Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y   
Onbirinci Hukuk Dairesi

	E.	1995/207
	K.	1995/3054
	T.	7.4.1995

*  ZORUNLU TRAFİK SİGORTASI 
*  İBRANAMENİN İPTALİ
*  OBJEKTİF UNSURLAR
*  SUBJEKTİF UNSURLAR
*  YETERSİZLİK-FAHİŞLİK İDDİALARI

ÖZET:  Sigorta şirketine verilen ibranamenin iptali davasında; zarar görenin
 yetersizlik, zarar verenin de fahişlik iddiaları araştırılır. Objektif olan
 bu unsurlar dışında; gabini düzenleyen müzayaka ve benzeri subjektif
 unsurların aranmaması gerektiğinden, ibranamede ödendiği belirtilen tazminat
 ile, bilirkişi raporu arasında, bir misline yakın fark varsa, "yetersizlik"
 olgusu gerçekleşmiş demektir.

Dava sırasında, sigorta şirketinin ibraz ettiği raporda belirtilen miktar,
 ibranamede belirtilen yüksek ise, davacı tarafın kabul etmesi halinde, bu
 miktara hükmedilmeli; aksi halde, bilirkişiden ibranamenin düzenlendiği
 tarihteki asgari ücret üzerinden ve sonraki gelişmeler dikkate alınmaksızın
 yeniden rapor alınmalıdır.

(2918 s. Trafik K. m. 111/1-2)
(818 s. BK. m. 21/1)

Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Ankara Asliye Üçüncü Ticaret Mahkemesi)
 'nce verilen 29.9.1994 tarih ve 405-711 sayılı hükmün duruşmalı olarak
 temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki
 kağıtlar okundu gereği konuşuldu düşünüldü:

Davacı vekili; davalı şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile
 sigortalı aracın, sürücüsünün tam kusurlu olduğu halde, müvekkilinin murisi
 Turan'ın yolcu olarak içinde bulunduğu otobüse çarpmasıyla meydana gelen
 trafik kazasında murisin vefat ettiğini ve müvekilinin destekten yoksun
 kaldığını, destekten yoksunluk zararının 200.000.000 TL.'nın üzerinde
 olduğunu, sigorta poliçesi uyarınca davalı şirket tarafından şahıs başına
 ödenecek en az tazminat tutarının 80.000.000 TL. olduğunu, oysa davalının
 sadece 22.406.000 TL. ödeyerek ibraname aldığını, bu miktarın açıkça yetersiz
 bulunduğunu ileri sürerek, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 111/1.
 maddesi uyarınca ibranamenin iptaline, aradaki fark olan 57.594.000 TL.'nın
 olay tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar
 verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı taraf cevabında; aktüerya hesabı yaptırılarak belirlenen destekten
 yoksunluk tazminatının davacıya ödendiğini ve ibraname alındığını savunarak,
 davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; iddia, savunma ve dosyadaki yazılı kanıtlara göre, davacı
 vekilinin, davalı tarafça önerilen 22.406.000 TL. destekten yoksunluk
 tazminatını alarak ibraname verdiği, bu ibranamenin verilmesinde iradeyi
 fesada uğratan bir halin varlığı ileri sürülmediği gibi, olayda bu tazminat
 miktarının açıkça yetersiz olduğundan da söz edilemeyeceği, KTK.nun 111/2.
 maddesi ile çok düşük olarak yapılan ödemeler üzerine alınan ibranamelerin
 iptalinin amaçlandığı, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda
 tazminat hesabına esas alınan verilerle aktüer raporundaki verilerin farklı
 olduğundan (asgari ücretin zaman içinde artması nedeniyle), bilirkişi
 raporuna itibar edilemeyeceği, bu nedenlerle ibranamenin iptalinin mümkün
 görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacı vekili, müvekkilince
 davalı sigorta şirketine verilen ibranamenin 2918 sayılı KTK.nun 111/2.
 maddesi uyarınca iptaline ve fiili ödeme ile sigorta poliçesince asgari limit
 miktarı arasındaki farkın tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece ise
 dava, davacı tarafın ibranamenin iptali için irade fesadı iddiası ileri
 sürülmediği gibi, ibraname ile ödenen miktar ile ödenmesi gereken miktar
 arasında açıkça yetersizlik bulunmadığı gerekçeleriyle dava reddolunmuş
 bulunmaktadır.

İsviçre KTK.nun 87. maddesi esas alınmak suretiyle düzenlenen 2918 sayılı KTK.
 nun hem işletenleri, hem de onların hukuki sorumluluğunu üzerine alan zorunlu
 trafik sigortasını üzerlerine alan sigorta şirketlerini bağlayan emredici
 nitelikteki 111. maddesinin 2. fıkrasında, "Tazminat miktarına ilişkin olup
 da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkca belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar
 yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir" hükmüne yer
 verilmiş bulunmaktadır. Görüldüğü gibi madde, ibranamenin iptali için zarar
 görene (yetersizlik), zarar verene de (fahiş) iddiası ile iptal hakkı
 tanımış, iptal sebebi olarakta objektif bir unsur olarak bu yetersizliğin
 veya fahişliğin (açıkça belli olması) halini kabul etmiştir. Bu durumdan
 anlaşılacağı gibi, maddede gabini düzenleyen BK.nun 21. maddesinde öngörülen
 (mutazarırın müzayaka halinde olması veya hiffetinden yahut
 tecrübesizliğinden istifade edilmiş olması) gibi hallerini aramamış diğer bir
 deyişle subjektif unsurlara yer verilmemiştir. Nitekim, gerek mehaz ülkedeki
 yabancı yazarlardan Oftinger, Strebel (Bkz., Prof. H. Tandoğan, Kusura
 Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, Ank. 1981, sh. 259, 178-181
 sayılı dipnotları) gerekse, ülkemizde doktrinde anılan maddenin
 uygulanmasında BK.da öngörülen gabinin şartları aranmaksızın sadece (açıkça
 yetersizlik veya fahişlik) objektif unsurunun yeterli olacağı kabul
 edilmelidir. (Bkz., Dr. S. Arkan, Yeni KTK.nun Sigorta ve Garanti Fonuna
 İlişkin Hükümleri Üzerinde Bir inceleme, Sigorta Hukuku Dergisi, C. 1, Sayı
 3-4, sh. 278 vd.; T. Uygur, Borçlar Kanunu, 2. Cilt, Ank. 1990, sh. 518; D.
 Çeliktaş, 2918 s. KTK.da İşletenin Hukuki Sorumluluğu, İzmir, 1987 sh. 127;
 Prof. Dr. H. Tandoğan, age., sh. 258 vd.; Dr. G. Sermet Akman, Sorumsuzluk
 Anlaşması, İst. 1976, sh 123 vd.). Doktirindeki bu görüş, Yargıtay
 uygulamasında da aynen benimsenmiş bulunmaktadır (Bkz., Yargıtay 4. HD.'nin
 30.6.1988, 4035-6634, ve 16.1.1989, 5223-8806 sayılı kararları ile 19.
 HD.'nin 7.10.1994 gün ve 1594-9111 sayılı kararı). O halde mahkeme kararı
 gerekçesinde davanın reddine dayanak yapılan ve gabinde sübjektif unsur olan
 irade fesadı iddiasının yer almadığı görüşünde isabet bulunmamaktadır.

Mahkeme karar gerekçesinde yer alan ve yine davanın reddine dayanak yapılan
 açıkça yetersizlik unsurunun gerçekleşmediği yolundaki kabul şekline gelince;
 zorunlu trafik sigortası poliçesinde ölüm halinde tazminat limiti
 (80.000.000) TL. olarak gösterilmiş, davacı taraf ise sigortaca iptali
 istenen 23.10.1993 günlü ibranamede destekten yoksun kalma tazminatı olarak
 (22.406.000) TL. hesap edilmiş ve bu miktar ödenmiş bulunmaktadır. Mahkemece,
 iddianın araştırılması için alınan bilirkişi raporunda ise tazminat miktarı
 (92.454.444) TL. olarak hesap edilmiş, davalı sigorta vekili tarafından bu
 rapora karşı yapılan ve fakat son oturumdan sonra mahkemeye ulaşan itirazı
 içeren dilekçede, bu rapora itiraz edilmekle birlikte kendi uzmanına
 yaptırdığı rapora dayanarak davacının isteyebileceği tazminat miktarı
 (40.115.830) TL. olarak kabul edilerek ödenen önceki miktar düşüldükten sonra
 bakiye zarar olan (17.709.830) TL.'yı ödeyeceklerini kabul etmiş
 bulunmaktadır.

Mahkemece, bilirkişi raporunda hesaplamaya esas alınan ücretlerin fahiş olduğu
 gerekçesiyle açıkça yetersizlik unsurunun oluşmadığı kabul edilmişse de bu
 konuda bilirkişiden ek rapor alınmadan bu sonuca varılması eksik incelemeye
 dayandığından isabetli görülmemiştir. Zira, sigortanın ibraz ettiği raporda
 dahi olay tarihindeki asgari ücrete göre hesaplanan tazminat miktarı
 (40.115.830) TL. olup davacıya ödenen tazminat ile arasındaki fark bir
 misline yakın bulunmaktadır. Bu oran ise açıkça yetersizliğin belirgin ve
 yeterli bir delilidir. Nitekim, sigortada bu hatayı kabul ederek kısmi
 kabulde bulunmuştur.

Bu durum karşısında mahkemece yapılacak iş; davalı sigorta şirketinin ibraz
 ettiği rapor ve kabul beyanı davacı tarafa sorularak kabul edilmesi halinde
 bu miktara hükmedilmesi, kabul edilmediği takdirde bilirkişiden ibranamenin
 düzenlendiği tarih olan 23.10.1993 günü itibariyle tespit edilecek asgari
 ücret üzerinden (sonraki fiili gelişmeler dikkate alınmaksızın) yeniden
 hesaplama yaptırılarak ve sigortanın yukarıdaki kabulü de dikkate alınarak
 hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.

S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz
 itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına (BOZULMASINA), davacı vekili
 duruşmaya geldiğinden (750.000) TL. duruşma vekillik ücretinin davalıdan
 alınarak davacıya tarafa verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği
 halinde temyiz edene iadesine, 7.4.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini