Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C.
 Y A R G I T A Y
HUKUK GENEL KURULU

E:1995/16-576
K:1995/899
T:1/11/1995

	ÖZET: Taşınmazlarla ilgili davalarda değer, emlak vergisi esas
 alınarak belirlenebilirse de, gerçek değerin beyan edilmesi olanak dışı
 olmadığından, karar düzeltilmesi isteklerinde, karar tarihindeki veya karar
 düzeltilmesi inceleme tarihindeki değil, dava tarihindeki değer esas alınır.

	Taraflar arasındaki davadan dolayı bozma üzerine direnme yoluyla,
 (Ceyhan İkinci Kadastro Mahkemesi)'nde verilen 10/6/1993 gün ve 1990/88 E.
 1993/19 sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel
 Kurulu'ndan çıkan 15/2/1995 gün ve 1994/16-879 esas, 1995/78 karar sayılı
 ilamın karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından
 verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe,
 düzeltilmesi istenilen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan
 sonra gereği görüşüldü:
	Dava, kadastro tesbitine itirazdır.
	Dava dosyasının Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan müzakeresi sırasında
 bazı Sayın Üyelerin ileri sürüşleri üzerine öncelikle, çekişmeli taşınmazın
 dava tarihinde değerinin 2 milyon liradan az olması ve bu nedenle karar
 düzeltmeye tabi bulunmaması karşısında gayrimenkul ihtilaflarında da karar
 düzeltme incelemesi için karar tarihindeki değerin esas alınıp alınamayacağı
 hususu ön sorun olarak ele alınmıştır. Belirtmek gerekir ki, başka hiçbir
 Batılı hukuk sisteminde mevcut olmayan ve bir kararın aynı kurul tarafından
 aynı usullerle tekrar incelenmesinden ibaret olan tashih usulü, Türk Hukukuna
 1295 (1879) tarihli Usulü Muhakematı Hukuki Kanunu ile girmiş olup, (Necip
 Bilge-Ergun Önen, Medeni Yargılama Hukuku, 1979, sh.677 vd.) yürürlükteki
 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda da 440 ila 442. maddelerde düzenlenmiştir.
	HUMK.nun karar düzeltme nedenlerini gösteren 440. maddesi, 8/5/1973
 tarih ve 14529 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 1711 sayılı Kanunla
 değiştirilmeden önce "Esbabı tashih şunlardır: 1-Zati hükme müessir
 itirazatın meskününanlı bırakılması, 2- Bir ilamda yekdiğerine mübayin
 kararlar bulunması, 3- Hükmün usul ve kanuna muhalif bulunması, 4-Mahkeme-i
 temyiz'de ibraz olunup Zati hüme müessir evrakta bir senin ve sahtelik vukuu
 bulmuş olması, "Mahkeme-i Temyiz müstedil tashihin dermeyan ettiği esbab
 haricinde sair esbabı kanuniye taharri ve tetkik edemez" şeklinde olup, kendi
 içinde karar düzeltmeyi sınırlayan bir hüküm taşımamaktaydı. Ancak, aynı
 Yasanın 438/son maddesi Sulh Mahkemesi kararlarına karşı karar düzeltme
 yoluna gidilemeyeceğini, 5521 sayılı Yasanın 8. maddesinin son fıkrası ise İş
 Mahkemelerinden verilen hükümlere karşı tashihi karar istenemeyeceğini
 emrettiklerinden, bu kararlar hakkında, bu yol kapalı bulunuyordu. Bunların
 yanı sıra merci tayini kararları ile tavzih kararlarının temyizi üzerine
 verilen Yargıtay kararına karşı da karar düzeltme istenemeyeceği
 öngörülmüştü. Bu hallere birde aynı ilam aleyhine bir defadan fazla tashihi
 karar istenemeyeceği  kuralı ile, tashihi karar talebinin red veya kabulüne
 dair kararlara karşı da karar düzeltmeye gidilemeyeceğini eklemek gerekir
 (442/I).
	İşte, 1711 sayılı Yasa ile değiştirilinceye kadar bu istisnalar
 dışında kalan tüm Asliye Hukuk Mahkemesi kararları hakkındaki Yargıtay
 kararlarına karşı karar düzeltme yolu açık iken Yasa koyucu, "... Yargıtay'ın
 yükünü hafifletmek suretiyle diğer işlerin daha çabuk sonuçlanmasına imkan
 verebilmek" için  440. maddeyi yeniden düzenlerken, III. fıkra ile karar
 düzeltme yoluna gidilemeyecek halleri üç bent halinde açıkça göstermiştir.
 Bunlar:
	1- 8. maddede sayılan davalarla (II numaralı fıkrasının 7 numaralı
 bendindeki davalar hariç) miktar veya değeri onbin liradan az olan davalara
 ait hükümlerin onanması veya bozulmasına ilişkin kararlar.
        2- Görev ve yetki ile hakimin reddi, dava veya karşılık davanın
 açılmamış sayılması hakkındaki kararlara ilişkin olanlarla merci belirtilmesi
 kararları,
	3- Hakemlerin verdiği hükümlerin ve bu kanunun tahkim hükümlerine göre
 mahkemece verilecek kararların onanmasına veya bozulmasına ilişkin
 kararlar"dır.
	Usulün 440. maddesinin hangi kararların karar düzeltmeye tabi
 olacağını düzenleyen III. bendi, 2494 sayılı Kanunla tekrar değişikliğe
 uğrayarak onbin liralık sınır ellibin liraya çıkarılmış ve görev-yetki
 sözcükleri görevsizlik ve yetkisizlik kararları olarak açıklığa
 kavuşturulmuştur.
	Yine ifade edilmelidir ki, gereksinimlerin doğal sonucu olarak yasa
 koyucu "440. maddede yapılan değişiklikle ülkenin içinde bulunduğu koşullar
  yönünden konut ve işyeri ihtiyacının doğurduğu uyuşmazlıkların büyük önemi
 yanında, bu uyuşmazlıklara konu olan yüksek meblağlara ulaşan davalar
 HUMK.nun 8/II-1. maddesi gereğince Sulh Mahkemelerinde görüldükleri için
 verilen kararlar, karar düzeltmesine tabi değildir. Bu durum, Asliye Hukuk
 Mahkemelerince verilen daha az miktara ait davaların karar düzeltmesine tabi
 olabilmeleri karşısında bir çelişki yaratmakta, bundan ayrı olarak bir kira
 alacağına veya tazminatına ilişkin dava müstakilen açıldığı takdirde Asliye
 Mahkemesince bakıldığında belli sınırı aştığı için karar düzeltmesine tabi
 olabilecek, aynı davalar tahliye ile birlikte açıldığında davaya Sulh
 Mahkemesince bakılacağından, dava sonunda verilecek karara karşı karar
 düzeltme istenemeyecektir. Diğer taraftan, Kat Mülkiyeti Kanununun
 uygulanmasından doğan davalar da büyük meblağlara ulaştığı halde sırf Sulh
 Mahkemesince görüldüklerinden karar düzeltme yoluna gitmek mümkün
 olamamaktadır.
	Fıkrada yapılan değişiklikler, yukarıda belirtilen sakıncaları
 gidermek ve uygulamada mümkün olduğunca yeknesaklık sağlamak amacına
 yöneliktir. Yasa koyucu tarafından arıca para değerindeki düşüş gözönünde
 bulundurularak 3156 sayılı Yasa ile karar düzeltme sınırı ellibin liradan
 beşyüzbin liraya çıkarılmıştır. Ek madde 2 ile de bu parasal sınırın 1 Ocak
 1990 tarihinden itibaren 4 katı olarak uygulanacağı da hükme bağlanmıştır. Bu
 nedenledir ki şu anda karar düzeltme istemlerinde iki milyon liralık sınır
 dikkate alınmaktadır. Bu süreç ve açıklamalar ışığında olaya HUMK.nun 440.
 maddesinde yapılan değişiklikler ve madde metninin duraksama yaratmayacak
 açıklığı karşısında artık taşınmaz mal çekişmelerine ilişkin Yargıtay
 kararlarına karşı karar düzeltme istemlerinde dava tarihindeki değerin
 dikkate alınarak bu konuda sonuca ulaşılması gerektiği aşikar olmak icap
 eder.
	Diğer yönden, karar düzeltmenin yargılamanın bir aşaması olması ve her
 davada bir değer bulunması kuralı gözönünde tutulduğunda, karar veya inceleme
 tarihindeki değerin belirlenmesi yolundaki görüşlere de itibar edilemeyeceği
 kuşkusuzdur.
	Beyan edilmemesinin olanak dışı olmaması itibarı ile emlak vergisi
 değerinin esas alınması kriterinin de sonuca götürücü kabulünün mümkün
 bulunmadığı açıktır.
	Ayrıca da, yasakoyucu temyiz yönünden kesinlik sınırını hükme bağlayan
 427. maddede açıkça taşınır mal ve alacak davaları demesine karşın, karar
 düzeltmeyi sınırlayan 440. maddesinin III. fıkrasında miktar veya değeri
  .......   liradan az olan davalara ait hükümlerin onanması veya bozulmasına
 ilişkin kararlardan söz etmiş bulunması, böylece taşınır-taşınmaz mal
 davaları ayırımını öngörmemesi de bu görüşü doğrulamaktadır. Nitekim Hukuk
 Genel  Kurulu, 15/2/1985 tarih ve 1984/8-32 Esas, 1985/94 sayılı kararında
 da, "Karar Düzeltmeye ilişkin bu hükmün sadece para alacakları için değil,
 taşınır ve taşınmaz mallara ait tüm davalar için de uygulanacağını" açıkça
 benimsemiştir.
	Bütün bu nedenlerle ön sorunda çoğunluk görüşü HUMK.nun 440.
 maddesinin III. fıkrası I. bendinin öngördüğü beşyüzbin liralık (ek.m.2'ye
 göre 1/1/1990 tarihinde ikimilyon lira) sınırlamanın taşınmaz mallara ilişkin
 davalar için de geçerli olduğu ve bunun dava tarihindeki değere göre
 değerlendirilmesi gerektiği yolunda oluşmuştur.
	Ön sorunun karara bağlanmasını takiben işin esasının incelenmesine
 geçilmiştir. İncelemeye konu davada, dava değeri 40.625.- TL.dır. Direnme
 kararının verildiği 10/6/1993 tarihi itibarı ile de bu değer yasada öngörülen
 sınırın altında kalmaktadır.
	Hal böyle olunca değer yönünden davacı vekili karar düzeltme
 dilekçesinin reddine karar verilmek gerekir.
	SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme
 dilekçesinin değer yönünden (REDDİNE), 1/11/1995 gününde ikinci görüşmede
 oyçokluğu ile karar verildi.

Birinci Başkanvekili  17.H.D.Bşk.     6.H.D.Bşk.     21.H.D.Bşk. 
İ.Teoman PAMİR        H.H.Karadoğan   Ö.N.Doğan      O.Yalçınkaya

18.H.D.Bşk.           7.H.D.Bşk.      20.H.D.Bşk.    2.H.D.Bşk.
S.Rezaki              H.Örmeci        F.Atbaşoğlu    T.Alp
                      Esasa Girilsin

19.H.D.Bşk.           14.H.D.Bşk.     9.H.D.Bşk.     1.H.D.Bşk.
Y.M.Günel             E.Özdenerol     E.A.Özkul      E.Özkaya

M.S.Atalay            M.Erman         4.H.D.Bşk.V.   I.Ulaş
                                      E.Taylan

D.Topçuoğlu           A.Hamzaoğulları E.Aktekin      H.Deniz

H.Özdemir             T.Algan          H.Seyrek      Ş.K.Erol

S.Uysal               Ş.E.Serim        Ş.Yüksel      H.Demirhan

M.H.Surlu             A.M.Çiftçi       3.H.D.Bşk.V.  U.Araslı
                                       M.M.Aktürk

5.H.D.Bşk.V.        G.Nazlıoğlu        Ü.Aydın       O.G.Çankaya
C.Dikmen

A.Özçelik           A.İ.Özugur         E.K.Kurşun    B.Özkaya
Esasa Girilsin

H.Erdoğan           A.Nazlıoğlu        O.Oğuz        Y.Yasun

H.Karakış           A.Özçelik          Y.Büken       K.Azizoğlu

Y.E.Selimoğlu       O.Can

                              KARŞI OY YAZISI

	Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 3156 sayılı Kanunla değişik 440.
 maddesi hükmünce taşınmazların karar düzeltme incelemesinde esas alınacağı
 hükme bağlanmış ve değeri 2.000.000.- liranın altında kalan taşınmazlar
 hakkındaki davalarda karar düzeltme incelemesinin mümkün olmadığı hükme
 bağlanmış ise de, ülkemizde taşınmazların gerçek değerinin vergi, harç ve
 resmi alım satımlarındaki değerinin çok üstünde olduğu, diğer anlatımla
 açılan davalardaki ve alım satımlardaki belirlenen değerlerin gerçek değerin
 altında  gösterildiği Yüce Kurul'ca da bilinen bir gerçektir. İncelenmekte
 olan davada, davanın açıldığı tarihte kadastro davaları harca tabi
 olmadığından davanın taraflarının değer bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır.
 Mahkemenin belirlediği değer ise gerçek değeri göstermemektedir. Diğer
 taraftan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 426. maddesi hükmünce
 taşınmazlarla ilgili davalarda temyiz incelemesi değere tabi tutulmamıştır.
 Kanun koyucunun karar düzeltme isteklerinde de aynı yolu takip etmesi gerekli
 iken, yasal düzenlemede ayrılmış olmasının gerekçesi Ülke gerçeklerine uygun
 düşmemektedir. Ülkenin kadastrosunun Devletçe yapılmasının nedeni Medeni
 Kanuna dayalı olarak taşınmaz sicil oluşturmaktır. Bu itibarla davanın
 taraflarının taşınmazın gerçek değerini bildirmeleri konusunda yasal bir
 zorunluluk bulunmamaktadır. Hernekadar, taşınmazların değerinin
 belirlenmesinde emlak değerinin esas alınarak kadastro komisyonlarınca
 değerlerinin belirlenmesi hükme bağlanmış ise de Ülkenin bulunduğu enflasyon
 ortamında bugün belirlenen gerçek değerin dahi yarın gerçeği yansıtmadığı
 kamuoyunun ve Yüce Kurul'un malumudur. Bu nedenle karar düzeltme
 incelemesinin kadastro davaları ile ilgili ve sınırlı olmak koşulu ile değere
 bakılmaksızın işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre değerlendirme
 yapılması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

                                            Hüseyin ÖRMECİ
                                        7.Hukuk Dairesi Başkanı
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini