 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel kurulu
Sayı
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas Karar
95/2-590 95822
18.10.1995
Özet: Mahluliyet sebebi ile vakfın adına tescili istenen icareteynli
vakıftan intikal eden gayrımenkulün tescil davasında mahluliyet kararı aksi
sabit oluncaya kadar geçerli belgelerdendir. Bu belge adli yargıda dava ve
inceleme konusu yapılabilir.
Taraflar arasındaki kayyımlığın kaldırılması ve tescil davasından
dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Asliye 2. Hukuk Mahkemesince
davanın kabulüne dair verilen 29.3.1994 gün ve E.1992/530 K.1994/155 sayılı
kararın incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.1.1995 gün ve E.12409, K.457 sayılı ilamı
ile, (... Davalının karar düzeltme isteğine gelince, a) 3561 sayılı yasa
gereğince en büyük mal memurunun kayyım tayin edildiğine dair karar yetki
belgesi alınmadan görevi biten yasal kayyımın verdiği yetki belgesiyle davaya
devam olunması doğru bulunmamıştır.
b) Vakfa ait iken mülkiyeti mütesarrıflarına geçmiş olan
gayrımenkullerde maliklerin Hazineden başka varis bırakmadan ölümleri halinde
mülkiyet mahlulen vakfına rücu eder. (Vakıflar Kanunu 29/2)
Ölüme muallak haklar tıpkı gaibin ölümü tebeyyün etmiş gibi
kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesi yahut son haber gününden itibaren
hüküm ifade eder. (MK. 34)
Davacı vakfın hakkı idaresi kayyıma tevdi edilen malın malikinin
hazineden başka mirascı bırakmadan ölümüne muallak olduğuna göre, o kişinin
öldüğünün veya gaip olduğunun belgelenmesi gerekir. Mahalle muhtarlığı
belgesi malikin öldüğünün kabulü için yeterli değildir.
Malikin nüfus siciline kayıtlı olduğu yer belirlenip nüfus sicili
getirtilmeden sicilde sağ gözüküyorsa ölüm kaydının işlenmesi gaip ise
gaiplik kararı ile varislerini belirler veraset ilamı getirmesi için davacıya
yetki ve mehil verilmeden tereke son mirasçı Hazineye kalmışsa dava hazineye
tevcih edilmeden davacının dava hakkının bulunduğu kabul edilerek yazılı
şekilde karar verilmesi doğru bulunmakla davanın karar düzeltme isteminin
kabulü gerekmiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle
yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı kayyım vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü;
Davacı Vakıflar idaresi: Sultan Mahmut Vakfından icareteynli bulunan
dava konusu taşınmazın mutasarrıfının ölümü ile mahlulen vakfa döndüğü bu
konuda idarece mahluliyet kararının da alındığını ileri sürerek çekişmeli
taşınmaz payının idaresi ile ilgili olarak verilmiş bulunan kayyımlık
kararının ve tapuya konan kayyımlık şerhinin kaldırılmasını taşınmazın
mutasarrıf adına olan 1/3 payının iptali ile Sultan Mahmut Vakfı adına tapuya
tesciline karar verilmesini istemiştir.
Gerçekten icarateynli ya da mukatalı vakıf malın, asıl maliki
mutasarrıfı değil vakıf tüzel kişiliğidir. Mutasarrıf adına bulunan kayıt
mülkiyete değil, ancak tasarrufa delalet eder. Eş anlatımla mülkiyeti
vakfında kalmak üzere kullanma hakkı mutasarrıfı ve onun ölümü halinde de
mirascılarına geçer. 1935 tarih 2762 sayılı vakıflar yasasıyla icareteynli ve
mukatalı vakıf taşınmazların tasfiyesi amaçlanmıştır. Anılan 24.9.1983 günü
yürürlüğe giren 2888 sayılı yasa ile değişik 29. maddesinin 1. fıkrasında
(...10 yıl içinde taviz vermek yoluyla icarateynli veya mukata kayıtları
terkin edilmemiş gayrımenkullerin mülkiyetinin 10 yıl sonunda kendiliğinden
mutasarrıfına geçeceği ve vakfın hakkının da ivaza döneceği belirtildikten
sonra 2. fıkrasında da mülkiyeti mutasarrıfına geçmiş olan gayrımenkullerde
maliklerin kanunun yayımı tarihine kadar önlemleri üzerine son mirasçı
sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına işlenmiş bulunanlar
ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu
edeceği).. hükme bağlanmıştır. Yasada değinilen 10 yıllık süre ise sonradan
1945 tarihli ve 4755 sayılı yasa ile 13.12.1955 tarihinde sona erecek şekilde
10 yıl daha uzatılmıştır.
Somut olayda, idarece çekişmeli taşınmazın 1/3 payının mutasarrıfı
Dikran'ın mirasçı bırakmadan öldüğü gerekçesiyle bu payın mahlulen vakfa
döndüğüne ilişkin 29.5.1990 tarihli mahluliyet kararı alınmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki Hukuk Genel Kurulunun 6.12.1985 gün
644/997, 2.6.1976 gün 87/2087, 25.1.1995 gün 696/1 ve 5.4.1995 gün 155/256
sayılı kararlarında da açıkca vurgulandığı üzere mahluliyet kararları aksi
sabit oluncaya kadar uyulması gereken geçerli bir belgedir.
Vasiyet kararları aleyhine ancak idari yargıya başvurulabileceği
halde, mahluliyet kararlarına yönelik itirazların adli yargıda çözümlenmesi
gerekir. Davalı kayyım da mahluliyet kararına karşı çıkmış bulunmaktadır.
Geçerli belgenin aksini ileri sürenin iddiasını kanıtlaması gerekeceği
de temel bir usul kuralıdır. O itibarla yerel mahkemenin somut olayda davacı
vakıflar idaresinin mahluliyet kararına dayalı olarak temyize konu davayı
açmakta hakkı bulunduğuna değinen direnme yerindedir. Ne var ki işin esası ve
özellikle mahluliyet kararının alınmasının doğru bulunmadığına yönelik davalı
itirazları yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde özel dairesince
değerlendirilip incelenmemiştir. Bu durumda dosya açıklanan biçimde işin
esasının incelenmesi için dairesine gönderilmelidir.
Ayrıca, mal memurunun değişmesi halinde yerine atanan mal memuru sulh
hakimince kayyım tayin edilir. (3565 S.K. m. 2/2). Bu husus taraf ehliyet
itibariyle kamu düzeni ile ilgilidir. Kayyım mal memuru (defterdar) Zekeriya
Temizel'in değiştiği anlaşılmaktadır. Bozmadan sonra da yeni defterdar
tarafından verilen yetki vesikası ile kayyımlığın temsiline girişildiği
görülmektedir. Bu husus dairesince incelenmediği gibi keza mahkemece bozmadan
önceki kararda bulunmayan ancak, bozmadan sonraki direnme kararında verilen
"kayyımlığın kaldırılmasına" ilişkin yeni hüküm de tetkik edilmiş değildir. O
itibarla bu konularda da yerel mahkemenin yeni delile dayalı ve ayrıca
yeniden aldığı kararla ilgili bulunan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının
özel dairesince tetkiki icap eder.
SONUÇ : 1-Davacı vakıflar idaresinin mahluliyet kararına dayalı olarak
temyize konu davayı açmaya hakkı bulunduğuna değinen direnme kararı yerinde
ise de, işin esasının incelenmesi,
2-Bozmadan sonra yeni defterdardan alınan yetki vesikası ile davanın
yürütülmüş olması ve bozmadan önceki kararda bulunmayan ancak direnme ile
birlikte verilen kayyımlığın kaldırılması" kararına ilişkin yeni hükme
yönelik temyiz itirazlarının tetkiki için;
Dosayanın 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 18.10.1995 gününde
oyçokluğu ile karar verildi.
B.B.Vekili 13.H.D.Baş 6.H.D.Baş. 15.H.D.Baş. 7.H.D.Baş.
İ.Teoman Pamir A.İ.Arslan Ö.N.Doğan M.S.Aykonu H.Örmeci
14.H.D.Baş. 16.H.D.Baş. 12.H.D.Baş.
E.Özdenerol Ö.Arslan C.Sanin E.Taylan S.Tükenmez
2.H.D.Üyesi
Nedim Turhan
|