 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
21. Hukuk Dairesi
Esas Karar
1995-2143 1995-1921
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : Torbalı As.Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 2.2.1995
No : 78.33
Davacı : Hasan Sancar vekili Av.Ali Paşaoğulları
Davalı : Yapı Teknolojisi San. ve Tic. A.Ş. vekili Av.Süha Tanrıöver
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi
tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davacının maddi tazminat ile
ilgili talebi yerinde görülmediğinden reddi, 20.000.000.TL. manevi tazminatın
yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz
isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Filiz Ekizoğlu
tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği
düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve kararın dayandığı
gerektirici nedenlere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı
dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davada, uyuşmazlık, bütün kusurun manevi zarara uğrayanda olması
durumunda, zarara uğrayan yararına manevi tazminata hükmedilip
hükmedilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönü ile davanın yasal
dayanağı Borçlar Kanununun 47. ve 22.6.1966 gün 7/7 sayılı içtihadı
birleştirme kararıdır. Anılan kararda, istihdam edenin Borçlar Kanununun 47
nci maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulabilmesi için ne
kendisinin, ne de, müstahdeminin kusurunun şart olmadığı belirtilmiştir.
Başka bir anlatımla, kaçınılmazlık ve her iki tarafın kusurunun bulunmaması
durumunda, manevi tazminata hükmedileceği vurgulanmıştır. Somut olayda, bütün
kusurun zarara uğrayanda olduğu açıktır. Hal böyle olunca, zarara uğrayan
yararına manevi tazminata hükmedilmesine olanak yoktur. Zira, bir genel hukuk
kuralı olarak "kimse kendi kusurundan" yararlanamaz ve giderek kendi kusurlu
davranışlarının sonuçlarına katlanmalıdır. Tersinin kabulü, tam kusurlu
bulunan işçinin kusurlu davranışlarının sonuçlarından istihdam eden kimseyi
sorumlu tutmak olur ki, bunun hak ve nesafet kuralları ile bağdaştığı
söylenemez.
Mahkemece, bu madde ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, fazla alınan
temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, temyiz harcının istek
halinde davalıya iadesine, 27/4/1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Orhan YALÇINKAYA U.Araslı A.Güneren Y.Yasun M.S.Özgenç
|