 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
İkinci Hukuk Dairesi
E. 1995/10281
K. 1995/11167
T. 27.10.1995
* YABANCI MAHKEME İLAMLARININ TENFİZİ
* TENFİZİN KOŞULLARI
ÖZET : Tenfizi istenilen Türk Hukukunun uygulandığı yabancı mahkeme ilamında,
Türk Mahkemelerinde istikrar bulunan yorum sonucundan farklı bir sonuca
ulaşılarak yorumda hata edilmesi, ilamda Türk Hukukunun uygulanmadığı
anlamına gelmez. Yabancı Mahkemenin hukuku yanlış yorumlaması, o ülkede kanun
yollarına başvurularak denetlemesi sağlanmadığı sürece, tenfiz sırasında Türk
Mahkemeleri önüne getirilemez.
(2675 s. MÖUHK. m. 13, 35, 37, 38)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece
verilen hüküm temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, Alman Mahkemesinin boşanma kararının tenfizini istemiştir. Mahkeme,
söz konusu kararı oluşturan Alman Mahkemesi'nin Türk Hukukunu yanlış
yorumladığından ve uyguladığından söz ederek isteği reddetmiştir.
"Tenfiz istemi dilekçe ile olur" (2675 sayılı Kanun m. 35)
"Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca verilen onanmış aslı ve
onanmış tercümesi,
b) İlamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca verilen onanmış yazı
veya belge ile onanmış tercümesi" (2675 sayılı Kanun m. 37).
"Yetkili mahkeme, tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dahilinde verir:
a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık
esasına dayanan bir anlaşma yahut o devletle Türk Mahkemeleri'nden verilmiş
ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın
bulunması,
b) İlamın Türk Mahkemeleri'nin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş
olması,
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması,
d) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü
veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağırılmamış veya o mahkemede
temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hüküm verilmiş
ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı
Türk Mahkemelerine itiraz etmemiş olması,
e) Türkler'in kişi hallerine ilişkin yabancı ilamda Türk Kanunlar ihtilafı
kuralları gereğince, yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Türk Vatandaşı
olan davalının tenfize bu yönde itiraz etmemiş olması" (2675 sayılı Kanun m.
38).
Öte yandan, 1884 sayılı Kanunla onanan 8.9.1967 günlü evlilik bağına ilişkin
kararların tanınması hakkındaki Türkiye, Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa,
Hollanda, İtalya, İsviçre, Lüksemburg ve Yunanistan'ın katıldığı (Bk., Doç.
Dr. Ata Sapmar, Devletler Hususi Hukukunda Boşanma, Sf. 258 vd.) Sözleşmenin
(14.9.1975 tarihli Resmi Gazete) 3/2. maddesinde, Türk Kanunlar ihtilafı
kurallarınca yetkili kılınan kanun uygulanmamakla birlikte, eğer bu kural
uygulansa idi aynı sonuca varılacak idi ise tanıma isteminin red
edilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
Davalı süresinde davaya cevap vermiş, Alman Mahkemesi'nin Türk Hukukunu yanlış
uyguladığını, tenfizinin istenemeyeceğini ileri sürmüştür.
Dosya arasında bulunan yabancı mahkeme ilamında, Türk Hukukunun uygulandığı
yazılıdır. Ancak, Türk Hukukunun yorumunda yabancı mahkemenin Türk
Mahkemeleri'nde istikrar bulan yorum sonucundan farklı bir sonuca vardığı
anlaşılmaktadır. Doğaldır ki Türk Kanunlar ihtilafı kuralları gereğince
Türkler'in boşanma davaları için öngörülen (2675 sayılı Kanun m. 13) hukukun
uygulanmadığının belirlenmesi ve bu yönde davalının itirazda bulunması
halinde tenfiz kararı verilemez. Fakat, burada olduğu gibi hukukun yorumunda
hata edildiği hallerde yabancı mahkemenin Türk Hukukunu uygulamadığını kabul
etmek 2675 sayılı Yasanın amacına aykırı düşer. Davalı yabancı mahkemenin,
hukuku yanlış yorumlamasını, o ülkede, kanun yollarına müracaatla
denetlemedikçe Türk Mahkemeleri önüne getiremez (Y. 2. HD.'nin 25.6.1993 T,
5243/6131 sayılı kararı).
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki 2675 sayılı Kanunda
(revizion) yabancı kararın doğruluğunu inceleme sistemi kabul edilmemiştir.
Kanunun yorumunda yapılan hataya dayalı yabancı mahkeme ilamı 2675 sayılı
Kanunun 38/c maddesi uyarınca da reddedilemez. Zira kanun, açıkça kamu
düzenine aykırılığı bir red sebebi olarak kabul etmiştir. Yorum hatasını kamu
düzenine açık aykırılık olarak kabul etmek mümkün olmaz.
Yabancı mahkemenin Türk hukukunun yorumunda hata ettiğinden söz edilerek
tenfiz isteminin reddi gerektiği yönündeki görüş çoğunluk tarafından kabul
edilmemiştir.
S o n u ç : Hükmün açıklanan sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcın
yatırana geri verilmesine, 27.10.1995 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
* Yabancı mahkeme kararında tesbit ve değerlendirilen maddi olaylarla, hüküm
arasında bir nedensellik ve uygunluk bağı olmalıdır. Aksine hareket, kamu
düzenine aykırılık meydana getirir.
Türklerin kişi hallerine ilişkin davalarında Türk Kanunlar ihtilafı
kurallarının gösterdiği hukukun uygulanmış olması gerekir (2675 s. Y. md.
38).
Türk Kanunlar ihtilafı kurallarının göstermiş olduğu hukukun, Türk
Vatandaşları'nın kişi hallerine ilişkin davalarda uygulanmamış olması, hatalı
ve yanlış uygulanması davalı durumda olan Türk Vatandaşı'nın tenfize bu
noktadan itiraz etmesi halinde yabancı mahkeme kararının tenfizi istemi
reddedilmelidir.
Yabancı mahkeme kararında, Türk Hukukuna ve ilgili maddelere atıfta bulunulmuş
olması yeterli olmayıp Türk hukukunun gerçekten uygulandığının belirlenmesi
gerekir.
Boşanma davaları Türk kamu düzenini ilgilendirir, hakime aile birliğini
korumaya yönelik önlemleri doğrudan alma yetkisi tanınmıştır. Medeni Kanunun
150. maddesi uyarınca hakim tarafların boşanma konusundaki beyanları
belirttikleri olaylara bağlı değildir. Vicdanen tatmin olmadıkça boşanmaya
karar vermez. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 95/2. maddesi uyarınca
boşanmanın, maddi delillerle (bil beyyine) kanıtlanması gerekir. Yabancı
mahkeme, Türk yasalarını uygularken kanıtlama sistemi de dikkate alınmak
zorundadır. Hiç kimse kendi kusuruyla yarattığı durumdan yararlanarak hukuki
koruma isteyemez ilkesi de gözden uzak tutulmuştur.
Kararda, tarafların beyanlarına göre geçimsizlik nedeni olarak, eşlerin
birbirini evlilikten önce tanımamaları, davacının oturmaya elverişli ve
bağımsız olmayan konutu, gelin, kaynana, kaynata uyuşmazlıkları
gösterilmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilse dahi bu
sonuca ulaşılması tamamen davacının kusurlu tutum ve davranışlarından
kaynaklanmış olup, davalıya yüklenilebilecek hiç bir kusur gerçekleşmemiştir.
Türk Medeni Yasasının unsurları oluşmadığından, yabancı mahkeme kararı kamu
düzenine aykırıdır. Tenfizi bu nedenle istenemez. Hükmün o n a n m a s ı
gerekir.
Nedim TURHAN
Üye
Hakkı DİNÇ
Üye
|