 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E.1995/15-411
K.1995/644
T.21.6.1995
ÖZET: Kanun, araç sahibi olarak; aracı sahiplik belgesi ile satın
alan, taşıt alım vergisini ödemiş ve elinde teknik belge ile karayolu
uygunluk belgesi bulunan kişiyi kabul etmektedir. Burada, sahiplik belgesi
ile anlatılmak istenen; yetkili satıcı tarafından, aracın yetkili satıcıdan
satın alınmasından sonra ve fakat trafiğe tescilden önce satış ve devrinin de
ancak sahiplik belgesi esas alınarak noterlerce yapılabilir.
Somut olayda; araç sahibi yetkili satıcı davalı borçlu tarafından
üçüncü şahıs durumunda olan Kaan adına düzenlenmiş bir fatura yoktur. Kaan'la
davacı arasında düzenlenen adi yazılı bir belge de komisyon sözleşmesi olup,
davacıya satışın yapılacağını taahhüt eder. Ayrıca, araç ona teslim
edilmediğinden mülkiyet geçmez. Davacı da noterden yapılan satış belgesine
dayanmadığı, satış vaadi sözleşmesini ileri sürdüğüne göre, mahcuz aracın
mülkiyeti davacıya geçmemiştir. Bu nedenle davacının istihkak davasının reddi
gerekir.
Taraflar arasındaki "istihkak" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; (Üsküdar İcra Hakimliği)'nce davanın kabulüne dair verilen 8.6.1994
gün ve 1994/303-415 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından
istenilmesi üzerine, Yargıtay Onbeşinci Hukuk Dairesi'nin 29.9.1994 gün ve
1994/4236- 5345 sayılı ilamı ile; (... 1-Alacaklı İbrahim vekilince 1 milyar
liralık tahsili için borçlu Ç....... Oto Ticaret Ltd. hakkında Eskişehir'de
başlatılan takipte, gönderilen talimat yazılarına uyularak Üsküdar Birinci
İcra Müdürlüğü'nce ithalatçı firmaca düzenlenmiş faturaya göre borçluya ait
olan tescilsiz 1994 model BMV marka 1 milyar 300 milyon değerinde oto,
25.4.1994'de haczedilmiştir. Haciz anında hazır bulunan Hikmet adlı kişi,
otonun 12.4.1994'de Kaan adlı üçüncü şahsa adi yazılı sözleşmeyle satıldığını
bildirip, aynı günlü "aracın satışı istendiğinde hemen ve gerekirse Kaan
Beyin arzu edeceği bir başka şahsa" verileceğini gösterir belgeyi ibraz
etmiştir. Haciz anında aracın Kaan'a ait olduğunu bildiren Hikmet, 27.4.1994
tarihinde bu kez aracın davacı Zekai'ye aidiyetinden bahisle davacı avukatı
olarak bu davayı açmıştır. Davacıya satış yapıldığını kanıtlamak için
"762.000.000.- lira bedel mukabilinde bay Zekai'ye satış vaadinde
"bulunulduğuna" satış muamelesinin azami.... gün zarfında "yapılacağına,
satıcı Kaan'ın "sadece komisyoncu sıfatıyla" hareket ettiğine dair "otomobil
alım ve satımına ait sözleşme senedi" adı altında düzenlenmiş belgeye
dayanılmıştır.
Davalılarca, davacıya geçerli bir satış bulunmadığından davanın reddi
istenilmiş, merci hakimliğince oturumda haczin mal kendisinin de ortağı
bulunduğu E....... Otomotiv'in elinde yapıldığına dair davacı vekilinin
beyanı alınmış, 2918 sayılı Yasanın 20/d maddesince ancak tescilli araçların
satışının noterlikçe yapılması gerekeceği, mahcuz oto tescilsiz ve menkul
hükmünde olmakla davanın kabulüne, 15 tazminatın davalılardan alınıp
davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Tescilsiz araçlarda "araç sahibi", 2918 sayılı Yasanın 3. maddesinde;
"... adına sahiplik belgesi düzenlenmiş kişi..." olarak tarif edilmiştir.
Anılan Yasa uyarınca can ve mal güvenliği bakımından karayollarında trafik
düzeninin sağlanması ve trafik güvenliğini ilgilendiren hususlarda alınacak
tedbirleri göstermek için çıkarılan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 35/c
maddesi hükmünce de hiç tescil edilmediğinden, tescil belgesi bulunmayan
araçların satış ve devirlerinin sahiplik belgesi esas alınarak noterlikte
yapılması zorunlu tutulmuştur. Olayımızda, borçlu adına tanzim edilen
faturada taşıt alım vergisinden söz edilmemesinden, sicil tasdiknamesi ve oda
sicil kayıt örneğinden anlaşıldığı gibi yetkili satıcıdır. Bu sıfatından
ötürü aracı alıcısı adına sahiplik belgesi olan fatura tanzimiyle satabilir.
Faturayla "araç sahibi" sıfatını alan kimsenin ise tescil yaptırsın ya da
tescil yaptırmadan aracı satabilmesi ancak noterlik kanalıyla mümkündür.
Satın alan kimsenin adına tescil yaptırabilmesi için sözü edilen yönetmeliğin
30/a-2. maddesi uyarınca sahiplik belgesi ibrazına zorunlu tutulması da bunu
gösterir. Oysa olayımızda, araç sahibi yetkili satıcı borçlu tarafından Kaan
adına düzenlenmiş bir fatura yoktur. İbraz edilen adi yazılı belge dahi
"satışın yapılacağına" dairdir. Bu belgeyle mülkiyet Kaan'a geçmez. Kaan ile
davacı arasında düzenlenen adi yazılı belgede de Kaan "komisyoncu" sıfatıyla
satışın yapılacağını taahhüt etmektedir. Bu taahhüde dayanılarak davacının
araç sahibi olduğunu kabul etmek yasadaki "araç sahibi" tarifiyle bağdaşmaz.
Yasa ve Yönetmelikte yer alan hükümler kamu düzeniyle ilgili olduğundan
hakimlikçe doğrudan gözönünde bulundurulmaları gerekir. Bu hükümlere aykırı
olarak özellikle taşıt alım vergisinin zayiine neden olur biçimde yapılan
sözleşmelere değer tanınması yasanın amacıyla bağdaşmayıp, konusundaki
kargaşayı himaye olur. Bu nedenle karar usul ve yasaya aykırı olup bozulması
gerekir.
Öte yandan haciz Kaan'a ait oto satış galerisinde yapılmıştır. Bir an
için Kaan ile davacı arasında düzenlenen belge satış için yeterli kabul
edilse dahi teslim olmadığı sürece satışın tamamlandığından söz edilmesi de
doğru değildir.
Ayrıca; haciz anında aracın Kaan'a ait olduğunu ileri süren kişi o iş
yerinin ortağı ve avukat olup, bir gün sonra adi belgeyle Kaan'dan aracı
satın aldığını ileri süren davacının da vekilidir. Düzenlenen bu adi belge
HUMK.nun 299. maddesince üçüncü kişi durumunda olan davalılar hakkında hüküm
ifade etmez. Bu haliyle de; delillerin tahlilinde, red ve üstün tutulma
nedenlerinde ve takdirinde düşülen bariz hatalar sonucu Mercii Hakimliğinin
kabul ve kararı isabetli olmamıştır.
2-İ.İ.K.nun 97/15. maddesince istihkak iddiasına karşı itiraz eden
davalıların tazminatla sorumlu tutulmaları, "kötüniyetli" olmaları koşuluna
bağlı olduğu halde bu sebeple kötü niyetli oldukları belirtilmeden davacı
yararına tazminata hükmedilmesi de isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak
dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece
önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden:Davalılar (Alacaklı ve Borçlu ) Vekilleri
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Öncelikle belirtmek gerekir ki, 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu'nun 3. maddesi uyarınca, araç sahibi; Araç için adına yetkili idarece
tescil belgesi verilmiş veya sahiplik ya da satış belgesi düzenlenmiş
kişidir. Yine aynı Kanunun 20/a-1, 2. maddesi hükmü ile araç sahiplerine
tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak araçlarını satın alma tarihinden
itibaren üç ay içinde Yönetmelikte belirtilen bilgi ve belgeleri sağlayarak
tescil ettirme yükümlülüğü getirilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin
Tescilin Yapılması işlemleri başlığını taşıyan 30/a-2 maddesi hükmüne göre
de, tescil için müracaat sırasında araç sahibinin; sahiplik belgesi, taşıt
alım vergi belgesi, teknik belge ve Karayolu uygunluk belgesi ibrazı
zorunludur. Zira Kanun, araç sahibi olarak, aracı sahiplik belgesi ile satın
alan, taşıt alım vergisini ödemiş ve elinde teknik belge ile karayolu
uygunluk belgesi bulunan kişiyi kabul etmektedir. Burada, sahiplik belgesi
ile anlatılmak istenen, yetkili satıcı tarafından araç alıcısı adına
düzenlenmiş faturadır. Diğer taraftan, Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin
35/c maddesinde de, aracın yetkili satıcıdan satın alınmasından sonra ve
fakat trafiğe tescilinden önce satış ve devrinin de ancak sahiplik belgesi
esas alınarak noterlerce yapılacağı ve ayrıca satış işleminin sahiplik
belgesine tarih konulup yazılarak tasdik edileceği kuralı getirilmiştir.
Bütün bu düzenlemeler araç sahibinin, aracın yetkili satıcıdan satın alınması
halinde adına sahiplik belgesi olan fatura, bundan sonraki satış ve
devirlerde ise, noterlerce yapılan satış belgesi düzenlenmiş kişi olduğunu
açıkça göstermektedir. Somut olayda, yetkili satıcı tarafından Kaan adına
düzenlenmiş bir fatura bulunmadığına, davacı da noterden yapılan satış
belgesine dayanmadığına göre, mahcuz araç mülkiyetinin davacıya geçmediği
aşikardır. Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen Özel Daire
bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya
aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme
kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden
dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz
peşin harcının geri verilmesine, 21.6.1995 gününde oybirliği ile karar
verildi.
Birinci Başkanvek. 4.Hukuk D.Bşk. 13.Hukuk D.Bşk. 6.Hukuk D.Bşk.
İ.Teoman PAMİR M.C.Keskin A.İ.Arslan Ö.N.Doğan
9.Hukuk D.Bşk. 7.Hukuk D.Bşk. 2.Hukuk D.Bşk. 11.Hukuk D.Bşk.
S.Çetinelli H.Örmeci T.Alp G.Eriş
14.Hukuk D.Bşk. 12.Hukuk D.Bşk. M.Demirtürk Y.Akman
E.Özdenerol C.Sanin
5.Hukuk D.Bşk. 10.Hukuk D.Bşk. N.Durak 3.Huk.D.Bşk.V.
Y.S.Kitiş E.Aktekin N.Yavuz
T.Türkçapar Ö.Bilen Ş.K.Erol B.Kartal
S.Uysal Y.Koru 8.H.D.Bşk.V. A.M.Yüksel
S.Sapanoğlu
O.Uzgören H.Demirhan S.G.Erçoklu S.Sezen
C.Dikmen M.Kaşıkçı K.Acar F.Kıbrıscıklı
A.Ertürk N.Ertuğrul O.G.Çankaya Z.Sağdur
E.Doğu İ.Erdemir İ.Karataş O.H.Mustafaoğlu
A.Nazlıoğlu Y.Yasun F.Ulusoy Y.Büken
O.Can
|