 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
SAYI:
ESAS KARAR
95/10823 96/91
YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ : Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21.6.1995
NO : 453-299
DAVACI : Arife Derya Onurbilen vekili avukat Fahri
Hopoğlu
DAVALI : Osman Doğan vekili avukat Mevlüt Gül
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda
ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine
yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi
üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, diş hekimi olduğunu davalı ile noterde yaptıkları dört yıl
süreli ortaklık sözleşmesi ile işyerini birlikte kullanmayı taahhüt
ettiklerini üçüncü yıl sonunda davalının kendisini işyerine sokmadığını tıbbi
aletlerine el koyduğunu bildirip çalışamamaktan dolayı uğradığı gelir kaybı
ile duyduğu üzüntüye karşılık manevi olmak üzere 100.000.000 lira tazminatın
davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, diş teknisyeni olduğunu, iş yerinin çalışmasının temini ve diş
protez imalatı yapabilmek gayesi ile davacının diplomasından yararlanmak için
bu sözleşmeyi yaptığını ancak sözleşmeye davalının uymayıp iş yerine
çalışmaya gelmediğini gelir kaybının da olmadığını bildirip davanın reddini
savunmuştur.
Mahkemece, 18.500.000 lira gelir kaybı ve manevi tazminata
hükmedilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, diş hekimi ile diş protez teknisyeni olan davalının davalıya
ait diş hekimliği klinik hizmetleri veren ve diş protez labaratuvarı olan
işyerinin işletilmesini temin gayesi ile noterde yapılan 27.9.1990 tarihli
sözleşme ile adi ortaklık kurdukları uyuşmazlık konusu değildir. Bir akit
ihtiva ettiği hak ve borçlar itibariyle hukuk düzeninin emredici normlarına
uygun olmalıdır. Emredici normlar kamu menfaat ve düzenini koruma amacını
güderler. Emredici normlar herkese hitap eden herkese ödevler yükleyen genel
ve objektif davranış kurallarıdır. Emredici hukuk kurallarına aykırı
sözleşmeler batıldır. Taraflar arasındaki sözleşmeye ve uyuşmazlığa bu açıdan
bakılarak incelenmesi gerekir. 1219 sayılı Tababet ve şuabatı sanatlarının
tarzı icrasına dair kanunun hükümleri toplumun sağlığı ve kamu düzeni ile
doğrudan ilgili hükümlerdir. Anılan kanunun 29. maddesinde dişçilik sanatı
tarif edilip, 30. maddesinde ise Türkiye'de dişçilik sanatını icra ve diş
tabibi ünvanını taşıyabilmek için Türk olmak ve Türkiye'deki Üniversitelerin
Dişçilik Fakültesinden diploma alma şartını, 41. maddesinde ise, Diş
Hekimleri dışındaki kimselerin diş hekimliği klinik hizmetleri ve diş protez
labratuvar çalışması ile ilgili işyeri açmaları yasaklanmış bu maddede ve
devam eden diğer maddelerde de bu hükümlere aykırı davrananlara uygulanacak
cezai müeyyideler getirilmiştir. Gene aynı kanunun ek 4. maddesinde diş
protez teknisyenlerinin yapabileceği işler belirtilip münhasıran diş hekimi
eliyle hastadan alınan ölçü model ve kayıtlar üzerinde gene diş hekiminin
vereceği bilgi ve isteklerle protez çalışmaları yapabileceği, ek 5. madde ile
diş protez teknisyenlerinin sahip olması gereken vasıfları, ek 7. maddede ise
diş protez teknisyenlerinin hastalarla doğrudan mesleki ilişkiye
giremeyeceklerini, laboratuvarlarında münhasıran diş kliniklerinde
kullanılması gereken araç ve gereçleri bulunduramayacaklarını, ek 4. maddenin
belirlediği sınırlar dışında herhangi bir çalışma yapamayacakları, ek 8.
madde ile de belirtilen bu hükümlere aykırı davrananlara uygulanacak cezai
müeyyideler getirilmiştir.
Şu durum karşısında yasanın tüm maddelerinin metninden yazılış
şeklinden ve izlediği amaçtan bakıldığında kamu menfaat ve düzeninin
amaçlandığı toplumun sağlığı ile doğrudan ilgili emredici hükümler
getirdiğinde bir an dahi duraksamaya yer olmamalıdır. Taraflar arasındaki
27.9.1990 tarihli adi ortaklık sözleşmesi, davalı diş teknisyenine ait diş
hekimliği klinik ve diş protez labaratuvarı hizmetleri veren işyerinin davacı
diş doktorunun diplomasından faydalanarak işletmesini sağladığı ve bunu
amaçladığı 1219 sayılı yasanın kamu düzeni düşüncesi ile koyduğu kuralları
bertaraf etmeyi hedef tuttuğu çok açıktır. Bu durumda sözleşmenin amacı ve
tarafların akitte kararlaştırdıkları edimi az yukarıda açıklanan yasanın
emredici normları ile çatıştığı için hukuka aykırıdır. Hukuka aykırı
sözleşmeler butlan nedeniyle geçersizdir, hukuken tarafları bağlamaz ve bir
hak ve borç da doğurmaz. Böyle bir sözleşmeye dayanarak tazminat da
istenemez. Bu nedenlerle davanın reddi gerekirken mahkemenin belirtilen hukuk
kurallarını düşünmeden hukuki tanım ve yorumlamada yanılgıya düşerek
sözleşmeyi geçerli kabul edip yazılı şekilde davayı kabul etmesi usul ve
yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı
yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.1.1996 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.İ.Arslan K.Kadıoğlu Ş.Yüksel A.E.Baççıoğlu S.Özyörük
|