 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onyedinci Hukuk Dairesi
E. 1995/3789
K. 1995/3991
T. 15.6.1995
* KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
* KOMİSYON KARARININ TEBLİĞİ
* OTUZ GÜNLÜK DAVA AÇMA SÜRESİ
* GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ
* DAVANIN ESASTAN İNCELENMESİ
ÖZET: 3402 sayılı Kadastro Yasasının geçici 5. maddesinde, bu Yasanın
yürürlüğe girmesinden önce 766 ve 2613 sayılı Yasa hükümlerine göre kurulup,
komisyonlara intikal eden itirazlar, bu komisyanlarda, bu yasa hükümlerine
göre sonuçlandırılır. Tebligat ve ilanlar 766 ve 2613 sayılı Yasa hükümlerine
göre yapılır. 3402 sayılı Yasanın 11. maddesi, sözü edilen Yasanın geçici 5.
maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, kadastro komisyonu kararının
ilgilisine PTT aracılığı ile adresine tebliğinden itibaren otuz gün içinde
kadastro mahkemesinde davanın açılması kuşkusuzdur.
Somut olayda, davacıya komisyon kararı 26.3.1992 tarihinde tebliğ edilip, dava
otuz günlük yasal dava açma süresi geçirilmeden 13.4.1992 tarihinde
açılmıştır. Yasa ile belirlenen sürenin komisyon kararı ile onbeş günlük süre
içinde dava açılması gerektiğinden sözedilerek değiştirilmesi olanaksızdır.
O halde, süresinde açılan davanın esastan incelenerek hüküm kurulması
gerekirken, görevsizliğe karar verilmesi doğru değildir.
(3402 s. Kadastro K. m. 11, geçici m. 5)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda
davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı Hazine tarafından süresi içinde
temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 17,18 ve 24 parsel sayılı 441, 357 ve 3685 metrekare
yüzölçümündeki taşınmazlar, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
yerlerden dere yatağı olduğu nedeniyle Hazine adına tesbit edilmişlerdir.
Davalıların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanan itirazları kadastro
komisyonunca kabul edilerek parsellerin davalılar adlarına tesbitine karar
verilmiş ve 15 gün içinde kadastro mahkemesine dava açılması gerektiği
bildirilmiştir. Hazinenin tesbit nedenine dayalı olarak açtığı davanın görev
yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz
edilmiştir.
Mahkemece, komisyon kararında belirtilen onbeş günlük dava açma süresi
geçirildikten sonra 13.4.1992 tarihinde açılan dava gününde komisyon kararı
kesinleştiğinden bahisle görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kadastro tesbiti; 2613 sayılı Yasanın yürürlükte bulunduğu dönemde, 18.8.1983
tarihinde yapılmıştır. 3402 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra
yapılan inceleme sonucu itirazın reddine ve 15 gün içinde dava açması için
süre verilmesine ilişkin 3.3.1992 tarihli komisyon kararı davacıya 26.3.1992
tarihinde tebliğ edildiği komisyonca verilen 15 günlük süre geçirildikten
sonra davanın 13.4.1992 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı
Kadastro Yasasının geçici 5. maddesinde, bu Yasanın yürürlüğe girmesinden
önce 766 ve 2613 sayılı Yasa hükümlerine göre kurulmuş komisyonlara intikal
etmiş veya edecek itirazlar bu komisyonlarda bu yasa hükümlerine göre
sonuçlandırılacağı ayrıca tebligat ve ilanların 766 ve 2613 sayılı Yasa
hükümlerine göre yapılacağı hükmü yeralmıştır. 3402 sayılı Yasanın 11.
maddesine göre tebligatların askı ilan yoluyla yapılacağı ilkesi getirildiği
halde 766 ve 2613 sayılı Yasalarda PTT aracılığı ile ilgilisine adresinde
yapılacağı hükmü öngörülmüştür. 3402 sayılı Yasanın 11. maddesi hükmüne göre
30 günlük askı ilan süresi içinde kadastro mahkemelerinde dava açılması
gerekir. Sözü edilen Yasa hükümleri, 3402 sayılı Yasanın geçici 5. maddesi
ile birlikte değerlendirildiğinde, kadastro komisyon kararının ilgilisine
adresinde PTT aracılığı ile tebliğinden itibaren 30 gün içinde kadastro
mahkemesinde davanın açılması gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda, davacıya komisyon kararı 26.3.1992 tarihinde tebliğ edilmiş,
dava 30 günlük yasal dava açma süresi geçirilmeden 13.4.1992 tarihinde
açılmıştır. Her ne kadar komisyon kararında 15 günlük süre içinde kadastro
mahkemesine dava açılması gerektiğine işaret edilmiş ise de yasa ile
belirlenen sürenin komisyon kararı ile değiştirilmesi olanaksızdır. Hal böyle
olunca süresinde açılmış olan davanın esastan incelenerek sonucuna göre hüküm
kurulması gerekirken, davanın süresinde açılmadığından sözedilerek
görevsizliğe karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan
nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 15.6.1995 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
|