 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
Sayı
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas Karar
1995/4-732 1995/950
8.11.1995
Özet: Haksız fiil failinin belirlenmesinde mahallinde örf ve adetle
belli davranıştan kaçınma HUMK. 367. maddesinde gösterilen özel delil
niteliğindedir.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Çanakkale Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen
16.12.1993 gün ve 1993/759-1994/447 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.12.1994 gün
ve 1994/8625-11290 sayılı ilamı ile; (... Davacı, domates ekili tarlasına
davalının koyunlarını sokmak suretiyle zarar verdiğini bildirerek tazminat
istemiştir. Mahkemece zararın davalının koyunları tarafından verildiği belli
olmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Çiftçi mallarını koruma kurulu zararın davalının koyunları tarafından
yapıldığı sonucuna varmıştır. Adı geçen kurulu bu karara götüren neden yörede
uygulanan "koyun çekme" yöntemine davalının yanaşmamasıdır. Bu usulün
uygulama biçimine göre; zarar verilen arazinin yakınından geçirilen
sürülerden hangisi daha önce zarar verilen yere yönelirse o sürünün zararı
verdiği sonucuna varılmakta ve çiftçi mallarını koruma kuruluda o sürünün
sahibini sorumlu saymaktadır.
Mahkemece bu yöntemle ulaşılan sonuç farazi bulunarak dava
reddedilmiştir. Halbuki, sözü geçen uygulamanın koyunların daha önce
karınlarını doyurdukları yere yönelmeleri şeklindeki canlı iç güdüsüne
dayandığı ve ötedenberi uygulana gelinerek sonuçlarının denendiği ve örf
haline geldiği anlaşılmaktadır. Bu uygulamanın yapılacağı davalıya
duyurulmuş, davalı bilerek bu uygulamaya katılmamıştır. O halde yukarıdaki
nedenlerle inandırıcılığı belirlenmiş usule, davalının uymaması nedeniyle
oluşan koruma kurulu kararı ile şekillenen sorumluluk sebebini farazi sonuç
saymak mümkün bulunmadığından, zararın hesap ettirilip istek doğrultusunda
bir karar vermek gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru
bulunmamıştır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden
yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü;
Özel Daire bozma kararında belirtilen yöntemin "sürü çekme" adıyla
öteden beri yörede uygulandığı anlaşılmaktadır. Bu gelenek gereği tarlaya
giren sürü sahiplerinin sorumluluklarına ilişkin kararların, temyiz
itirazlarını inceleyen ilgili Yargıtay Dairelerince onandığı da
bilinmektedir. Yalnız buradaki olay yöresel gelenek haline gelmiş bulunan
uygulamadan kaçınmadır. O nedenki olay yöresel gelenek haline gelmiş bulunan
uyuşmazlık çözümlenmelidir.
Bilindiği üzere keşif, hakimin dava konusu şeyi inceleyerek onun
hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilir; Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunuda, yalnızca taşınmaz malların yerinde görüp incelenmesine
yönelik olarak bu deyimi kullanmıştır. (Md. 363). Ancak anılan kanunda
"Hususi esbabı hüküm" başlığı altında bir başka delile de yer verilmiştir.
367. madde ile özel hüküm nedenleri olarak nitelendirilenler, taşınmaz mallar
dışındaki şeyler üzerindeki keşfi de kapsar. Bu nedenle, dar anlamdaki
(taşınmaz mal) keşfi, niteliğine aykırı düşmedikçe özel hüküm nedenleri
içinde geçerlidir. Diğer bir anlatımla da usul kanununun 368 ve izleyen
maddelerinde belirlenen "delillerin tesbiti" değerlendirmesinin geniş ve dar
anlamlı olarak keşiflerde de uygulanacağı tabiidir.
Her ne kadar delillerin tesbitinin, Hukuk Usülü Muhakemeleri Kanununun
370. maddesinde belirlendiği üzere mahkeme tarafından yapılacağı hükme
bağlanmışsa da 4081 sayılı çiftçi mallarının korunması hakkındaki kanunun 24.
maddesiyle "zararın tesbitine yarayacak delilleri toplama" göreviyle
yükümlendirilmiş görevlilerin, saptamaları da bu değerlendirmeden uzak
tutulamayacağı kuşkusuzdur.
O itibarla özel hüküm nedenlerinden kaçınmanın, sorumluluğu
gerektirebileceği sonucuna varılması icap eder. Zira bu sonuca varılmaması
durumunda sürüleri götürme yükümlülüğü ortadan kalkacak ve böylece o yörede
kökleri çok öncelere dayanan bir geleneğe son verilmiş olacağı da aşikardır.
Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma
kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O
halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme
kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden
dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 8.11.1995 gününde,
ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
B.B.Vekili 6.H.D.Bşk. 21.H.D.Bşk. 18.H.D.Bşk. 7.H.D.Bşk.
İ.Teoman Pamir Ö.N.Doğan O.Yalçınkaya S.Rezaki H.Örmeci
Onama Onama Onama Onama Onama
20.H.D.Bşk. 2.H.D.Bşk. 9.H.D.Bşk. M.S.Atalay - - - -
F.Atbaşoğlu Tahir Alp E.A.Özkul
Onama
|