 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Hukuk Dairesi
E. 1995/1204
K. 1995/2603
T. 28.3.1995
* TAPU SİCİLİNİN TUTULMASINDAN HAZİNENİN SORUMLULUĞU
* ZAMANAŞIMININ BAŞLANGICI
ÖZET: Medeni Kanunun 917. maddesi hükmüne dayalı sorumluluktan doğan davada,
Borçlar Kanununun 60/1. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık zamanaşımı
kuralı uygulanır. Hazinenin sorumlu olabilmesi için, tapu sicilinin
tutulmasından zarar doğmuş bulunması, memurun hukuka aykırı eylemi olması,
zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması ve zararın kesin olarak
gerçekleşmesi gerekir.
Hazineye rücu niteliği taşıyan davada zamanaşımının başlangıcı, zararın
gerçekleştiği tarihtir.
(743 s. MK. m. 917)
(818 s. BK. m. 60/1)
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı zamanaşımı yönünden davanın reddine ilişkin hükmün
davacı avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine;
tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okuduktan sonra dosya incelendi,
gereği konuşuldu:
Davacı vekili, Üsküdar Tavaşı Hasanağa Mahallesi'nde kaim 84 parsel nolu
taşınmazda bulunan apartmanın zemin katta 40/420 arsa paylı 4 numaralı
dairesini, 26.12.1986 tarihinde dairenin maliki Bahattin aracılığı ile tapuda
yapılan işlemle, müvekkilinin satın aldığını, müvekkilinin bu daireyi
24.6.1987 tarihinde yine tapuda Mustafa'ya sattığını, ancak asıl malik
Bahattin tarafından Mustafa aleyhine açılan tapu iptali davasının (satışın
müvekkiline sahte evraklı vekil tarafından yapıldığının tespiti nedeniyle)
kabul edilerek taşınmazın önceki malik Bahattin üzerine tescil edildiğini,
Mustafa tarafından müvekkili hakkında Kadıköy Üçüncü Asliye Hukuk
Mahkemesi'ne 1992/911 esas sayı ile açılan dava sonunda müvekkilinin tazminat
ödemeye mahkum edildiğini ve icra takibi üzerine de adı edilene 290.920.000
lira ödemede bulunulduğunu ileri sürerek (Medeni Kanunun 917/1. maddesi
gereğince sorumlu olduğu iddiasıyla davalı Maliye Hazinesi'nden 290.920.000
lira zararının faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini) talep ve dava
etmiş; mahkemece, davacının, hakkında Kadıköy Üçüncü Asliye Hukuk
Mahkemesi'ne 27.11.1992 tarihinde dava açılmakla o tarihte zararını öğrendiği
ve son olarak da o davada hüküm tarihi olan 20.5.1993 tarihinde (açıkca
tazminatla mahkum edilmekle de) zararının kapsamını öğrenmiş olduğu, bu
tarihten itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 22.7.1994
tarihinde şimdiki davayı açtığı gerekçesiyle, davalı vekilinin zamanaşımı
savunması yerinde görülmüş ve dava zamanaşımı nedeniyle reddedilmiştir.
Uyuşmazlık, tapu sicilinin tutulmasından (MK. md. 917) doğduğu ileri sürülen
zarar nedeniyle açılan bu tazminat davasında zamanaşımı süresinin işlemeye
başlayacağı tarihe ilişkindir. Medeni Kanunun 917. maddesine dayanan
sorumluluktan doğan davada Borçlar Kanununun 60/1. maddesinde öngörülen bir
ve on yıllık zamanaşamının uygulanacağı tartışmasızdır. Borçlar Kanununun
60/1. maddesi uyarınca, zarar ve ziyan namıyla nakdi bir meblağ tediyesine
müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden
itibaren bir sene... mürurundan sonra (zamanaşımına uğrar) istima olunamaz.
Medeni Kanunun 917. maddesi gereğince Hazinenin sorumlu olabilmesi tapu
sicilinin tutulmasından zarar doğmuş bulunması, memurun hukuka aykırı eylemi
olması, zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması koşullarına bağlıdır.
Zarar doğmadıkça Hazine'nin sorumluluğundan söz edilemeyeceği açıktır. Bu
davanın niteliği itibariyle zararın kesin olarak gerçekleşmesi gerekir. Bu
nedenle olayda davacı hakkında 27.11.1992 tarihinde (yukarda açıklanan)
davanın açılması o tarihin zamanaşımının başlangıcı olarak kabulünü
gerektiremiyeceği gibi, o davanın hüküm tarihi de zamanaşımı başlangıcına
esas alınamaz. Çünkü davacının zararı, hakkındaki ödetme kararının
kesinleşmesinden sonra ve hatta giderek ödeme tarihinde doğmuştur. Kadıköy
Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20.5.1993 gün, 911/355 sayılı ödetme
kararının 10.2.1994 tarihinde kesinleştiği, şimdiki (Hazineye rücu niteliği
taşıyan) davanın ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçmeden 22.7.1994 gününde
açılmış olması ve olayda BK. madde 60/1'de öngörülen on yıllık tali
zamanaşımı süresinin de geçirilmemiş bulunması karşısında, davalının
zamanaşımı savunmasının reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın
zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
S o n u ç: Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA)
ve davacı yararına takdir edilen 750.000 lira duruşma avukatlık parasının
davalı Maliye Hazinesi'ne yükletilmesine ve temyiz eden davacıdan peşin
alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 28.3.1995 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|