 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
21. Hukuk Dairesi
Başkanlığı
Esas Karar
1995-1969 1995-5961
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : Gebze İş Mahkemesi
Tarihi : 28.12.1994
No : 122-314
Davacı : SSK. Genel Müdürlüğü vekili Av.İrfan Erdem
Davalılar : 1-Darıca Belediye Başkanlığı vekili Av.Bengü Dolgun
2-Zihni Topçu,
3-Ergün Yavuz
Davacı, davalıların itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına
karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar
vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz
isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Selahaddin Şekercan
tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği
düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davalıların, prim borcundan dolayı, icra takibine yapılan
itirazın kaldırılması ile, takibin devamı istemine ilişkindir. Bu yönüyle
davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 80/11
fıkrasıdır. Anılan fıkrada; sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın,
birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu
kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul
muhasip, sayman ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki
yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken
ve müteselsilen sorumlu olacakları öngörülmüştür. Somut olayda, davalı
Belediyenin işveren olarak prim borcu olduğu, sözkonusu prim borcundan
Belediye Başkanı ile, hesap işleri müdürünün, işveren ile birlikte müştereken
ve müteselsilen sorumlu olacakları yukarıda sözü geçen maddenin açık hükmü
gereğidir.
Davalıların tahkim itirazına gelince;
Gerçekten 3986 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre belediyelerin
1.4.1994 gününe kadar birikmiş prim borçların ilgisine göre Maliye Bakanlığı
veya İller Bankası tarafından 36 ay süre ile Kuruma ödeneceği öngörülmüştür.
Ne var ki bu madde Anayasa Mahkemesinin 27.6.1995 gün, 94/90 E. 95/22
sayılı kararı ile iptal edilmiş Resmi Gazetenin 10 Ağustos 1995 tarih ve
22370 sayılı nüshasında yayımlanarak aynı günde yürürlüğe girmiştir.
Olayda iptal kararının zaman açısından uygulanabilirliği konusu önem
kazanmaktadır.
Anayasanın 153. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre Anayasa Mahkemesi
kararları geriye yürümez. Bu hüküm aynı maddenin 3. fıkrasında yer alan Kanun
ya da Kanun hükmünün iptale ilişkin kararın resmi gazetede yayınlanmasıyla
yürürlükten kalkacağına dair hükmü tamamlar niteliktedir. Bu hüküm evrensel
nitelikte olup, Anayasaya aykırı olan hükmü iptal edilerek yürürlükten
kaldırılması, Kanun yürürlükte iken yapılmış uygulamaları, oluşturulmuş
statüleri, kazanılmış hakları etkilemeyeceğini ifade eder. Ne var ki hükmün
geçerliliğini koruyabilmesi için belli ve somut bir amacı öngören uygulamanın
sonuçlanmış olması, statülerin oluşumlarını bitirmiş bulunmaları veya
kazanılmış hakların artık genel olma niteliklerinden arınmış olarak
edinilmiş, özel hak kavramına dönüşmüş olmaları gerekir.
İptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesinin belirgin özelliği,
kazanılmış hak kavramının söz konusu olduğu hallerdir. Gerçekten özel hakları
etkilediği için, iptal kararlarının geriye yürümezliği kazanılmış haklar
yönünden en çok üzerinde durulan bir kavram olarak kendini göstermektedir. Az
önce değinilmiş olduğu gibi, bir hakkın kazanılmış hak niteliğini
kazanabilmesi onun objektif statüden subjektif statüye girmiş olması
icabeder.Başka bir anlatımla Yasanın varlığı ile "potansiyel" bir hakkın
varlığı yeterli olmayıp, hak edinmeye giden işlemlerin yapılıp tamamlanmış
veya şartların gerçekleşmiş olması suretiyle onun subjektif, kişiye ait bir
niteliği kazanmış olması gerekir. Bu nitelikleri taşımayan hakların veya
statülerin kazanılmış hak olarak kabulü mümkün olamaz. O itibarla da iptal
kararlarının geriye yürümezliği ilkesinin uygulanması düşünülemez.
Davalılar savunmalarında 3986 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi
çevresinde ödemelerinin devam ettiğini söylemektedirler. İptal edilen maddeye
göre ödemeler 36 ay içerisinde tamamlanacaktır. Bu durumda geçici 1. maddenin
öngördüğü koşullar oluşmamış ve ortaya konan hukuksal statü tamamlanmamış,
taksitle ödeme yetkisini içeren yasal dayanak ortadan kalktığından Anayasa
Mahkemesi kararının geriye yürütülmesi imkan dahilinde girmiş olmaktadır.
Başka bir anlatımla bu olayda iptal kararının geriye yürümezliliği ilkesinin
uygulanma yeri yoktur.
Hal böyle olunca, davalıların tahkim itirazı gözönünde tutulmaksızın
Sosyal Sigortalar Kanununun 80 nci madde gereğince sorunun çözümlenmesi
gerektiği ortadadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul
edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.10.1995
gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Orhan YALÇINKAYA U.Araslı Y.Yasun M.S.Özgenç O.Can
|