 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onyedinci Hukuk Dairesi
E. 1995/3277
K. 1995/3564
T. 30.5.1995
* KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
* KAÇAK VE YİTİK KİŞİLER
ÖZET: Taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden kalmadığının anlaşılması
halinde, Hazine adına oluşan tapu kaydı tarihinden geriye doğru davacılar
yararına; 3402 sayılı Kadastro Yasasının 46/1 ve 14. maddelerindeki
koşulların oluşması halinde ise; Hazine adına olan tapu kaydına değer
verilemez ve zilyetleri adına tescile karar verilir.
(3402 s. Kadastro K. m. 14, 46/1)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda,
davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı Sıddık tarafından süresi içinde
temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 371 ada 2, 420 ada 3, 414 ada 19 parsel sayılı, 166118,
672498, 860880 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların, Hazineye ait tapu
kayıtları kapsamında kaldığı ve asliye hukuk mahkemesinde davalı
olduklarından malik haneleri açık bırakılarak tesbit edilmiştir. Tesbitten
önce asliye hukuk mahkemesinde davacı Sıddık tarafından Hazine ve belediye
aleyhinde açılan tapu iptali ve tescil davası görevsizlikle kadastro
mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro sırasında 270 ada 5 parsel sayılı 13943
metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeni ile Hazine adına tesbit
edilmiştir. İtirazı, komisyonca reddedilen Sıddık, kazandırıcı zamanaşımı
zilyetliğine dayanarak dava açmış, her iki dava birleştirilmiştir. Mahkemece,
Sıddık'ın açtığı davaların reddine, taşınmazların davalı Hazine adına tapuya
tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Sıddık tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; dava konusu parsellerin Hazine adına 4753 sayılı Yasa hükümlerine
göre tapuya tescil edildiği, taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden kaldığı,
bu tür yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçe gösterilerek davanın
reddine karar verilmiştir. Ne var ki yapılan araştırma ve inceleme hüküm
kurmaya yeterli değildir. Dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ile belirtme
tutanağında isimleri yazılı bilirkişilerden bir kısmı taşınmazların kaçak ve
yitik kişilerden kalmadığını söylemişlerdir. 1962 tarihinde düzenlenen
belirtme tutanağında taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kalan
yerlerden olduğu, bu kişiler adına tapu kayıtlarının bulunduğu, ancak yaşlı
kişiler bulunamaması nedeniyle tapuların yerine uygulanamadığı yazılmıştır.
Taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden kalmadığının anlaşılması halinde,
Hazine adına oluşan tapu kaydı tarihinden geriye doğru davacılar yararına;
3402 sayılı Kadastro Yasasının 46/1 ve 14. maddesindeki koşulların oluşması
halinde, Hazine adına olan tapu kaydına değer verilmeyerek zilyetler adına
tescile karar verilebileceği öngörülmüştür.
Şu hale göre, belirtme tutanağında taşınmazların kaçak ve yitik kişiler adına
tapuda kayıtlı olduğu, ancak kayıtların yerine uygulanamadığı bildirilmiş
olduğundan davalı Hazineden kaçak ve yitik kişiler adına eski tapu kaydı olup
olmadığı sorulup varsa tüm tedavülleriyle getirilmeli, ayrıca Köy Hizmetleri
Müdürlüğünden Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sırasında ibraz edilen,
ancak uygulanamadığı belirtme tutanağında yazılı tapu kayıtları istenmeli,
çekişmeli parsele komşu ya da yakın komşu parsellere ait tutanak örnekleri
dayanağı kayıt ve belgeler getirtilmeli, davacıların eski vergi kaydı olup
olmadığı yada kaçak ve yitik kişilerden kalması nedeniyle 1937 yılında genel
vergi yazımı sırasında Hazine adına vergiye kayıt edilip edilmediği
araştırılmalı, bundan sonra çevreyi iyi bilen olabildiğince yaşlı ve yansız
yerel bilirkişiler yardımı uzman bilirkişi huzuruyla kaçak ve yitik kişilere
ait tapu kayıtları varsa vergi kayıtları yerine uygulanmalı, daha önce
dinlenen tanıklar ile belirtme tutanağında isimleri yazılı sağ olan muhtar ve
bilirkişilerin tümü taşınmaz başında dinlenerek kendilerinden taşınmazın
öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, kimler tarafından nasıl zilyet
edildiği, zilyetliğin ekonomik amacına uygun olup olmadığı zilyetlerin
başlangıç ve sürdürülüş biçimi, davacı ve miras bırakanın bu yerleri
kullanmasından dolayı Hazineye ecrimisil ödeyip ödemediği, maddi olaylara
dayalı olarak ayrıntılarıyla sorulup saptanmalı, belirtmelik tutanağındaki
bilgiler ile toplanan deliller arasında çelişki olduğu takdirde yöntemine
uygun biçimde giderilmeye çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözlerinin
doğruluğu komşu parsel kayıtlarıyla denetlenmeli, davacı ve miras bırakanın
ölüm tarihine göre 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi gereğince 40/100 dönümlük
kısıtlama araştırması yapılmalı, belirtme tutanağında davacının yada akti ve
irs ilişkisi bulunan kişilerin beyanı varsa, bunun davacıyı bağlayacağı
gözönünde tutulmalı, bundan sonra delillerin tümü birlikte değerlendirilerek
sonucuna göre bir karar verilmemiş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü
hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri
verilmesine, 30.5.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|