 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
19. HUKUK DAİRESİ
B A Ş K A N L I Ğ I
Esas Karar
95/10651 95/9227
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 13.10.1994
No : 819-727
Davacı : Altındağ Yatırım Mümessillik ve Tic. A.Ş. vek.
Av.Özcan Atabay
Davalı : Ekspres-Bim Bilgi Hizmetleri A.Ş. vek. Av.Ahmet
Onbaşıoğlu
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması
sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen
reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz
edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava; tacirler arasındaki alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak
nedeni ile yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Mahkemece, dava sabit görülerek, davalıya satılan malın teslimi ile
faizin işlemeye başlayacağının ve ayrıca bir ihtara gerek olmadığının
B.K.'nun 210/2. maddesi gereği olduğu kabul edilip, bu yolda faize
hükmedilmiştir.
Temyiz konusu yapılan taraflar arasındaki uyuşmazlık, asıl alacağa ait
faizin istenebilmesi için B.K.'nun 101. maddesine göre ihtarın gerekip
gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
B.K.'nun 210/2. maddesiyle; B.K.'nun 103-105. maddelerinde öngörülen
mütemerrit borçlunun temerrüt tarihinden itibaren faiz ödemesi kuralına bir
istisna getirilmiş bulunulmaktadır. Özellikle vadeli satışlarda uygulama
alanı bulan B.K.'nun 210/2. maddesi hükmüne göre; malın, alıcının
zilyetliğine geçmesi ile birlikte muaccel hale gelen satış bedeline faiz
yürütülmesi, adetten olan hallerde ya da alıcı, satılan malın semeresini
yahut diğer hertürlü hasılatını almak ve hatta istifade etmeye başlama hali
dışında, ondan "faydalanma imkanının mevcudiyeti" yeterli görülmekte, bu
imkanın gerçekleştiği tarihten itibaren, ihtara ve diğer temerrüt hükümlerini
uygulamaya gerek kalmaksızın, bu mal bedeline faiz yürütülmesine olanak
tanınmaktadır. Böylece alıcının, hem satılan şeyden ve hem de ödemediği satış
bedelinden yararlanması şeklindeki adil olmayan durum, satış bedeline faiz
yürütülerek giderilmek istenmiştir. Meğer ki, taraflar mal bedelinin
ödenmemesine rağmen faiz yürütülmiyeceğini kararlaştırmış bulunsunlar.
B.K.'nun 210/2. maddesine göre; faizin başlama zamanı ise, genelde
satış bedeli, satılanın alıcıya teslimi ile veya sözleşmeye uygun olarak
teslime arz tarihinde muaccel olduğuna, diğer bir ifadeyle, satılanın alıcıya
fiilen veya hükmen teslimi tarihinde muaccel bulunduğuna göre, satış bedeline
muacceliyet gününden başlayarak faiz yürütülmesi gerekmektedir. Hatta
alıcının yararlanma imkanına sahip olduğu hallerde, satılan şeyin
zilyetliğini almakta tümerrüde düşmüş olması halinde dahi, satış bedelinin
muacceliyetinden önce de faiz işlemeye başlıyacağı, doktrinde baskın görüş
olarak kabul edilmektedir.
Yukarıda açıklanan yasal ve maddi olgular nedeniyle; mahkemece, satışı
yapılan monitörlerin davalı alıcıya teslimiyle, onun yararlanmasına imkan
sağlandığını kabul ederek, hükme dayanak alınan ve dosya içeriğine uygun
bilirkişi raporuna göre, faturaların davalının defterine kayıt tarihinden
itibaren faiz yürütülmesinde, tarafların tacir olması nedeniyle de faiz
oranının reeskont faizi olarak belirlenmesinde ve özellikle, asıl alacağın
bir kısmının ödenmiş olması hususunun icra aşamasında nazara alınması yolunda
hüküm oluşturulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının yerinde görülmeyen
temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının ONANMASINA, aşağıda
yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 3.11.1995 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Y.Mete Günel N.Sucu G.Nazlıoğlu C.Koçak Y.Özdilek
|