Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y   
Birinci Ceza Dairesi

	E.	1995/1081
	K.	1995/1452
	T.	26.5.1995

*  TÜRK CEZA KANUNUNUN 40. MADDESİ 
    UYARINCA CEZALARIN MAHSUBU

ÖZET: Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 4.5.1992 gün ve 1-67/125 sayılı kararı
 karşısında, tahliye tarihine kadar infaz olunan ceza fiilen ve hukuken infaz
 olunduğundan, infazı biten bir cezadan dolayı, TCK.nun 40. maddesi uyarınca
 başka suçlarda mahsup cihetine gidilemez.

3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzelenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması
 Hakkındaki Kanununun 16. maddesine göre, infazı bitmemiş cezalar hakkında
 şikayetten vazgeçme infaz açısından hüküm doğurur, ancak infazı bihakkın
 tahliye tarihi dolmasıyla hukuken tamamlanmış cezada hükümlü açısından
 herhangi bir sonuç doğurmaz.

Bu nedenlerle adam öldürme suçundan hükümlünün mahsubunu istediği çek yasasına
 muhalefetten vaki ilamının bihakkın tahliyesiyle tamamı hukuken infaz
 olunduktan sonra şikayetten vazgeçme ile ortadan kaldırma kararı
 verildiğinden ortada Türk Ceza Kanununun 40. madde uyarınca mahsubu mümkün
 bir ceza kalmamıştır.

(765 s. TCK. m. 40)
(3167 s. Çek K. m. 16)
(Y. CGK. Kararı - 4.5.1992 gün ve 1/67-125 s.)

Muhtelif suçlardan Konya Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17.3.1994 gün ve
 1994/44 D. İş sayılı kararı ile içtimaen 8 sene 8 ay ağır hapis cezasına
 hükümlü Nevzat'ın içtima öncesi Sakarya Birinci Asliye Ceza Mahkemesi'nin
 12.12.1990 gün ve 1990/251-763 sayılı kararı ile karşılıksız çek verme
 suçundan 2 sene hapis cezası ile cezalandırılması nedeniyle kasten adam
 öldürmek suçundan tutukluluğu durdurularak 22.7.1992 tarihinde bu infazına
 başlandığı ve vaki vazgeçme nedeniyle Sakarya Birinci Asliye Ceza
 Mahkemesi'nin 24.11.1994 gün ve 1990/251-763 sayılı ek kararı ile sanık
 hakkındaki hükmün bütün neticeleri ile ortadan kaldırılmasına karar
 verilmesinden dolayı 15.12.1992 tarihi itibariyle infazına son verildiği,
 sanığın bu nedenle yatmış olduğu 146 günlük tutukluluğunun yatmakta olduğu
 cezasından mahsubuna ilişkin talebinin reddine dair Konya Birinci Ağır Ceza
 Mahkemesi'nin 16.12.1994 gün ve 1994/187 D. İş sayılı kararına vaki itirazın
 keza reddine mütedair Konya İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 24.1.1994 gün ve
 1995/20 D. İş sayılı kararı ile sanığın adam öldürme suçundan tutukluluğunun
 durdurulması suretiyle karşılıksız çek suçundan almış olduğu hükümlülüğün
 infazına başlandığı ve 3863 sayılı Kanundan yararlanmak suretiyle vaki ödeme
 sonunda hakkındaki hükmün tüm neticeleri ile ortadan kaldırılmasına karar
 verilmiş bulunmasına göre, sanık lehine olarak yattığı sürenin mahsubu yerine
 yazılı şekilde reddine karar ittihazında, isabet görülmediğinden bahisle;
 CMUK.nun 343. maddesi uyarınca Konya İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 24.1.1995
 gün ve 1995/20 D. İş. sayılı kararının bozulması lüzumu Yüksek Adalet
 Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 12.4.1995 gün ve 8521 sayılı
 yazılı emirlerine müsteniden dava dosyası  Cumhuriyet Başsavcılığı'nın
 20.4.1995 gün ve Y.E/39802 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle
 incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 4.5.1992 gün, 1-67/125 sayılı kararında;
 cezaların içtimaına ilişkin kurallar TCK.nun Birinci kitap Yedinci babında
 68-80. maddelerinde düzenlenmiştir. TCK.nun 68. maddesinde; "bir kimse,
 müteaddit suçlardan dolayı hüküm veya ceza kararnamesinden sonra aynı
 kimsenin bu mahkumiyetinden önce veya sonra işlediği bir suçtan dolayı mahkum
 edilmesi halinde cezaların içtimai hükümleri tatbik olunur kuralı yer
 almakta, devam eden maddelerde de içtimanın hangi yönteme göre yazılacağı
 düzenlenmektedir. Bu düzenlemede dikkat edilmesi gereken en önemli husus
 içtimaa konu olabilecek hüküm veya ceza kararnamelerinin fiilen ve hukuken
 infazının olanaklı bulunması zorunluluğudur.

647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Yasanın gerekçesinde, şartla salıverme
 kurumunun cezanın muayyen bir infaz şekli olduğu, cezaevine konulan bir
 hükümlünün iyi halini teşvik etmek amacıyla benimsendiği açıkça
 vurgulanmaktadır. Yasada belli bir infaz şekli  olan şartla salıverme
 kurumunun koşulları  bulunan hükümlülerle uygulaması halinde cezanın fiilen
 ve hukuken infaz edildiğini  kabul etmekte zorunluluk bulunmaktadır. Şartla
 salıverilmesine karar verilen hükümlünün o suç nedeniyle bir daha cezaevine
 alınamıyacağı, şartla tahliye kararından sonra  bihakkın  tahliye tarihinden
 önce bir başka  mahkümiyetinin şartla salıverilen ilamı ile içtimaına yasal
 imkan bulunmamaktadır.

Açıklanan bu  içtihat karşısında, tahliye tarihine kadar infaz olunan cezanın
 fiilen ve hukuken infaz olunduğu; infazı biten bir cezadan dolayı TCK.nun 40.
 maddesi uyarınca başka suçlarda mahsub cihetine gidilemiyeceği açıkça
 anlaşılmaktadır.

2- 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması
 Hakkındaki Kanunun, 3863 sayılı Kanunla değişik 16. maddesinde; "şikayetten
 vazgeçmekle ...... cezanın ortadan kaldırılmasına" karar verileceği ifade
 olunduğuna göre, infazı bitmemiş cezalar hakkında, şikayetten vazgeçmenin
 infaz açısından hüküm doğuracağı, ancak infazı; bihakkın tahliye tarihi
 dolmasıyle hukukun tamamlanmış cezada hükümlü açısından herhangi bir sonuç
 doğurmayacağı açıkça anlaşıldığı gibi, Çek Yasasının 16. maddesini maddenin
 amacından farklı yorumlayarak vazgeçme halinde "hükmün bütün neticeleriyle
 birlikte kaldırılmasına" ilişkin ve yasaya aykırı olarak verilen kararlarında
 hukuki bir netice doğurmayacağı tabiidir.

Bu nedenlerle, adam öldürme suçundan hükümlü olan Nevzat'ın mahsubunu istediği
 çek yasasına muhalefetten vaki ilamının infazının 27.7.1994 tarihinde bihakın
 tahliyesiyle tamamı hukuken infaz olunduktan sonra 24.11.1994 tarihinde
 şikayetten vazgeçme ile ortadan kaldırma kararı verildiğinden ortada TCK.nun
 40. madde uyarınca mahsubu mümkün bir ceza kalmadığından yazılı emre dayalı
 Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinde bozma talebinin reddine rarar
 verilmelidir.

S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle Konya İkinci Ağır Ceza
 Mahkemesi'nden verilen 24.1.1995 gün ve 1995/20 D. iş sayılı karar usul ve
 yasaya uygun bulunduğundan, bu kararın CMUK.nun 343. maddesi uyarınca
 bozulması lüzumuna havi Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinin (REDDİNE),
 26.5.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini