Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi

E.	1995/12616
K.	1995/14053
T.	26.10.1995

*   TAŞKIN İNŞAAT
*   İYİNİYET

ÖZET : İnşaat ve imalatın komşu taşınmaza taşması halinde, bundan mutazarrır
 arsa sahibi, tecavüzü öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde itiraz
 etmemiş ise, inşaat hüsniniyetle yapıldığı ve icabı hal müsait bulunduğu
 takdirde inşaatı yapan kimse muhik bir tazminat karşılığında, tecavüz ettiği
 mahal üzerinde kendisine ayni bir hak verilmesini veya o mahallin kendi adına
 tescilini isteyebilir. Bu tescil talebi, açılmış bulunan meni müdahale, kal'
 davasında savunma yoluyla da ileri sürülebilir.

MK.nun 651. maddesinin uygulanabilmesi için en önemli koşul, yapı malikinin
 iyiniyetli olmasıdır. Buradaki iyiniyet, MK.nun 3. maddesinde hükme bağlanan
 sübjektif iyiniyet olup, yapı sahibinin iyiniyetli olmaması, aşırı zarar
 bulunup bulunmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu doğurur.
 Kural olarak iyiniyetin ıspatı taşkın inşaat sahibine ait olmakla birlikte,
 bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece kendiliğinden (resen)
 gözönüne alınır. Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya taşınmazda mülkiyetten
 başka ayni hak sahibi olup da zarar görenlerin, taşınmaza el atıldığını
 öğrendikleri tarihten 15 gün içinde itiraz etmeleri, inşaat sahibinin
 iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır.

  (743 s. MK. m. 3, 651)  (YİBK., 14.2.1951 gün ve E: 1949/17, K: 1951/1 s.)

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım
 davasının yapılan yargılamasında, mahkemece, davanın kısmen kabul ve reddine
 dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyizi üzerine; dosya
 incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Taşkın yapılarda, sosyal ve ekonomik bir değeri yok etmemek ve yapının
 bütünlüğünü korumak amacıyla yasa koyucu Medeni Kanunun 648, 649, 650.
 maddelerinde öngörülenlerden daha değişik ilkelere ihtiyaç duymuş, bu nedenle
 651. madde hükmünü getirmek zorunda kalmıştır. Söz konusu maddeye göre;
 "Yanındaki arsaya tecavüz etmiş olan inşaat ve imalat bunları yapan kimsenin
 o arsa üzerinde ayni bir hakkı varsa, bunlar o kimsenin arsasının mütemmim
 cüz'ü olur ve tecavüz eden kısmı irtifak hakkı olmak üzere tapu siciline
 kaydedilir.

Bundan mutazarrır olan arsa sahibi muttali olduğu tarihten itibaren onbeş gün
 içinde itiraz etmemiş ise, inşaat hüsnüniyetle yapıldığı ve icabi hal müsait
 bulunduğu taktirde, inşaatı yapan kimse muhik bir tazminat mukabilinde
 tecavüz ettiği mahal üzerinde kendisine ayni bir hak verilmesini veya o mahal
 mülkiyetinin kendisine aidiyetinin tanınmasını isteyebilir."
Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar
 nedeniyle Medeni Kanunun 619, 644, 648. maddelerinde kabul edilen "üst
 toprağa bağlıdır" kuralına ayrıcalık getirilmiş, taşkın yapı malikinin komşu
 taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde
 taşan kısım, taşılan taşınmazın değil, anayapının bulunduğu taşınmazın
 tamamlayıcı parçası (mütemmin cüz'ü) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde
 yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır.

Hemen belirtmek gerekirki, taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza
 sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle
 taşan yapının tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğinde olması gerekir.
 Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması, zeminde veya üstten sınırı
 aşması arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur.

Medenin Kanunun 651. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli
 koşul, yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır. Bu maddede iyiniyetin tanımı
 yapılmamışsa da, aynı Kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan subjektif iyiniyet
 olduğunda kuşku yoktur. Yapı malikinin kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni
 göstermesine karşın, sınırı aştığını bilmesi veya bilecek durumda olmaması
 yahut sınırı aşmasında yasaca korunabilecek bir nedenin bulunması onun
 iyiniyetini gösterir. Yapı yapan kişinin iyiniyetli olmaması aşırı zarar
 bulunup bulunmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu
 doğuracağından iyiniyet üzerinde önemle durulmalı, olaylar, karineler, tüm
 taraf delilleri bir arada özenle değerlendirilmelidir. Kural olarak
 iyiniyetin isbatı 14.2.1951 tarih, 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı
 uyarınca taşkın yapı malikinine ait ise de, iyiniyet sav ve savunması def'i
 olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan
 mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözönünde tutulmalıdır. Ancak, komşu
 taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup
 da zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten
 itibaren 15 gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli
 sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir.
 Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin
 başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme
 tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan
 subjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu
 yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır.

(İcabı halin müsait bulunması) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise, imar
 durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı
 zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın
 bulunmaması gibi hususlar aşılmalıdır.

Bu iki koşulun varlığı halinde, taşkın yapı maliki muhik bir tazminat
 ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil
 davası ile tecavüzlü kısmın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı
 kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyiniyet savunmasının yukarda açıklanan
 niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğinin de
 bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın
 açılan davada savunma yoluyla ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın
 uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde çözümlenmesi ve dava
 ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağı da kuşkusuzdur. Her davada hakim,
 muhik tazminat olarak salt temlik edilecek arsanın bedelini değil,
 gerektiğinde taşınmazının bir kısmını terk etmek zorunda kalan malikin
 özverisini düşünerek uzman bilirkişiden dava tarihine göre devredilen arsa
 bedeli yanında, geride kalan kısmın uğradığı değer kaybı varsa taşınmaz
 malikinin öteki zararları gibi konularda da rapor almak suretiyle Medeni
 Kanunun 4, Borçlar Kanununun 42. maddeleri uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz
 zenginleşmeyi de önleyecek biçimde en uygun bedeli tayin ve takdir etmeli, bu
 bedel karşılığında tecavüzün şekline, taşkın yapının ve taşınmazların
 niteliğine göre, taşılan yerin mülkiyetinin devrine veya üzerinde irtifak
 hakkı kurulmasına karar vermelidir.

Öte yandan, taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekte, iktisadi
 bir bütün oluşturmaktadır. Olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya
 dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul
 edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Bu durumda
 taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni
 malikler de madedde belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi, borçlardan
 da sorumlu tutulurlar.

Yukarıda değinilen ilke ve olgulara göre, davalının iyiniyetle yapılandığını
 kabul etmek olanağı yoktur. Hal böyle olunca, 44 m2'lik taşkın bina
 bakımından yıkıma da karar verilmesi gerekirken, bu kısma ilişkin isteğin
 reddedilmesi isabetsizdir.

Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden
 ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın
 temyiz edene geri verilmesine, 26.10.1995 tarihinde oybirliğiyle karar
 verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini