 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onaltıncı Hukuk Dairesi
E. 1995/3759
K. 1995/5979
T. 3.10.1995
* TAPUDA KAYITLI TAŞINMAZ MALLARIN
TESBİTİ
* KAYIT MALİKİNİN ÖLÜM TARİHİ
* TESCİL DAVASININ AÇILDIĞI TARİH
* MUHDESAT
ÖZET : Davacının dayandığı Temmuz 1300 tarih, 44 numaralı tapu kaydının,
Hüseyin çocukları Halil ve İlyas adına kayıtlı bulunduğu, Halil'in
seferberlikten önce öldüğü ve tapu kaydının tedavül görmediği belirlenmiştir.
Şayi payın, zilyetlikle kazanılması mümkündür. 3402 sayılı Kadastro Kanununun
13/B-c maddesi gereğince, Halil payı yönünden davalı taraf yararına
zilyetlikle iktisap şartları oluştuğundan, bu payın adına tesciline karar
verilmelidir. Öte yandan, 1/2 pay maliki Hüseyin oğlu İlyas'ın ölüm tarihi
belirlenmeli, bu tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar yirmi yılın
geçmesi halinde o kişiye ait payın da hukuki değerini yitirdiği kabul
edilerek, zilyedi adına tesciline karar verilmelidir.
Davalı tarafından kadastro tesbitinden önce taşınmaz üzerinde ev inşa edildiği
halde, muhdesatın beyanlar hanesinde gösterilmemesi yasaya aykırıdır.
(1086 s. HUMK. m. 237) (3402 s. Kadastro K. m. 13/B-c, 15/2)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün
Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; süresi içinde inceleme
raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Her ne kadar dava, davacının davasını
ispatlayamadığından sözedilerek reddedilmişse de, toplanan deliller ve dosya
kapsamından davacı Mehmet'in dayandığı tapu kaydının nizalı taşınmazı
kapsadığı belirlendiğinden, Mehmet'in davasının tescil davası sonunda oluşan
kesin hüküm çerçevesinde kabulüne karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve
çekişmeli parselin davacı Mehmet adına tesciline karar verilmiş; hüküm,
davalı Binali tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK.nun 237. maddesi gereğince kesin hükmün varlığı için üç şart
öngörülmüştür. Bunlar; davanın tarafı, konusu ve sebebinin aynı olmasıdır.
Asliye Hukuk Mahkemesine açılan tescil davası, taşınmazın tapulu olması
nedeniyle redle sonuçlanmıştır. Müdahil davacı Mehmet, tapu kaydına dayanarak
davalı Binali aleyhine elatmanın önlenmesi davası açmış ve bu dava Kadastro
Mahkemesine aktarılmıştır. Binali tarafından açılan dava, tapu iptali ve
tescil davası değildir. Dava, tapu iptaline ilişkin olmadığı için reddedilmiş
ve önceki davada mülkiyet tartışması yapılmamıştır. Bu durumda davalıların
sebepleri farklı olduğu için kesin hükmün varlığından sözedilemez. Bozma
kararı maddi yanılgıya ilişkin olup, bu tür kararlara uyulmuş olması usuli
müktesep hak doğurmaz.
Davacı Mehmet'in dayandığı tapu kaydının çekişmeli parseli kapsadığı mahkemece
toplanan ve doğru olarak değerlendirilen delillerle saptanmıştır. Dava konusu
uyuşmazlığın özü, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının hukuki geçerliliğini
koruyup korumadığına ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın, davalının babası Hasan
tarafından 6.3.1958 tarihinde Pasinler Noterliği'nce düzenlenen 108 yevmiye
numaralı senetle satın alınarak iktisap olunduğu ve o tarihten itibaren
davalı ve miras bırakanının taşınmaza çekişmesiz, aralıksız ve malik
sıfatıyla zilyet oldukları, 15.8.1978 tarihinde Binali'nin tescil davası
açtığı ve Mehmet'in 18.10.1978 tarihinde tescil davasına müdahale ettiği
anlaşılmaktadır. Davacının dayandığı Temmuz 1300 tarih, 44 numaralı tapu
kaydının, Hüseyin çocukları Halil ve İlyas adına kayıtlı bulunduğu, kayıt
maliklerinden Halil'in seferberlikten önce öldüğü ve tapu kaydının tedavül
görmediği belirlenmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/2. maddesi
gereğince şayi payın, zilyetlikle kazanılması mümkündür. Anılan Kanunun
13/B-c maddesi gereğince Halil payı yönünden davalı taraf yararına
zilyetlikle iktisap şartları oluşmuştur. Mahkemece bu payın davalı adına
tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli
değildir. Öte yandan, tapu kaydında 1/2 paya malik olan Hüseyin oğlu İlyas
yönünden araştırma yapılmamıştır. İlyas'ın ölüm tarihi belirlenmeli, tescil
davasının açıldığı tarihe kadar ölüm tarihinden itibaren 20 yıl geçtiği
anlaşılması halinde, o kişiye ait payın da hukuki değerini yitirdiği kabul
edilmelidir. İlyas'a ait tapu kaydının hukuki geçerliliğini koruyup
korumadığı saptanmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması da doğru
bulunmamaktadır. Kabule göre de; davalı Binali tarafından kadastro
tesbitinden önce taşınmaz üzerine ev inşa edildiği halde, muhdesatın beyanlar
hanesinde gösterilmesine karar verilmesi gerekirken, bu yönde hüküm
kurulmaması da yasaya aykırıdır. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü
ile hükmün (BOZULMASINA), 3.10.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|