 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
9.HUKUK DAİRESİ
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO. : l995 / 32626
KARAR NO. : l995 / 35076
MAHKEMESİ : İstanbul 4.İş Mahkemesi
TARİHİ : 21.6.1995
NO. : 1692/547
DAVACI : Mahmut Fırat adına Avukat Mehmet Tav
DAVALI : Aktaş Elektrik Tic.AŞ.adına Avukat Şafak Çalışkan
DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı ile maddi ve
manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda
yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak
davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen
incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin
duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.11.1995 salı günü tayin
edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına
Avukat Şafak Çalışkan ile karşı taraf adına Avukat Mehmet Tav geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları
dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı, TEK Genel Müdürlüğüne ait işyerinde sözleşmeli personel
statüsünde çalışmakta iken işyerinin davalı Aktaş Elektrik Ticaret AŞ'ye
devredildiğini, "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi" gereğince bütün özlük hak ve
vecibeleriyle davalı şirkette çalışmasını sürdürdüğünü, davalı tarafça hizmet
sözleşmesinin sadece devir sonrası çalışma süresi dikkate alınarak ihbar
öneli verilmek ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle feshedildiğini, bu
uygulamanın hatalı olduğunu, gerek devir sözleşmesinde ve gerek işletme toplu
iş sözleşmesinde devirden önceki memuriyette ve sözleşmeli personel
statüsünde geçen sürelerin de ihbar önelinin verilmesi ve kıdem tazminatının
ödenmesi durumunda dikkate alınmasını gerektiren düzenlemelerin
öngörüldüğünü, aslında feshin kötüniyete dayandığını iddia ederek fark kıdem
tazminatı, kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuştur.
Davalı ise; davacının devirden önce TEK Genel Müdürlüğü işyerinde 657
Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi sözleşmeli personel statüsünde
çalıştığını, devir işleminden önce memur ya da sözleşmeli personel, devir
işleminden sonra işçi olarak çalışılma durumunda tüm hizmetlerin dikkate
alınmasının mümkün olmadığını, devir sözleşmesinin ve toplu iş sözleşmesinin
her iki dönemde de hizmet aktine dayalı çalışmaların birleştirilmesini
öngören kurallar koymakla yetindiğini, fesihte kötüniyet bulunmadığını ve
açıklanan nedenlerle de davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davacının gerek 657 sayılı Yasaya tabi personel ve gerek
işçi olarak çalıştığı dönemlerde yaptığı işin nitelikçe aynı olması nedeniyle
tüm çalışma üzerinden hakların hesaplanması gerekeceği vurgulanarak istek
doğrultusunda fark kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hüküm altına
alınmıştır.
İddia, savunma hizmet belgesi, devir sözleşmesi ve dosya içeriğine
göre, davacının Türkiye Elektrik Kurumu'na ait işyerinde önce memur, sonra
sözleşmeli personel olarak çalıştığı, işyerinin davalı şirkete
devredilmesiyle birlikte davacının da 1.9.1990 tarihinde işçi statüsüne
geçtiği ve bu statüde çalışmasını takriben dört yıl kadar sürdürdüğü, davalı
şirketin önel vermek suretiyle iş aktini feshettiği, işçilikte geçen süreye
göre de kıdem tazminatının ödendiği anlaşılmaktadır. Olayda çözümlenmesi
gereken sorun; ihbar önelinin ve kıdem tazminatının belirlenmesinde, sadece
devirden sonraki hizmet aktine dayalı sürenin mi, yoksa devirden önceki memur
ve sözleşmeli personel olarak geçen de dahil tüm sürenin mi gözönünde
tutulması gerektiği konusu ile ilgili bulunmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, "Türkiye Elektrik Kurumu ile Aktaş
Elektrik Ticaret AŞ'i Arasındaki İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"nin yasal
dayanağını oluşturan 4.12.1984 tarih ve 3096 sayılı "Türkiye Elektrik Kurumu
Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, Dağıtım ve Ticareti ile
Görevlendirilmesi Hakkında Kanun", işyerlerinin devrinden sonra evvelce
memur, sözleşmeli personel ve işçi olarak çalışanların durumları ile ilgili
özel düzenlemelere yer vermiş değildir. Böyle olmakla beraber, memur ya da
sözleşmeli personel olarak çalışmakta iken işyerinin özelleştirilmesinden
sonra da görevlerini sürdürenlerin işçi sayılmaları konusunda herhangi bir
tereddüt bulunmadığı gibi, baştan beri işçi statüsünde bulunanların da tüm
hizmet sürelerinin değerlendirilmesi gerektiği konusunda görüş ayrılığı
mevcut değildir. Devirden önce ve sonra, olayımızda olduğu gibi, farklı
statüde çalışma halindedir ki, birbiriyle bağdaştırılması olanağı bulunmayan
farklı görüşler ortaya çıkmaktadır.
