 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
6.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
95/12681 96/1656
ÖZET: Şufalı payın, davacıya intikalini sağlamak için davalı
tarafından ihtarla bildirilen gün ve saatte tapu idaresine gelmeyen davacı
iyi niyetli sayılamaz.
Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası
yazılı Şufa davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı -
davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara
davetiyeler gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. M.Hulusi Özsoy ve
davalı vekili Av. Selami Bozkurt geldiler. Hazır bulunanların şifai beyanları
dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Dava şufalı payın iptal ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkeme davayı
kabul etmiş, karar davacı ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili tapunun 15 nolu parselinde hazineye ait payın davalı
tarafından ihtiyari ihale sonunda satın alındığını daha önce ihtar ile şufa
hakkını kullandıklarını beyanla payın iptali ile adına tescilini talep
etmiştir.
Davalı vekili davacının ihaleye katıldığını, ihtar ile şufa hakkını
kullanınca cevabi ihtar ile şufa hakkını kabul ettiklerini ve ferağ için
davacıyı belli günde tapuya çağırdıkları halde gelmediğini, kötü niyetli olup
artık hakkı kullanamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece dava kabul edilmiştir.
Şufa hakkı her türlü irade bildirimi ile kullanılabileceği gibi
doğrudan doğruya dava açmak suretiyle de kullanılabilir.
Olayımızda da davacı davalıya tebliğ ettirdiği 3.12.1994 tarihli ihtar
ile şufa hakkını kullandığını bildirmiş, davalı bu şufa iradesini bildirir
ihtara verdiği 15.12.1994 tarihli cevabi ihtar ile şufa hakkının
kullanılmasını kabul etmiş belli gün ve saatte Çankaya Tapu Sicil
Müdürlüğünde bulunmasını istemiştir.
Davacı, bu bildirime rağmen tapu sicil müdürlüğüne gelmeyip bilahare
tebliğ ettirdiği ihtar ile şufa hakkını dava yolu ile kullanacağını
bildirmiştir. Dava dışı irade bildirimi süreyi koruyacağından yasal süresi
içerisinde her zaman dava açılabilir ise de davalının vakit talebini kabul
etmeyip sonradan dava açması M.K. 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet
kuralları ile bağdaşmaz ve kötüye kullanılan hak kanunen himaye göremez. Bu
durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabul
kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, kabul şekli itibariyle de, davalı taraf
cevabi ihtarında şufa hakkını şartsız olarak kabul ettiğine, davanın
açılmasına sebebiyet verdiği iddia ve ispat edilmediğine göre HUMK.nun 94.
maddesi gereğince masraf ve ücreti vekalet ile sorumlu tutulmaması gerekirken
sorumlu tutulması;
Usul ve kanuna aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine
göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, davalı
yararına takdir olunan 750 bin lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp
davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene
iadesine, 27.2.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ö.N.Doğan M.Elçin S.Tükenmez Ş.K.Erol M.Tunaboylu
|