 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS 1995 KARAR
1504 1681
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Kayseri Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 28.12.1994
NOSU : 1992/231-1994/679
DAVACI : Ahmet Kıyak ve arkadaşları
DAVALI : Hazine
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama
sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm davalı Hazine tarafından
süresi içinde temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Kadastro sırasında 3431 parsel sayılı 11508 metrekare yüzölçümündeki
taşınmaz 4753 sayılı yasa hükümlerine göre oluşturulan tapu kaydı nedeniyle
Hazine adına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı Ahmet Kıyak
ve arkadaşları irsen intikal, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak
dava açmışlardır. Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı
Ahmet Kıyak ve arkadaşları adlarına payları oranında tapuya tesciline karar
verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davalı Hazine tapusunun oluşturulduğu tarihe kadar
davacılar yararına mülk edinme koşulları oluştuğu gerekçe gösterilerek
davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak yapılan araştırma, inceleme ve
uygulama hüküm kurmaya yeterli değildir. Davalı Hazinenin çekişmeli
taşınmazın öncesinin mer'a olduğunu ileri sürmesine ve taşınmazla ilgili
belirtmelik tutanağında da bu yerin köy orta malından yani mer'adan
açıldığına yer verildiği halde yöntemine uygun biçimde mer'a araştırması
yapılmamıştır. Kayıt kapsamına giren yerin öncesinin mer'a olduğu yolundaki
iddiaların dinlenme olanağı vardır. Bilindiği üzere bir yerin mer'a olarak
kabul edilmesi için o yerle ilgili ya mer'a tahsis kararı ve kaydının
bulunması ya da o yerin başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri eylemli
şekilde mer'a olarak kullanılması gerekir. Yine mer'alık iddiasıyla ilgili
davalarda dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların davanın sonucunda yararı
bulunmayan komşu mahalle veya köylerden gösterilmesi ve seçilmeleri gerekir.
Hal böyle olunca tanık dinlenilmeksizin taşınmazın bulunduğu yerden seçilen
tek bir bilirkişi ile tesbit tutanağı bilirkişisinin soyut içerikli
beyanlarının hükme esas alınması doğru değildir. Davacılar zilyetlikle mülk
edinme koşullarının oluştuğunu öne sürdüklerine göre bu yoldaki iddialarını
kanıtlamak zorundadırlar (H.G.K 23.9.1992 gün 1992/8-428- 1992/484 sayılı
kararı). Ayrıca davacılar ve miras bırakan babaları yönünden 3402 sayılı
Kadastro Yasasının 14. maddesindeki belgesizden zilyetlik yoluyla mülk
edindikleri taşınmaz miktarlarının ayrı ayrı saptanması gerekir. Bu
noksanlıklar giderilmeden hüküm kurulamaz.
O halde taşınmazın bulunduğu yer ve yöre ile ilgili mer'a tahsis
kararı ve kaydı olup olmadığı sorulmalı, davanın sonucundan yararı bulunmayan
komşu mahalle ve köylerden çekişmeli taşınmazı ve çevresini iyi bilen yaşlı,
yansız bilirkişiler seçilmeli, taraflardan aynı yöntemle tanık göstermeleri
istenmeli, önceden dinlenen bilirkişi ve tanıklar hazır edilmek suretiyle
yeniden keşif yapılarak tarafların dayandığı kayıt ve belgeler ile komşu
parsellere ait kadastro tutanak ve dayanakları varsa mer'a tahsis kararı ve
krokisi yerel ve teknik bilirkişi aracılığıyla gereği gibi yerine
uygulanmalı, keşfi izlemeye olanak verir ve çevre parselleri de içerir
biçimde birleşik kroki çizdirilmeli, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimlerin
zilyet ettiği, zilyetliğin süresi, sürdürülüş biçimi, zilyetliğin ekonomik
amacına uygun olup olmadığı olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan
ayrı ayrı sorulup ayrıntılı biçimde saptanmalı, beyanlar arasında aykırılık
doğduğunda giderilmeli, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın nitelikleri
(bitki örtüsü, toprak yapısı, işleniş tarzı, süresi, öncesinin mer'a olup
olmadığı) yönünden teknik verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor
alınmalı, taşınmazın öncesinin mer'a olduğunun belirlenmesi halinde muhtaç
çiftçiye dağıtılmak üzere Hazine adına tapuya bağlandığına göre mer'alık
vasfını kaybetmiş olacağından tapu kaydı esas alınmak suretiyle Hazine adına,
öncesinin mer'a olmadığının belirlenmesi ve Hazine tapusunun oluşturulduğu
tarihe kadar davacılar yararına zilyetliğe dayalı iktisap koşullarının
oluşması durumunda ise, o çalışma alanında davacılar ile miras bırakan
babaları yönünden belgesiz zilyetlikle mülk edindikleri taşınmazların toplam
miktarları saptanarak 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki kısıtlama
hükümleri de gözönünde tutulmak suretiyle davacılar adına tesciline karar
verilmelidir.
Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün
açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA 21.3.1995 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hayri Karadoğan Necdet Ertuğrul Burhan Sınmaz İsmail Özmen Halil Kılıç
|