 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
SAYI Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS KARAR
2320 1995 4l96
MAHKEMESİ : Aydın l.Asliye Hukuk Hakimliği
TARİHİ : 30.l2.l994
NO : 842-l384
DAVACI : Selahattin Güneri vekili avukat Hasan Çetiner
DAVALI : Alaaddin Güneri mirasçıları Muaddet Güneri vs.
vekilleri avukat Sadık Şenoğlu
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda
ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen
hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, ilgililere
çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat Sadık Şenoğlu
gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya
başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra
karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde
olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşuldu.
KARAR
Davacı, Fransa'da çalışırken Türkiye'deki mali, adli ve idari
işlerinin yürütülmesi için davalıların miras bırakanları Alaaddin Güneri'ye
umumi vekaletname verdiğini, vekil olan miras bırakanın vekaletnameye
istinaden adına kayıtlı dairesini muvafakatı dışında vekaleti kötüye
kullanarak üçüncü kişiye 2.000.000 TL.na sattığını satış bedelini de bu güne
kadar ödemediğini öne sürerek taşınmazın gerçek değeri l50.000.000 TL.nın
davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın zamanaşımına uğradığını, kaldı ki miras bırakan
Alaaddin Güneri'nin davacıya ait taşınmazı davacının istemi üzerine sattığını
ve parasını da yine kendisinin talimatı gereği iş ortağı Güray Aksakaloğlu'na
verdiğini, vekaletin kötüye kullanılmasının sözkonusu olmadığını savunmuş
davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalıların miras bırakanları arasındaki ilişki vekalet
sözleşmesine dayanmaktadır. B.K.nun l26/4 maddesi gereğince vekalet akdinden
doğan bütün davalar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Yine aynı yasanın
l28. maddesine göre zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten başlar.
Davalılar miras bırakanı davacının vermiş olduğu vekalete istinaden
taşınmazı 12.1.1988 tarihinde Veysel Turan'a satmıştır. Davacı vekili
17.3.l988 tarihinde azletmiş ve bu tarihte satıştan haberdar olduğu
belirlenmiştir. Davacı yapılan satışın vekille satın alan Veysel Turan'ın
danışıklı olarak kendisini zararlandırma amacı ile yapıldığını iddia ederek
14.12.1988 tarihinde Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/1 esasında
kayden tapu iptali tescil davası ikame etmiş, bu dava kanıtlanamaması
nedeniyle redde mahkum olmuştur. Davacı belirtilen azil tarihinden itibaren 5
yıllık zamanaşımı süresi dolmadan tapu iptali ve tesçil davası dava açma
hakkını kullanmıştır. O nedenle bu davanın B.K.nun l33/2 maddesi gereğince
zamanaşımını kesdiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca davanın 5 yıllık
zamanaşımı süresi içinde açıldığının kabulü zorunludur. Davacı vekilin
yetkisiz hareketine dayanarak taşınmazın dava tarihindeki gerçek değerini
istemiştir. Oysa vekilin dayandığı vekaletname içeriği vekilin satım
yetkisine sahip olduğunu açıkca göstermektedir. Bu durumda davacının bu
iddiası dayanaksız kalmıştır. Ne varki davalıların miras bırakanları vekili
B.K.nun 392 maddesi uyarınca hesap verme yükümlülüğü altındadır. O nedenle
vekil taşınmaz malı özen borcu gereği gerçeğe en uygun bir fiyatla satmakla
yükümlüdür.
Az yukarıda açıklanan Aydın l. Asliye Hukuk Mahkemesinin tapu iptali
ve tescil davasının yargılaması sırasında taşınmazın satım tarihindeki gerçek
değeri ll.404.800 TL. olarak uzman bilirkişi aracılığı ile saptanmış olup
davacı ve davalıların miras bırakanı bu tesbite itiraz etmemişlerdir. Hal
böyle olunca davalılar miras bırakanlarının halefleri olarak ll.404.800 TL.
üzerinden davacıya hesap vermekle yükümlüdürler. Hal böyle olunca davalıların
ödemeye ilişkin savunmaları ve delilleri buna karşılık da davacının delilleri
toplanmalı, hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde davacının vekilinden
isteyebileceği bir hakkının olup olmadığı aydınlığa kavuşturulmalı ve
sonucuna göre bir karar verilmelidir. Şu durum karşısında mahkemece
zamanaşımı başlangıcının tayininde yanlışlığa düşülmek suretiyle 5 yıllık
zamanaşımı süresinin geçirildiği gerekçesi ile davanın zamanaşımından reddi
usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle temyiz olunan kararın davacı
yarararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.4.l995
gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.İ.Arslan K.Kadıoğlu Ş.Yüksel A.E.Baççıoğlu S.Özyörük
|