 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbirinci Hukuk Dairesi
E. 1995/3855
K. 1995/4830
T. 9.6.1995
* TAŞIMA SÖZLEŞMESİ (Şekil şartı)
ÖZET: Taşıma sözleşmesinin düzenlenmesi, yasada bir geçerlilik şekline tabi
tutulmamıştır. Taşıma işinin fiilen gerçekleştiğinin sabit olması halinde,
taşıyıcı tarafından düzenlenen taşıma sözleşmesinin, İdareyi temsil yetkisine
haiz bir kimse tarafından imzalanmamış olması da, sözleşmenin geçersizliğini
gerektirmez ve bunu iddia etmek iyiniyet kuralları açısından da yasal
dayanaktan yoksun bulunmaktadır.
(2920 s. TSHK. m. 107)
(743 s. MK. m. 2)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Ankara Asliye Onbirinci Hukuk Mahkemesi)
'nce verilen 27.2.1995 tarih ve 735-188 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı
vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği
anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili Kurum'a ait uçakla 8.4.1991 tarihinde ..... Bakanı ve
beraberindekiler emrine Etimesgut-İstanbul-Etimesgut uçuşunun
gerçekleştirildiğini, ancak davalı tarafından ödenmesi gereken taşıma
ücretinin ödenmediğini ileri sürerek 15.036.960 liranın ticari faizi ile
birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; gerek BK.nun 66. maddesi, gerekse TTK.nun 767. madesi ve 2920
sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu gereğince davanın zamanaşımına uğradığını,
davacı tarafça müvekkiline borca ilişkin herhangi bir ihtarname veya fatura
gönderilmediğini, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, faiz istenemeyeceğini
savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, dosyadaki yazılı kanıtlar ve bilirkişi raporuna
göre, davacının dayandığı taşıma sözleşmesinin ...... eski Bakanı koruma
görevlisi ile davacı Kurum arasında akdedildiği, davalı Kurum personelinden
olmayan (N.S.)'nin davalı adına sözleşme yapma yetkisi olmadığını, bu durumda
uçuş hizmetinin davalı adına yapılmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davalı İdare vekili; gerek cevap dilekçesinde, gerekse sonraki savunmalarında,
davacı Kurum'a ait uçakla müvekkilinin bağlı olduğu Bakan, müvekkili İdarenin
genel müdürünün ve yine idareyle ilişkisi bulunan kişilerin yolculuk
yaptıklarına ilişkin maddi vakıayı inkar etmemekte ve fakat davacı Kurum'un
dayandığı (Uçakla Yolcu Taşıma Sözleşmesi)nin müvekkili İdareyi temsil edecek
bir kimse tarafından imzalanmadığını, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğu
gibi, dava konusu taşıma ücret alacağının teşekkülüne ilişkin faturanın da
müvekkiline tebliğ edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiş
bulunmaktadır. Bu durum karşısında davalı İdare yetkililerinin hava yolu ile
taşımalarının fiilen gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Konunun yasal düzenlemesinin yapıldığı Türk Sivil Havacılık Kanununun (TSHK)
107. maddesi hükmü uyarınca, yolcu taşıma sözleşmesinde, taşıyıcının yolcuya
aynı maddede belirtilen unsurları içeren bir bilet düzenleyerek vermekle
yükümlü olduğu kabul edilmişse de, biletin verilmemiş olması halinde dahi
taşıma sözleşmesinin geçerli olacağı aynı maddenin 2. fıkrasında hükme
bağlanmıştır. Diğer bir deyişle, taşıma sözleşmesinin düzenlenmesi yasada bir
geçerlilik şekline tabi tutulmamıştır. Taşıma işinin fiilen gerçekleştiği
sabit bulunduğuna göre, davacı taşıyıcı tarafından düzenlenen taşıma
sözleşmesinin davalı İdareyi temsil yetkisine haiz bir kimse tarafından
imzalanmamış olması da sözleşmenin geçersizliğini gerektirmez. Kaldı ki
davalı tarafın böyle bir davranışı MK.nun 2. maddesinde ifadesini bulan
iyiniyet kuralları açısından da yasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır.
Açıklanan bu durum karşısında, taraflar arasında yolcu taşıma sözleşme
ilişkisinin oluşturulduğu ve gerçekletirildiği kabul edilerek işin esasına
girilmesi ve bir karar verilmesi gerekirken, tamamen hukuki nitelikteki bu
uyuşmazlığın çözümlenmesinde bilirkişiye başvurulması ve buna göre de davanın
pasif hsumet ehliyeti yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve
kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz
itirazlarının kabulüyle kararın davacı Kurum yararına (BOZULMASINA), 9.6.1995
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|