 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Üçüncü Hukuk Dairesi
E. 1995/1454
K. 1995/1870
T. 16.2.1995
* ÖZEL SU
* GENEL SU
* TAPULU ARAZİDEKİ KAYNAK (Kullanma hakkı)
* BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ
ÖZET: Tapulu taşınmazda kaynayan suyun; taşınmazın sınırları içinde kalmayacak
kadar büyük olduğu veya yeryüzüne çıkar çıkmaz dere haline geldiği veyahut
özel mülkiyete bağlı kalmasının kamu için zararlı olacağının, toprak-su
ilişkisinden anlayan jeoloji mühendislerinin de içlerinde bulunduğu bilirkişi
heyetince belirlenmesi halinde; bu su, genel su sayılır.
Davacı, arazisinde kaynayan genel sudan, ihtiyacı oranında kullanma hakkına
sahiptir.
Özel suyu, başkaları; irtifak hakkı tesis ettirmeden kullanamazlar.
(743 s. MK. m. 679,703,704)
(167 s. YSK. m. 1)
(831 s. SUK. m. 2)
[Su Tüz.-7044 s. (12.8.1928 Ta.) m. 6]
Dava dilekçesinde; tapulu taşınmazdan çıkan kaynak suyuna elatmanın önlenmesi,
sudan yararlanma hakkının tesbiti istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi
cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün
kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Davacı, tapulu taşınmazından çıkan kaynak suyunu içme suyu olarak meraya
yapılan çeşmeye götürmek suretiyle kulanan davalı köy tüzel kişiliğinin içme
suyunu başka yerden temin etmeye başlaması üzerine ihtiyacı kalmadığını, buna
rağmen sulama suyu olarak kullanmasına engel olduğunu ileri sürerek,
davalının elatmasının önlenmesini, sudan yararlanma hakkının tesbitini
istemiştir.
Medeni Kanunun 679. maddesine göre; kaynak, arzın mütemmim bir cüz'ü olup
mülkiyeti, kaynadıkları toprağın mülkiyeti ile birlikte iksitap olunur.
Başkasının arzındaki kaynaklardan istifade, irtifak olarak tapu siciline
kayıt ile tesis olunur.
Yeraltı suları, genel olarak menfaati umuma ait sulardandır. Bir arza malik
olmak, onu altındaki suya malik olmayı tazammun etmez.
Yeraltı sularından arz maliklerinin istifade şekli ve bunun derecesi mahsus
kanunlarında gösterilir.
Yasa maddesinde sözü edilen özel yasa ise 167 sayılı Kanun ile bu kanuna
dayanılarak çıkartılmış olan Tüzük'tür.
Ayrıca, Yargıtay'ın kökleşmiş içtihadlarına göre tapulu yerden kaynasa bile,
bir suyun kaynadığı taşınmazın sınırları içinde kalamayacak kadar büyük
olması veya suyun yeryüzüne çıkar çıkmaz bir dere haline gelmesi veyahut
suyun özel mülkiyete bağlı olması kamu için zararlı olacağı hallerde kaynağın
arzın mütemmim cüz'ü hükmünde tutulması mümkün görülmemektedir.
Buna göre, mahkemece öncelikle ehil bir bilirkişi (Jeoloji Müh. vb.)
marifetiyle keşif yapılarak davacının tapulu taşınmazı içinde bulunan su
kaynağının taşınmazın sınırları içinde kalacak miktarda özel su mu, yoksa
taşınmazı aşacak bir dere oluşturacak miktarda genel su mu olup olmadığının
belirlenmesi gerekir.
Dava konusu suyun özel su olduğu belirlendiği taktirde, davalı irtifak hakkı
tesis etmeden kullanamayacağı gibi eski malikin muvafakatı yeni maliki
bağlayamayacağından davanın kabulü; genel su olduğu belirlendiği takdirde ise
davacının yine usulüne uygun belirlenecek ihtiyacı oranında suyu kullanma
hakkı olduğu, ancak fazlasını tutamayacağı, bu nedenle davacının ihtiyacı
oranında davanın kabulü gerektiği düşünülmeksizin eksik araştırma ve
soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, dava konusu su hakkında tahsis kararı olup olmadığı ve görev
hususunun araştırılması yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin
ödediği temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.2.1995
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|