 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
YARGITAY İLAMI
SAYI:
1995
ESAS KARAR
1036 1404
MAHKEMESİ : İstanbul 3 Asliye Hukuk Hakimliği
TARİHİ : 21.10.1994
NOSU : 32-404
DAVACI : Meriçler Gıda San.ve Tic.Ltd.Şti. vekili avukat
Hasan Can Kalabay
DAVALI : Recep Abdüloğlu vekili avukat Halis Çeça
Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün
süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı şirket vekili, davalının müvekkili şirketten hatır senedi ve
çekleri aldığını bunları kullandığını, ancak verdiği belgede bu senet
çeklerin bedellerinin alındığını, kendisi tarafından iade edileceğini
tarihsiz bir belge ile belirttiğini bu belge ve senetlerden 18.3.1993 tarihli
çek ile 15.1.1993 tarihli senedi iade etmediğini ve bu senetlerin dava dışı
Ahmet Mahmut Korbay'a ciro edilip dava dışı Ahmet Mahmut Korbay tarafından
icraya konulduğunu senet borçlusu müvekkili Şirketin masraf ve avukatlık
ücreti hariç 15.280.000 lira ödediğini, bu sefer ödenen meblağ için davalıya
rücu edilerek davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının borca itiraz
ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının ileri sürdüğü tarihsiz belgedeki senetlerin davacıya
iade edildiğini bu çek ve senedin söz konusu ettiklerinin tarihsiz belgede
yer almadığını, kendisinin davacıya hiç bir borcu olmadığını savunarak
davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından
temyiz edilmiştir.
Davacının dayandığı ve davalı tarafından kabul edilen tarihsiz
protokolde 15.1.1993 vade tarihli 4.750.000 liralık senet ve 18.3.1993
tarihli 7.000.000 liralık çekten söz edilmiştir. Her iki senedin vade ve
keşide tarihleriyle, mablağları davacının hatır senedi olduğunu iddia ettiği
şekline aynen uymaktadır. Bu durumda ispat külfeti bu senetlerin bir başka
ilişkiden doğduğunu iddia eden davalı ispat etmekle yükümlüdür. İspat külfeti
davalıya ait olmasına rağmen mahkemenin bunu davacıya yüklemesi doğru
değildir. Öte yandan HUMK. 239. maddesi hükmü uyarınca kendisine ispat
külfeti düşmeyen tarafın delil ikame etmesi de bu yükümlülüğü kabul ettiği
anlamına gelemez. Bu itibarla mahkemenin davacıya, davalıya bir and yöneltme
hakkı bulunduğu hatırlatılması durumunda davalıya and yöneltmiş olması,
davalının da bu andı eda etmesi hukuki bir sonuç doğurmaz. O halde mahkemece
bu yön gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken dosyaya ve
karara uygun düşmeyen gerekçelerle davanın reddedilmiş olması bozmayı
gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenle davacı yararına
BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.2.1995 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.İ.Arslan M.S.Atalay K.Kadıoğlu M.Yüksel S.Özyörük
|