluyu zarara sokmak ve onun durumundan
 yararlanma kastının varlığı aranmalıdır. (Bkz. Tandoğan Mesuliyet Hukuku
 Sh.501, Borçlar Hukuku Sh.133-134;  Becker A.G.E Sh.21;  Oser Schönnenberger
  Sh.777)
	Bu davada, davacının sözleşmeden doğan hakkını istemesinde ne
 kınanacak bir eylemi veya zarar vermek kastı olduğu belirlenmemiştir. Tüm bu
 ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca da benimsenmiştir. (Yargıtay Hukuk
 Genel Kurulu 9.10.1991/15-340 esas, 1991/467 karar) Şu durum karşısında;
 satım konusu dairedeki eksiklikler yönünden bilirkişi raporları arasında
 çelişkiler uzman bilirkişilerle giderilmeli bunların dava tarihindeki
 süresinin değeri esas alınmalı, geç teslim tazminatı eksiksiz hesaplanmalı
 hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmelidir.
	Mahkemece Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin Hukuk Genel Kurulunca
 benimsenmeyen görüşüne dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usule ve
 yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
	SONUÇ: Yerel Mahkeme Kararının açıklanan nedenler altında davacı
 yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.6.1995 gününde
 oybirliğiyle karar verildi.

Başkan       Üye          Üye         Üye             Üye  
A.İ.Arslan   K.Kadıoğlu   Ş.Yüksel    A.E.Baççıoğlu   S.Özyörük
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini