 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Yirminci Hukuk Dairesi
E. 1995/2490
K. 1995/3619
T. 28.3.1995
* KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
* NOKSAN SORUŞTURMA
ÖZET : 1- Halen dahi orman olduğu saptanan taşınmazın, üzerinde diğer orman
ağaçları arasında palamut meşelerinin bulunması, bu taşınmazın kısmen veya
tamamen palamut meşeliği ve dolayısıyle 6831 sayılı Kanunun 1/H maddesinde
yazılı orman istisnalarından olduğunun kabulünü gerektirmez.
2- Halen eylemli orman olmadığı belirlenerek gerçek kişi adına tescil kararı
verilen diğer nizalı yerle ilgili olarak ise, taşınmazın öncesi ve
zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden yapılan
inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Nizalı yerde orman sınırlandırılmasının, 3402 sayılı Kanunun uygulanmasına
esas olmak üzere aynı Kanunun 4. maddesi uyarınca yapıldığı ve taşınmazın
orman sınırları içine alındığı anlaşılmakla; yerel mahkemece, komşu
parsellere ait tapulama tutanakları ile bunların dayanakları ve ayrıca, en
eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları, varsa amenajman planları
getirtilmeli, öncelikler dışında serbest orman mühendisleri arasından
seçilecek üç orman mühendis veya yüksek mühendisi, bir tarım mühendis veya
yüksek mühendisi ve bir harita mühendisi veya fen elemanından oluşan
bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve
taraflarca gösterildiği takdirde tanıkların da ifadesine başvurularak,
getirtilen belgeler nizalı yerle birlikte çevre araziye de uygulanmak
suretiyle; komşu parsellere ait dayanak kayıtlarının nizalı yeri ne olarak
gösterdiği, taşınmazın öncesinin memleket haritası, hava fotoğrafları ve
amenajman planında ne şekilde nitelendirildiği saptanmalı, 3116, 4785, 5658
sayılı Kanunlar karşısındaki durumu belirlenmeli, tapu ve zilyetlik yoluyla
ormandan yer kazanma olanağının bulunmadığı, üzerindeki orman bitki örtüsü
yokedilmiş olsa bile, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu
düşünülmeli, kesinleşmiş bir orman tahdidi bulunmadığından; bilirkişi
heyetine, 3402 sayılı Kanun uyarınca çizilen tahdit haritası ile kadastro
paftası çakıştırılmak suretiyle uygulama yaptırılarak, taşınmazın memleket
haritasına göre konumu saptanmalı, bu harita ile irtibatını tereddüte yer
vermeyecek biçimde gösteren, uygulama ve araştırmaya dayalı ve tüm
bilirkişilerin onayını taşıyan kroki düzenlettirilmeli ve bilimsel rapor
alınmalı, komşu parsellere ait uygulanmış dayanak kayıtları mevcutsa,
bunların nizalı taşınmaz yönünü ne şekilde gösterdikleri hususu da krokiye
işaretlettirilmelidir.
Yapılan bu inceleme ve araştırma sonunda, taşınmazın orman sayılmayan
yerlerden bulunduğu saptandığı takdirde, tarım bilirkişisi vasıtasıyla;
taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, komşu kayıtlarda gösteriliş biçimi,
ekonomik amacına uygun bir kullanmanın var olup olmadığı, zilyetliğin süresi
belirlenmeli, ayrıca davacı yönünden 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde
yazılı edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalı ve ortaya
çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
(6831 s. OK. m. 1, 1/H) (3402 s. Kadastro K. m. 14)
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davalarının birleştirilerek
yapılan yargılaması sonunda; davanın kısmen kabul ve kısmen reddi yolunda
kurulan 24.12.1993 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi
davacı Ahmet ve arkadaşları vekili, davacı Şerafettin, davalı Hazine
mümessili, Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle; dosya içindeki tüm
belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Gördes'in Malkoca Köyü, Kaldırım Mevkii'nde yeralan 109 ada, 75 parsel sayılı
taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karşı, Nuri 10-12
dönümlük kesimi haricen satınaldığı, Hasan Fehmi ve Osman, Şerafettin ile
Ahmet ve arkadaşları ayrı ayrı tapuları kapsamında olduğu iddialarıyla itiraz
etmişler; aynı adada 50 parsel sayılı taşınmazın Hasan Fehmi adına tesbitine
karşı da, Fiknet parselin bir kesiminin kendisine ait bulunduğunu ileri
sürmüş; mahkemece, Fiknet'in 50 parsel sayılı taşınmaza yönelik davasının
kabulüne; 75 sayılı parsele yönelik, Şerafettin, Osman, Hasan Fehmi ile Ahmet
ve arkadaşları istemlerinin reddine; Nuri'nin 75 parsele yönelik davasının
kabulü ile 10.657 metrakarelik yerin Nuri adına, kalan 4.598.643 metrekarelik
bölümün tesbit gibi orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş;
hüküm, Şerafettin, Ahmet ve arkadaşları ile Hazine ve Orman Yönetimi
tarafından temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, toplanan delillere ve özellikle yerinde yapılan
keşif sırasındaki inceleme sonucu düzenlenen raporlara göre; çekişmeli
taşınmazın orman olarak tesciline karar verilen kesimlerinin halen dahi
eylemli biçimde orman olduğu; bu kesimlerin tümüyle palamutluk olmayıp, diğer
orman ağaçları arasında palamutların da bulunduğu; bu haliyle, palamut
meşelerinin mevcudiyetinin dava konusu edilen kesimlerin kısmen veya tamamen
palamut meşeliği olarak kabulüne olanak vermediği ve mümeyyiz gerçek
kişilerin işgalindeki yerlerin 6831 sayılı Orman Yasasının 1/H maddesi
istisnalarından sayılamayacağı belirlendiğinden mümeyyiz Şerafettin ile Ahmet
ve arkadaşlarının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarına gelince; yerinde yapılan keşif
sırasında, Nuri adına tesciline karar verilen 10.657 metrekarelik kesimin
eylemli olarak, halen orman bitki örtüsü ile kaplı bulunmadığı belirlenmiş
ise de, bu kesimin öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden bulunup
bulunmadığı ve zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği
hususundaki araştırma ve inceleme yazılı biçimde hüküm kurulmasına yeterli
değildir.
