 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
6.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
95/11040 95/11201
Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası
yazılı İzalei Şuyu davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz
edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava bir parça taşınmaz mal ortaklığının giderilmesi istemine
ilişkindir. Mahkemece ortaklığın taksim suretiyle giderilmesine karar
verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Ortaklığın giderilmesi davalarında taksim istenmesi halinde dava
konusu her taşınmazın ayrı ayrı ele alınarak pay ve paydaş durumuna göre
taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Paydaşlar muvafakat
etmediği takdirde taşınmazın bir kesimi paydaşlar arasında paylı "müşa"
bırakılamaz. Davada sulh vaki olmadığı sürece bir kısım taşınmazların bazı
paydaşlara diğerlerinin diğer paydaşlara verilmesi şeklinde re'sen taksime
gitmek mümkün değildir. Taksimde her bir taşınmazın pay ve paydaş durumuna
arazinin verim niteliğine göre taksimin mümkün olup olmadığının bilirkişi
aracılığıyla saptanması gerekir. Payların denkleştirilmesi için ivaz ilavesi
icap ediyorsa onun da bilirkişilerin raporunda belirtilmesi gerekir. Taksim
mümkünse fen ehline taksim projesi düzenlettirilir. Taşınmaz Belediye ve
mücavir alan hudutları içerisinde ise taksim projesi eklenerek Belediye'den
imar yasası ve yönetmeliği uyarınca bu taksime imkan olup olmadığı sorulur,
taşınmaz Belediye ve mücavir alan dışındaysa aynı husus İl İdare Kurulundan
sorularak saptanır. Taksim tarzında yani taksim projesindeki bölümlerin hangi
paydaşa verileceği konusunda taraflar anlaşamazlarsa mahkeme huzurunda kura
çekilerek hangi kesimin hangi paydaşa verileceği belirlenir.
Olayımızda: Davacı 3953 parsel sayılı taşınmazın mümkünse aynen
taksimine, mümkün değilse satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar
verilmesini istemiştir. Yapılan keşifte mahalli bilirkişi olarak dinlenen köy
muhtarı taşınmazın aynen taksiminin mümkün olmadığını ifade etmiştir.
Taşınmazın yüzölçümü 2415 m2 olup 11/12 payı davalı 1/12 payıda davacı
üzerine tapuda kayıtlıdır. Fenni bilirkişi tarafından tanzim edilen krokide
(a) harfi ile işaretli kısmın 201 m2 ve yola cephesinin bulunduğu, (b) harfi
ile işaretli kısmın ise 2214 m2 olduğu ve kısmen yola cephesinin bulunduğu
belirtilmiş, mahkeme de (a) harfi ile işaretli kısmın davacı, (b) harfi ile
işaretli kısmın davalı adına tesciline karar vermiştir. 3194 Sayılı İmar
Yasası Gereği Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yayınlanan Belediye
ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında planı bulunmayan alanlarda
uygulanacak imar yönetmeliğinin 15. maddesinde; ifraz suretiyle yeniden
oluşturulacak parsellerin kamuya ait bir yola cephesinin bulunması şart
kılındığı gibi, belediye mücavir alan sınırları dışında planı bulunmayan köy
ve mezraların yerleşik alanlarında uygulanacak esasları belirleyen 43.
maddesinde de köy ve mezraların yerleşim alanları içinde yapılacak ifraz
işlemlerinde parsel genişliklerinin (10.00) m.den, parsel derinliklerininde
(20.00) m.den az olamıyacağı açıklanmış, ayrıca belediye mücavir alan
sınırları içinde ve dışındaki yerleşme alanı (iskan dışı) alanlarda
uygulanacak esasları gösteren 62. maddede de imar planı ve yerleşik alan
sınırları dışında kalan alanlarda yapılacak ifrazlardan sonra elde edilecek
her parselin (5000 m2den) küçük olamıyacağı ve bu parsellerin tapu kadastro
veya tapulama haritasında bulunan veya var olan bir yola yapılan ifrazdan
sonra en az (25.00)m cephesi bulunmasının zorunlu olduğu ifade edilmiştir.
Öncelikle; Toprağın kullanım tarzı ve verimlilik özelliği ile,
taşınmazın pay ve paydaş durumuna göre taksiminin mümkün olup olmadığının
uzman zirai bilirkişi marifetiyle incelenmesi gerekirken, bu hususta köy
muhtarının bilgisine başvurulması hatalıdır. Ayrıca dava konusu yerin
belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalıp kalmadığı, yukarıda sözü
edilen yönetmeliğin 43. veya 62. maddesinde yazılı koşullardan hangisine
uygun olduğu gereği gibi araştırılıp tartışılmadan ve payların
denkleştirilmesi için ivaz ilavesinin gerekip gerekmeyeceği hususu üzerinde
de durulmadan noksan inceleme ile yazılı şekilde taksim kararı verilmesi usul
ve yasaya aykırı bulunduğundan hükmün bozulması icabetmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile
H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin
alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 16.11.1995 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ö.N.Doğan S.Tamur N.Fadıllıoğlu S.Tükenmez Ş.K.Erol
|