Devir sözleşmesinin "personel devri" başlığını taşıyan 19. maddesinin
ilk iki bendi konu ile ilgili olduğu için kısaca üzerinde durulması yerinde
olacaktır. Bu bendler şöyledir:
a) Görev bölgesinde çalışan ve şirkete devren geçmeyi kabul eden
sözleşmeli personel, 657 Sayılı Kanununa tabi personel ve işçilerin devir
tarihinde ücret ve sosyal yardım seviyeleri ile kıdem sürelerinden şirket'çe
herhangi bir eksiltme yapılmayacaktır. Ayrıca TEK'in Boğaziçi E.D.M. Merkez
Teşkilatında çalışan 657, sözleşmeli ve 1475'e tabii personelden yüzde
yirmiikisi şirket'e geçme hakkına sahiptir.
b) Devren geçen personelin devir tarihindeki hizmet süresi ve almakta
oldukları ücret seviyesi ile sınırlı olmak kaydı ile, TEK'teki hizmetlerine
karşılık T.C. Emekli Sandığı Kanununa göre ödenecek "emekli ikramiyesi"nden,
233 sayılı K.H.K.'ye göre istinaden ödenecek "iş sonu tazminatı"ndan ve 1475
sayılı İş Kanununun değişik 14. maddesine göre ödenecek "kıdem tazminatından
TEK sorumludur. TEK bu bentteki hükümlülüğünü, Şirketin talebinden itibaren
en geç 1 ay içerisinde yerine getirecektir."
Görüldüğü gibi; 19. maddenin (a) bendi, devredilen tüm personelin,
işçi, memur ve sözleşmeli olup olmadıklarına bakılmaksızın kazandıkları
sosyal ve ekonomik düzeyin korunmasını güvence altına almıştır. Buna göre
devredilen kişilerin gerek ücret seviyeleri gerek kıdem süreleri devralan
davalı şirketce gözönünde tutulacaktır. (b) bendi ile de; devredilen
personelin TEK'deki hizmetlerine karşılık bunlardan memur olanlara ödenecek
emekli ikramiyesinden, sözleşmeli personele ödenecek iş sonu tazminatından
işçilere ödenecek kıdem tazminatından devreden işveren durumunda bulunan TEK
sorumlu olduğu kuralı getirilmiştir. Bu bentte, devralan davalı şirketin,
TEK'de memur ve sözleşmeli personel olarak geçen hizmetin daha sonra
işçilikte geçecek olanlarla birleştirilerek kıdem tazminatından sorumlu
olacağına dair bir kurala yer verilmiş değildir. İhbar öneli için de aynı
durum sözkonusudur. Anılan bentte, sadece, memuriyette ve sözleşmeli personel
statüsünde geçen hizmetlere karşılık emekli ikramiyesinden ve iş sonu
tazminatından TEK'in sorumlu olduğu belirtilmekle yetinilmiştir.
Fesih tarihinde işyerinde uygulanmakta olan 1.3.1993- 28.2.1995
yürürlük süreli işletme toplu iş sözleşmesininin kıdem tazminatına ilişkin
davaya dayanak yapılan 45. ve 46. maddelerinin de üzerinde durulmasında yarar
vardır. Kıdem tazminatı başlıklı 45. maddede "devren geçen sözleşmeli
işçilerin kıdem tazminatları; işveren, TEK ve TEK bünyesinde çalışırken
iktisap etmiş oldukları kıdem tazminatına esas diğer çalışma süreleri
birleştirilmek suretiyle her hizmet yılı için (40) kırk günlük ücretleri
üzerinden yasa hükümleri çerçevesinde ödenir" denilmektedir. Bu maddenin
kapsamına devirden önce ve sonra işçi olarak çalışmış olanların girdiği
kuşkusuzdur. Bu madde uyarınca işçilerin kıdem tazminatlarının hesabında tüm
çalışma sürelerinin dikkate alınması zorunludur. "Kıdem tazminatına esas
hizmet süreleri" başlıklı 46. maddede de, "kıdem tazminatına esas teşkil
edecek hizmet sürelerinin hesabında yasa hükümleri uygulanır. Ancak; TEK'den
devir alınan işçilerin bünyesinde geçen veya yasa, Toplu-İş Sözleşmeleri veya
hizmet akitleri gereğince TEK bünyesinde geçmiş gibi kabul edilen skerlik
borçlanması ve sair işyerlerinde geçmiş hizmetleri de kıdem tazminatına esas
teşkil edecek hizmet sürelerinin hesabında nazarı dikkate alınır" kuralına
yer verilmiştir ki burada da, işçiler yönünden bir düzenleme söz konusudur.
Bütün bu düzenlemelerin devir işleminden önceki dönemde memur ve
sözleşmeli personel olarak geçen hizmetlerin kıdem ve ihbar tazminatları
konusunda dikkate alınmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı açıktır. 1475
Sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi 4. fıkrası konu ile doğrudan ilgili
bulunduğu için üzerinde durulması gerekir. "T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve
Sosyal Sigortalar Kanununa veya Sosyal Sigortalar Kanununa tabii olarak
sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin
birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya
malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu
kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu
kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir" biçimindeki bu fıkraya göre
önceki Emekli Sandığına tabi olarak geçen hizmet ile sonraki işçilik
süresinin birleştirilmesi için hizmetlerin kamu kuruluşlarında geçmesi ve
işçilikte geçen hizmetin de yaşlılık veya malullük aylığı almak amacıyla işçi
tarafından sona erdirilmiş olması gerekir. Borçlanılan muvazzaf askerlik
süresinin değerlendirilebilmesi için de aynı koşullar geçerlidir.
Bu durumda, davalı şirketin sadece işçilikte geçen hizmet süresini
dikkate alarak davacı işçiye kıdem tazminatını ödemesi doğrudur. Ancak
işyerinde uygulanan düzenlemelere göre ihbar öneli eksik verilmiş olduğundan
ve yerleşmiş içtihatlara göre ihbar önelinin bölünerek uygulanması olanağı da
bulunmadığından davalı şirketin ihbar tazminatından sorumlu tutulması
yerindedir. O halde karar kıdem tazminatı yönünden bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle
BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 600.000 lira duruşma avukatlık
parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek
halinde ilgiliye iadesine 5.12.995 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
E.A.Özkul E.Serim O.G.Çankaya E.Doğu B.Özkaya
(M)
KARŞI OY YAZISI: Dava konusu ihtilafın çözümü hususunda 1475 sayılı İş
Yasası ile 3096 sayılı TEK. Dışındaki kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi,
Dağıtımı ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanunda boşluk mevcuttur. Bu nedenle
devir sözleşmesi ve TİS. hükümleri ile sonuca gitmek gerekir.
TEK. ile davalı işveren arasındaki devir sözleşmesinin 19. maddesi
ile işyerinde uygulanan TİS.nin 45 ve 46ncı maddeleri düzenlemeleri birlikte
değerlendirilip de davacının kıdem tazminatı isteklerinin mahkemece kabul
edilmesi doğru ve işçilerin haklarının zayi olmasını önler niteliktedir.
Bu nedenlerle Dairemiz çoğunluğunun bozma kararına kıdem tazminatı
yönünden katılmıyorum.
Üye
O.G.Çankaya
|