 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas Karar
95/12730 96/1228
6.2.1996
Özet:Taraflar arasındaki inançlı işlem ancak yazılı belge ile ispat
edilebilir.
Haksız ahlaka adaba aykırı bir maksat istihsali için verilen şekin
istirdat edilememesi için bu işlem yeni verenin davranışının amacını elde
etmeye elverişli olmalıdır.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki
istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden vekili Av. Nihat
Karslı geldi. Karşı taraf vekili Av. Ahmet L. Uman geldi. Gelenlerin
konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için
duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar
okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı dava konusu taşınmaz mala ilişkin intifa hakkının muvazaalı
(inançlı) bir biçimde ve kaçak katın belediye tarafından yıkımını önlemek
amacı ile verildiğini, davalının dosya arasındaki belge ile bu amacı teyit
ile istendiği zaman iadeyi teahüt ettiğini ileri sürüp davalının intifa
hakkının terkinine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme tapu sicilinde resmi şekilde oluşan hakkın aksinin de resmi
belge ile ispatı gerektiği ve davacının iddiası bir an için doğru olsa dahi,
açıkladığı amaca göre ve Borçlar Kanununun 65. maddesi uyarınca verdiğini
geri almayacağı gerekçesi ile davayı red etmiştir.
1- 5.2.1947 tarihli, 20-6 sayılı İçtihatları birleştirme kararı
uyarınca resmi sicille oluşan hakta muvazaanın (İnançlı işlemin) yazılı belge
ile isbatının mümkün olduğu gözetilmeden, ibraz olunan belgenin resmi şekilde
düzenlenmediğinden söz edilerek incelenmeden hüküm kurulması usul ve kanuna
aykırıdır.
2- Mahkemenin Borçlar Kanununun 65. maddesine dayandırdığı gerekçeye
gelince:
"Haksız yahut ahlaka (adaba) mugayyir bir maksat istihsali için
verilen bir şeyin istirdadına mahal yoktur." (B.K. 65)
Kanunu yorumlarken tüm hükümlerini birden dikkate almak, yalın
sözcüklerin arkasındaki amacı da gözetmek gerekir. Borçlar, hukukumuzun genel
prensibi akte vefa ve akitlerden birinin edimi karşı taraf için sebepsiz
iktisap niteliğinde kalırsa onun iade edilmesi yönündedir. (B.K. 61-66)
Borçlar Kanununun 65. maddesi bu kuralın önemli bir istisnasıdır. Bu kuralla
hukuka ve ahlaka aykırı sözleşme yapılması önlenmiş, aynı derecede kınanacak
durumda olanlardan veren değil alan korunmuştur. Bu hükmü, kanunların imkan
tanıdığı sözleşmelerin yerine getirilmesinden kaçınma aracı olarak yorumlamak
amacını aşar.
Kanunun bu hükmünün uygulanabilmesi için öngörülen unsurlar :
a) Haksız (hukuka) veya ahlaka aykırı bir sonuç;
b) Haksız (hukuka) veya ahlaka aykırı bir sonuç elde etme kastı;
c) Tasarruf işleminin yapılmış olması, yani verme işlemi olarak
belirlenmiştir.
Davacının iddiasına göre somut olayda davacıya ait kaçak katı bulunan
binada kamu idaresince bu katın yıkılmasını önlemek sonuç olarak elde edilmek
istenmiştir. Gerçekten kanun hükümlerini dolanmak haksız bir sonuçtur. Fakat
davacının iddiası onun amacını elde etmeye elverişli bir davranış'ın içinde
olmadığını açıkça göstermektedir. Daha başka bir ifade ile davacı elverişli
vasıtalarla amacını elde edebilecek davranışlar içine girmemiştir. Şöyle ki :
Davacının iddia ettiği 10.11.1988 tarihli yıkım idari tasarrufu şahsa
bağlı değil, eşyaya bağlı bir tasarruftur. Onun malikinin veya üzerinde hak
sahibi olanların şu veya bu kişi olması idari tasarruf'un tamamlanması ve
infazı için önemli değildir. Eşyaya (taşınmaz mal'a) bağlı idari tasarruf
tamamlandıktan sonra veya tamamlanma aşamasında eşyanın el değiştirmesi idari
tasarrufa etkili olmaz. Olsa olsa idarenin muhatabı değişir. Cüzi halefiyet
kuralı gereğince sonraki malik veya hak sahibi idarenin muhatabı olur ve
idari tasarruf icra olunur. Şu halde davacının yıkma eylemini önleme amacı
ile 17.3.1992 tarihinde yaptığı devir işlemi, kanunu dolanma imkanı
bahşetmeyeceğinden muhaldir ve haksızlığından (kanuna aykırılığından) söz
edilemez. Aksi düşünce 1. bentte işaret edilen İçtihadı Birleştirme Kararı
uyarınca dava yolu ile düzeltilmesi mümkün, tüm muvazaalı tasarruflar
hakkındaki davaları sonuçsuz bırakır.
Mahkemece yapılacak iş davacı tarafca 14.4.1995 tarihli dilekçeye ekli
olarak ortaya konan belgeye karşı tarafların iddia ve savunmalarını
değerlendirmek, gerekirse araştırmak ve sonucu uyarınca karar vermekten
ibarettir.
S O N U Ç : Hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, duruşma için
takdir olunan 6.000.000 Tl. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya
verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle
karar verildi. 6.2.1996
Başkan Üye Üye Üye Üye
Tahir Alp Nedim Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy
|