 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
SAYI
1995
ESAS KARAR
1837 2797
YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ : Antalya 6 Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 8.1.1994
NOSU : 47-591
DAVACI : Mehmet Ali Çetin vekili avukat Süleyman Çelik
DAVALI : Süleyman Yalçın vekili avukat Ali Acar
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda
ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine
yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi
üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Antalya Kızıltoprak mahallesi 534 ada 49 parsel sayılı
taşınmazı kayıt maliki davalıdan 4.10.1986 tarihinde tapudan satın aldığını,
sonradan Ali Kalay tarafından aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının
kabul ile sonuçlanıp adına olan tapu kaydının iptal edildiğini beyanla, tapu
iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibariyle taşınmazın rayiç
değerinden şimdilik 30.000.000 liranın tahsiline karar verilmesini
istemiştir.
Davalı, davacıya sattığı 534 ada 49 parsel sayılı taşınmaz ile dava
dışı Ali Kalay'a önceden sattığı taşınmazın zeminde ayrı ayrı yerler
olduğunu, Ali Kalay'ın davacı tapusunu haksız olarak iptal ettirdiğini, bu
nedenle davacının kendisinden bu bedel isteyemeyeceğini beyanla davanın
reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın aynen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı
tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davada ileri sürülen maddi olayları nitelendirmek, bu
nitelendirmeye göre uygulanması gereken yasa maddelerini arayıp bulmak ve
isabetli olarak uygulamak doğrudan hakimin görevidir. (HUMK. madde 76)
Somut olayda iddia, savunma ve dosyadaki mevcut delillerin
değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmazın 21.11.1973 tarih 7 numaralı
tapu kaydı ile davalı Süleyman Yalçın adına kayıtlı iken Antalya 2. Asliye
Hukuk Mahkemesi 976/143 esas sayılı dava dosyası ile davalı olduğu şerhi
verilerek 18.11.1976 tarihinde Ali Kalay'a kayden satıldığı, kadastroca 534
ada 49 parsel olarak tesbiti yapılan bu taşımazın anılan mahkeme dava
dosyasında Vakıflar İdaresi ile Süleyman Yalçın arasında davalı olmadığının
anlaşılması üzerine Ali Kalay'a vaki satış yokmuş gibi Süleyman Yalçın adına
tesbit ve tescil edildiği, bu defa taşınmazın yeniden adına tescil edildiğini
gören Süleyman Yalçın'ın 4.10.1986 tarihinde 2. defa davalı M.Ali Çetin'e
sattığını, Ali Kalay'ın davacı M.Ali Çetin ile Süleyman Yalçın aleyhine
açtığı Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/820 esas sayılı davanın ise
kabul ile sonuçlanıp kesinleştiği böylece davacının davalıdan satın aldığı
taşınmazın elinden alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Hal bölye olunca davacının bu davadaki isteminin satıcının, satılanın
zaptına karşı tekeffülü zorunluluğuna ilişkin bir istek olduğunda kuşku
duyulmamalıdır. Öyle ise davadaki uyuşmazlığın çözümünü de B.K.nun satıcının
zapta karşı tekeffülüne dair hükümlerinde aramak gerekecektir.
B.K.nun 217 maddesinin yaptığı açık yollama nedeniyle taşınmaz
satımında da uygulanması gereken aynı Kanunun 189 maddesinin 1. fıkrasında
genel olarak "satıcı satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akti
zamanında mevcut bir hak sebebiyle tamamen veya kısmen zapdedilmesinden
alıcıya karşı mesul ve zamindir" şeklinde bir düzenleme yapıldıktan sonra 2.
fıkrasıyla "alıcı zabit tehlikelerinden satımın inikadı zamanında haberdar
idiyse satıcı, yanlız tahsisen iltizam ettiği kefalet hasebiyle mesul ve
zamin olur" tarzında genel kurala ilişkin düzenlemeye sınırlandırma
getirilmiştir.
Somut olayda. M.K.nun 931. maddesi hükmü uyarınca tapu kaydına
güvenerek davalıdan iyi niyetle taşınmazı satın aldığını ileri süren
davacının satım aktini yaptığı 4.10.1986 tarihinde 3. şahıs Ali Kalay'ın bu
taşınmaz üzerinde hakkım, dolayısıyle taşınmazın kendisinden önce Ali Kalay'a
satıldığını bildiği iyi niyetli sayılamayacağı M.K.nun 931 maddesi hükmündeki
Korumadan yararlanamayacağı gerekcesiyle aleyhine açılan tapu iptal ve tescil
davasının kabul edilerek kesinleşmiş olması karşısında davacının davalı ile
4.10.1986 tarihinde yaptığı satış akdinin inikadı sırasında zabıt tehlikesini
bildiği ve iyi niyetli olmadığının kabulü zorunludur. Zabit tehlikesini bilen
davacı bu davada, davalının ayrıca kefaletinin bulunduğunu iddia ve isbat
edemediğine göre olayda davalı satıcının, davacı alıcıya karşı satılanın
zaptından dolayı zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince bir sorumluluğunun
varlığından söz edilemez. Öyle ise bu davada taşınmazın tapu iptal ve tescil
davasının kesinleştiği tarihteki rayiç değerine veya satılanın tamamen zaptı
halinde munhasır B.K. 192 maddesinde açıklanan zararlara hükmedilemez.
Ne varki davalı satıcı da, taşınmazı davacıdan önce üçüncü şahıs Ali
Kalay'a sattığını bilmekte ve dolayısıyle kötü niyetlidir. Davacıya yaptığı
satışla ilgili olarak bir bedel almış ise bu bedel uhdesinde sebebsiz
kalmıştır. Bu halde ise çoğun içinde azda vardır kuralı uyarınca somut bu
olayın özelliği itibariyle davacının davalıya bir ödemesi varsa ödediği
miktarı sebebsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalıdan isteyebileceğinin
kabulünde duraksamamalıdır.
Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş davacının satım akti nedeniyle
davalıya gerçekten bir ödeme yapıp yapmadığı üzerinde durmak, uyuşmazlık
varsa konuya ilişkin tarafların delil ve karşı delilleri toplamak sonuçta bir
bedel ödendiğinin subuta ermesi halinde bir bedele hükmetmek aksi halde
davanın reddine karar vermekten ibrettir.
Mahkemenin açıklanan tüm bu yönleri gözardı ederek, nitelendirmede ve
yasa maddelerini uygulamada yanılgıya düşerek yazılı şekilde karar vermesi
usul ve kanuna aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz olunan mahkeme kararının
davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.3.1995
gününde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.İ.Arslan M.S.Atalay K.Kadıoğlu Ş.Yüksel S.Özyörük
|