 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
SAYI
1995
ESAS KARAR
10533 11673
YARGITAY İLAMI
Ethem Hakkı Öztürk ile Güney Belediyeleri San ve Tic. A.Ş. vekili
avukat Turgay Mumcuoğlu aralarındaki Hakem kararı davası hakkında hakemlerce
verilen Adana 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden Dairemize gönderilen 11.4.1995
gün ve 603 sayılı hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi
üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili
avukat Turgay Mumcuoğlu gelmiş diğer taraftan gelen olmadığından onun
yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması
dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz
dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi gereği konuşulup
düşünüldü.
KARAR
1- Uyuşmazlık yanlar arasındaki, tanzim tarihi bulunmayan avukatlık
ücret sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Sözleşmedeki hakem şartı nedeniyle,
davacının başvurusu üzerine Adana Barosunca atanan hakem heyeti 11.4.1995
günlü kararıyla uyuşmazlığı karara bağlamıştır.
2- Tahkim sözleşmesinin konusunu belirleyip sınırlandıran HUMK'nun
518. maddesidir. Anılan maddenin anlamına göre tahkim sözleşmesi, münhasıran
tarafların arzularına tabi olan ve medeni yargıya giren uyuşmazlıklar
hakkında mümkündür. Diğer bir anlatımla, bundan amaç tarafların konusu
üzerinde serbestçe tasarruf yatkilerinin bulunduğu uyuşmazlıklardır. Kişiler
özgürce sözleşemeyecekleri alanda tahkim sözleşmesi yapamazlar. Yaparlarsa bu
hukukça geçerli olmaz. Yasa koyucu kamu düzeni ve kamunun korunması
düşüncesiyle sözleşme özgürlüğüne müdahale ederek birtakım kısıtlayıcı
hükümler getirebilir. İşte böyle durumlarca tarafların sözleşme özgürlüğünden
söz edilemeyecektir. Yasanın buyurucu kurallarından ayrılacak bir sözleşme bu
buyurucu kurallara aykırılığı derecesinde geçersiz sayılacaktır. Aşağıda
belirtileceği şekilde avukatlık ücret sözleşmesinde mutlak olarak tarafların
özgür iradelerinin var olduğu kabul edilemez. Çünkü yasa koyucu kamu düzeni
düşüncesiyle avukatlık ücret sözleşmelerini birtakım kısıtlayıcı hükümlere
bağlamış bu hükümlere aykırı davranışları yasaklamıştır. Gerçekte de
Avukatlık Kanunu'nun 163, 164, 168, 169 maddelerinde dava takip ve her türlü
danışma ücretleri hakkında uyuşmazlıkların yazılı şekilde olacağı ücretten
doğan davalarda yazılı sözleşmeden başka delil getirilemeyeceği, yazılı ücret
sözleşmesi yapılmamış olan hallerde asgari ücret tarifesinin uygulanacağı şu
kadar ki bu miktarın dava olunanın veya hüküm olunacak şeyin yüzde
yirmibeşini geçemeyeceği, avukatın taraf imiş gibi dava konusuna ortak
olamayacağı bu nitelikte bulunan sözleşmelerin batıl sayılacağı yargı
mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin avukatlık ücret
tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı emredici bir
şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu hükümlerin kamu düzeniyle ilgili
olduğunda hiçbir kuşku ve duraksamaya yer verilmeyeceğine göre avukatlık
ücretinden çıkan uyuşmazlıkların hakemde çözüleceğine dair sözleşmelerin de
kanunun emredici kurallarla sınırladığı kamu düzenine ilişkin olacağını kabul
zorunludur.
Hal böyle olunca, evvelemirde HUMK'nun 518. maddesinin özüne ve sözüne
uygun tarafların arzularına tabi ve özgür iradelerinin rol oynadığı bir
uyuşmazlık sözleşmenin varlığından bahsedilemeyeceğine göre o uyuşmazlık
hakkında tahkim sözleşmesi yapılması da hukuken mümkün olmayacaktır.
3- Uygulamada hakemlerin yürürlükteki hukuk düzenine uygun bir biçimde
karar vermeleri sistemi benimsenmemektedir. Hakemler önlerine gelen
uyuşmazlığı çözerken usul ve maddi hukuk kurallarıyla bağlı değillerdir.
Hakemler kararlarını daha çok hak ve nesafet esaslarına göre vermekle
yükümlüdürler. Hakemlerce verilen kararların Yargıtay'ca bozulabilmesi usulün
533. maddesindeki dört sebeple sınırlandırılmış olduğundan hakem kararlarının
yasanın emredici kurallarını çiğneyip çiğnemediği, kamu yasalarınca
getirilmiş sınırları aşıp aşmadığı ve bunlara aykırılığı denetlenemez. Anılan
maddedeki sepepler usul ve hükümleri olduğundan, içtihat ve yorum yoluyla
genişletilmeleri de mümkün değildir.
Bu hukuki gerçeklerin aksine avukatlık ücretine ilişkin
uyuşmazlıkların hakemlerce çözülmesinin taraflarca kararlaştırılabileceği
kabul edildiğinde uyuşmazlığı çözerken usul ve maddi hukuk kurallarıyla bağlı
olmayan hakemlerin kamu düzeni ile ilgili emredici kurallara dolayısıyla kamu
düzenine ve onun korunmasına aykırı karar vermelerine olanak sağlanacağını
şimdiden kabul etmek gerekir. Böyle bir durum karşısında yasa gereği (HUMK.
md. 533) Yargıtay denetimini ifa edemeyeceğinden kamu düzeni ile getirilen
buyurucu ve kısıtlayıcı hükümler bir tarafa itilerek etkisiz hale sokulmuş
olacaktır.
4- Kişilerin iradelerini kabul düzeninin üstünde tutan hiç bir hukuki
görüş öne sürülmemiş ve kabul edilmemiştir.
5- Tüm anlatılan hukuki sakıncalar karşısında, avukatlık ücretine
ilişkin uyuşmazlıkların hakemde çözülemeyeceği kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca avukatlık ücret sözleşmesindeki tahkim şartı hüküm
ifade etmez. Bu durumda hakemin davaya bakması görevi olmadığı halde
uyuşmazlığı karara bağlaması hakemin yetkisi dahilinde olmayan meseleye karar
vermesi anlamını ifade eder ve bu hal HUMK'nun 533. maddesine aykırıdır.
Öyleyse hakem kararı bu nedenle bozulmalıdır.
6- Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek
görülmemiştir.
SONUÇ : Hakem kararının açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma
nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer bulunmadığına,
6.000.000. lira avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
peşin harcın istek halinde iadesine 25.12.1995 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.İ.Arslan M.S.Atalay M.YÜksel A.E.Baççıoğlu S.Özyörük
|