 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel kurulu
Sayı
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas Karar
95/2-155 95256
5.4.1995
Özet:İcareteynli vakfa ait mahluliyet kararı aksi sabit oluncaya kadar
geçerli belgelerdendir.
Aksi iddia edildiğinde adli yargıda dava ve inceleme yapılır.
Taraflar arasındaki kayyımlık kararının kaldırılması ortaklığın
giderilmesi davası sonucu yapılan satış nedeniyle hisseye düşen bedelin
tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Fatih Asliye 2. Hukuk
Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 4.2.1994 gün ve 1992/929 E.-
1994/97 K. sayılı kararın incelenmesi davalı kayyım tarafından istenilmesi
üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 24.6.1994 gün ve 1994/6037-6466 sayılı
ilamiyla (vakfa ait iken mülkiyeti mutesarıflarına geçmiş olan
gayrımenkullerden maliklerin hazineden başka varis bırakmadan ölümleri
halinde mülkiyet mahlulen vakfına rücü eder. (Vakıflar Kanunu 29/2),
Ölüme muallak haklar, tıpkı gaibin ölüm tebeyyün etmiş gibi
kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesi yahut son haber gününden itibaren
hüküm ifade eder (MK. 34)
Hiç bir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet
yetkisini kullanamaz. (Anayasa Md. 6) "yürütme yetkisi ve görevi ...
Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir" (Anayasa
Md. 8). Vakıflar Kanununun 29. maddesinde davacı idareye malikin Hazineden
başka mirascı bırakmadan öldüğü yönünde (mahluliyet) kararı alma yetkisi
tanımamıştır. Mülkiyet hakkının kendisine geçtiği yönündeki davacı idarenin
belirlemesi yargıyı bağlamaz. Davacı kanunda öngörülen şartların oluştuğunu
yargı önünde ispat etmelidir (MK. 6.).
Davacı vakfın hakkı idaresi kayyıma tevdi edilen malın malikinin
hazineden başka mirascı bırakmadan ölümüne muallak olduğuna göre O kişinin
öldüğünün veya gaip olduğunun belgelenmesi gerekir. Mahalle muhtarlığı
belgesi malikin öldüğünün kabulü için yeterli değildir. Malikin nüfus
siciline kayıtlı olduğu yer belirlenip, nüfus sicili getirtilmeden, sicilde
sağ gözüküyorsa ölüm kaydının işlenmesi, gaip ise gaiplik kararı ile
varislerini belirler veraset ilamı getirmesi için davacıya yetki ve mehil
verilmeden davacının dava hakkının bulunduğu kabul edilerek yazılı şekilde
kayyımlık kararının kaldırılmasına taşınmaz malın parasından bir bölümünün
davacı idareye faizi ile ödenmesine karar verilmesi doğru bulunmamıştır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan
yargılama sonunda: mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı Kayyım
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Davacı vakıflar idaresi Sadullah Efendi vakfından icareteynli bulunan
dava idarece mahluliyet kararının da alındığı, ileri sürerek çekişmeli
taşınmazın idaresi ile ilgili olarak verilmiş bulunan kayyımlık kararının
kaldırılmasıyla kayyımın huzuruyla önce görülen ortaklığın giderilmesi davası
sonucu yapılan satış nedeniyle hisselerine düşen 24.992.000 liranın faiziyle
birlikte alınmasını istemiştir.
Gerçekten icareteynli yada mukatalı vakıf malın, asıl maliki
mutasarrıfı değil vakıf tüzel kişiliğidir. Mutasarrıf adına bulunan kayıt
mülkiyete değil ancak; tasarrufa dalalet eder. Eş anlatımla mülkiyeti
vakfında kalmak üzere kullanma hakkı mutasarrıfına ve onun ölümü halinde de
mirascılarına geçer, 1935 tarih 2762 sayılı vakıflar yasasıyla icareteynli ve
mukatalı vakıf taşınmazların tasfiyesi amaçlanmıştır. Anılan yasanın
24.9.1983 günü yürürlüğe giren 2888 sayılı yasa ile değişik 29. maddesinin 1.
fıkrasında (... 10 yıl içinde taviz vermek yoluyla icareteynli veya mukata
kayıtları terkin edilmemiş gayrımenkullerin mülkiyetinin 10 yıl sonunda
kendiliğinden mutasarrıfına geçeceği ve vakfın hakkının da ivaza döneceği
belirtildikten sonra, 2. fıkrasında da mülkiyeti mutasarrıfına geçmiş olan
gayrımenkullerde, maliklerin kanunun yayımı tarihine kadar ölmeleri üzerine
son mirascı sıfatıyla hazineye intikal edip de bu husus tapu kaydına işlenmiş
bulunanlar ayrık bırakılarak, işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına
rücu edeceği..) hükme bağlanmıştır. Yasada değinilen 10 yıllık süre ise
sonradan 1945 tarihli ve 4755 sayılı yasa ile 13.12.1955 tarihinde sona
erecek şekilde 10 yıl daha uzatılmıştır.
Somut olayda idarece, çekişmeli taşınmazın mutasarrıflarının mirascı
bırakmadan öldükleri gerekçesiyle bu yerin mahlülen vakfa dönüştüğüne ilişkin
29.5.1992 tarihli mahluliyet kararı alınmıştır.
Hemen belirtmek gerekirki Hukuk Genel Kurulunun 6.12.1985 gün 644/997
2.6.1976 gün 87/2087 ve 21.1.1995 gün 696-1 sayılı kararlarında da açıkca
vurgulandığı üzere mahluliyet kararları; aksi sabit oluncaya kadar uyulması
gereken geçerli bir belgedir.
Vasiyet kararları aleyhine ancak idari yargıya başvurulabileceği halde
mahluliyet kararlarına yönelik itirazların Adli Yargıda çözümlenmesi gerekir.
Dava safahatında davalı kayyım tarafından davacı idarece alınan
29.5.1992 günlü mahluliyet kararının yerindeliğine itirazla karşı
çıkılmamıştır.
Bu itibarla yerel mahkemece mevcut delillerin değerlendirilmesi
suretiyle davacı idarenin mahluliyet kararına dayanarak açtığı davanın kabul
edilmesi, açıklanan gerekçelerle doğrudur.
O halde usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
S O N U Ç : Davalı kayyımın temyiz itirazlarının reddi ile direnme
kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, ve aşağıda dökümü yazılı
745.000 lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 5.4.1995
gününde oyçokluğuyla karar verildi.
B.B.Vekili 4.H.D.Baş. 8.H.D.Baş. 21.H.D.Baş.
İ.Teoman Pamir M.C.Keskin M.F.Ilgaz O.Yalçınkaya
7.H.D.Baş. 20.H.D.Baş. 2.H.D.Baş. 19.H.D.Baş.
H.Örmeci F.Atbaşoğlu Tahir Alp M.C.Kostakoğlu
|