Getirtilen orman tahdit tutanak ve haritalarına ve keşif sonucuna göre, orman
sınırlandırılması, 3402 sayılı Yasanın uygulanmasına esas olmak üzere anılan
Yasanın 4. maddesi uyarınca yapılmış ve çekişmeli 10.657 metrekarelik yer de
orman sınırı içerisine alınmıştır. Davacı Nuri'nin itirazı haricen satın
aldığı 30 dönüm yerden bu kesimin orman olarak Hazine adına tesbitine
karşıdır. Yapılan inceleme sonucu çekişmeli bu yerin orman olmadığı
benimsenmiş ise de, komşusu olarak görülen 80 ve 81 parsel sayılı
taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve varsa dayanakları getirtilip, dava
konusu yeri ne olarak gösterdikleri araştırılmamış; uzman bilirkişileri
tarafından incelendiği vurgulanan memleket haritası ile hava fotoğraflarının
en eski tarihli belgeler olup olmadığı saptanmamış; orman olmadığı kabul
edilen taşınmazı zilyetlikle edinme koşullarının ne şekilde gerçekleştiği
hususu araştırılmamıştır.
O halde mahkemece, komşu 80 ve 81 parsellere ait tapulama tutanakları ile
bunların dayanağı olan kayıtlar ve ayrıca, en eski tarihli memleket haritası,
hava fotoğrafları, varsa amenajman planları ilgili yerden istenerek
getirtilmeli; önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri
arasından seçilecek üç orman mühendis veya yüksek mühendisi, bir tarım
mühendis veya yüksek mühendisi, bir harita mühendisi veya tapu fen
elemanından oluşturulacak bilirkişiler kurulu aracılığı ile yeniden yapılacak
keşifte, varsa komşu dayanak kayıtlarının çekişmeli yeri ne olarak
gösterdiği, gerektiğinde yerel bilirkişi ve bunların bilmedikleri hususlar da
taraflarca gösterildiği takdirde tanıkları dinlenmeli; uzman bilirkişiler
aracılığı ile getirtilen belgeler, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre
araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne
şekilde nitelindirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar
karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma
olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa
Mahkemesi'nin 1.6.1988 gün ve 31/13 E.K., 14.3.1989 gün, 35/13 E.K. ve
13.6.1989 gün, 7/25 E.K. sayılı kararlarıyla iptal edilmiş olduğundan, bu
yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin
üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının
orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; kesinleşmemiş tahdit söz konusu
olmadığına göre, 3402 sayılı Yasa uyarınca düzenlenen tahdit haritasıyla,
kadastro komisyonunca çizilen pafta çakıştırılmak suretiyle bilirkişiler
kuruluna uygulama yaptırılarak, çekişmeli taşınmazın memleket haritasına göre
konumu saptanıp, bu harita ile irtibatını duraksamaya yer vermeyecek biçimde
gösteren, memleket haritasındaki renkleri ve işaretleri aynen içeren, yalnız
büro incelemesine değil, uygulama ve araştırmaya dayalı tüm kurul üyelerinin
onayını taşıyan bilimsel verilere uygun rapor alınmalı, kroki
düzenlettirilmeli; bu krokide uygulanmışsa komşu kayıt dayanaklarının
çekişmeli taşınmaz cihetini ne şekilde gösterdiği de işaret ettirilmeli;
yapılan bu inceleme ve uygulama sonucu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden
bulunduğunun anlaşılması halinde, tarım bilirkişisine taşınmazın, toprak
yapısı, bitki örtüsü, komşu kayıtlarda gösteriliş biçimi, ekonomik amacına
uygun biçimde ne olarak kullanıldığı, kullanmanın süresi gibi hususlar
incelettirilmek suretiyle ve ayrıca Nuri'nin edindiği taşınmazlar, tapu
sicil, kadastro ve mahkeme yazı işleri müdürlüklerinden araştırılmak
suretiyle 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı edinme koşullarının
gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalı; bundan sonra oluşacak sonuç
çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin,
eksik incelem ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak 10.657 metrekare
yerin Nuri adına tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Şerafettin ile Ahmet ve
arkadaşlarının temyiz itirazlarının (REDDİNE), Hazine ve Orman Yönetiminin
temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu mümeyyizler yararına (BOZULMASINA),
dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca duruşmada
hazır bulunan Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri için takdir edilen 24.800'er
lira vekillik ücretinin davacılardan alınarak adı geçen Kurum ve Yönetime
ödenmesine, 28.3.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.
|