 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
E. 1995/10-997
K. 1996/56
T. 14.2.1996
* SOSYAL YARDIM ZAMMI
* ORDU YARDIMLAŞMA KURUMU
ÖZET : Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunundan kaynaklanan yetkiyle kurulan Renault
Otomobil Fabrikaları A.Ş., çalıştırdığı işçiler için ödenen sosyal yardım
zammından, Sosyal Sigortalar Kurumu'na karşı sorumludur.
(506 s. SSK. ek m. 24/L) (205 s. OYAK. K. m. 18/C)
Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
(Ankara Dördüncü İş Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 18.10.1994
gün ve 1994/978 E., 772 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi'nin 20.6.1995
gün ve 1994/13370-1995/5924 sayılı ilamıyla; (...Dava, sonucu itibariyle,
davacı şirketten 506 sayılı Kanunun ek 24/l madde çevresinde istenen sosyal
yardım zammından davacının bu madde kapsamındaki kurum ve kuruluşlardan
bulunmadığından bahisle sorumlu bulunmadığının tesbiti istemine ilişkindir.
Dava, Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.'nin TTK. hükümlerine göre
kurulmuş ticari şirket olduğu, kanunla kurulmuş Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun
bu şirketin hissedarı bulunduğu, S.S.Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 5.7.1994
tarihli yazısı ile, davacı şirkatten 506 sayılı Kanunun 3995 sayılı Kanunla
değişik ek 24/L maddesi hükmüne göre, 1994 yılının 6 ayında ödenen sosyal
yardım zammının iadesinin istendiği davacı şirketin, 41,66 hissesinin Ordu
Yardımlaşma Kurumu'na, 1,3065 hissenin Mais Motorlu Araçlar İmal ve Satış
A.Ş.'ne, 0,0335'nın Oyak Sigorta A.Ş.'ne, 57'sinin ise Fransız şirketlere
ait olduğu, dosya içeriğindeki belgelerden anlaşılmaktadır.
Davacı Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.'nin 41,66 hissesine sahip
bulunan Ordu Yardımlaşma Kurumu, 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununa
dayanılarak kurulmuş olup, 506 sayılı Kanunun ek 24/L maddesi kapsamında
"kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan kuruluşlar"dan
bulunmaktadır. Giderek, 205 sayılı Kanun hükümlerine göre, gelirleri tamamen
kendi mensuplarının aylıklarından kesilen belli orandaki yüzdeler ile, hibe
ve mevcutların işletilmesinden elde edilecek gelirlerden oluşmakta olup
devletin payı ve katkısı bulunmamaktadır.
506 sayılı Kanunun 3995 sayılı Kanunla değişik ek 24/L maddesi hükmüne göre
de, genel ve katma bütçeli idareler, mahalli idareler, döner sermayeli
kuruluşlar gibi kamu kuruluşları ile kanunla kanunların verdiği yetkiye
istinaden kurulan diğer kuruluşlar ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese,bağlı ortaklık ve
iştiraklerinden aylık bağlanmasına hak kazandıktan sonra ayrılanlardan, 506
sayılı Kanun hükümlerine göre malüllük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlananların
ilk sosyal yardım zammı ödemeleri, söz konusu kuruluşlar adına kurumca
yapılır, yukarıda belirtilen kuruluşlar adına yapılan ilk sosyal yardım zammı
ödemelerinden ödenmemiş olanlar, yapılacak yazılı bildirim tarihinden
itibaren, en geç 1 ay içinde defaten kuruma ödenir, sonraki aylarda ödenmesi
gereken sosyal yardım zammı tutarları ise, yeni bir bildirim beklenmeksizin
ilgili kuruluşlarca, her ay emekli aylığı ödeme tarihlerinden önce kurumun
ilgili hesabına yatırılır.
Davada uyuşmazlık konusu olan husus; anılan maddede öngörülen "bunların
müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerinden" deyiminin, 233 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname kapsamındaki teşekkül ve kuruluşlarla sınırlı mı olduğu,
yoksa, madde başlangıcında öngörülen diğer kurum ve kuruluşlarda mı içerdiği
konusundadır.
Bu yönde maddenin şekli yorumunda görüldüğü üzere "Genel ve Katma Bütçeli
İdareler, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar gibi kamu kuruluşları
ile, kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan diğer
kuruluşlar"dan oluşan tümce "ve" bağlacı ile "233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlı
ortaklık ve iştirakleri"nden oluşan diğer tümceye bağlanmış olup "müessese,
bağlı ortaklık ve iştirak" kavramları 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla sınırlıdır. Nitekim, dil bilgisi
kuralları çevresinde "ve" bağlacı aralarında beraberlik ve arkadaşlık olan
kelimeler veya cümleler arasına girerek bunları bağlama görevi yapmaktadır.
Yukarıda öngörülen iki bölüm tümce arasındaki beraberlik nedeni ise sosyal
yardım zammından sorumluluk konusunda olmaktadır.
Giderek maddede yer alan "233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamına giren
teşekkül ve kuruluşlarla, bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri"
deyimleri, birlikte ele alındığında tamamen 233 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki deyimleri
içermektedir. Nitekim, anılan Kanun Hükmünde Kararnamede, müessese, bağlı
ortaklık ve iştirak kavramları yine ek 24/L maddesinde belirtilen sıra
dahilinde ayrı ayrı düzenlenmiş olup 4. bölümde de iştiraklerin teşkili
nitelikleri ve yöntemi öngörülmüştür.
Kaldıki, 506 sayılı Kanunun ek 24/L maddesinin amacına yönelik yorumunda;
"müessese, bağlı ortaklık ve iştirak" kavramlarının özellikle kamusal
niteliği bulunmayan, salt kanunla yada kanunun verdiği yetkiye istinaden
kurulan kuruluşlara teşmil edildiğinin kabulü, Kanun koyucunun anılan
maddenin konuluşundaki amacına da ters düşecektir.
Dava, Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.'nin, özel hukuk hükümlerine göre
kurulan ticari bir şirket olması, iştiraki bulunan Ordu Yardımlaşma
Kurumu'nun ise 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında bulunmayıp,
sade kanunla kurulmuş bir kurum olması karşısında yukarıda açıklanan
nedenlerle artık davacı şirketin 506 sayılı Kanunun ek 24/L maddesi
kapsamında bulunması, giderek sigortalı yada hak sahiplerine malüllük,
yaşlılık ve ölüm sigortası kollarında ödenen sosyal yardım zamlarından
sorumlu tutulması mümkün değildir.
Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmadan yazılı
biçimde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak
dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece
önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.nun 2494
sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin
reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun değişik ek 24. maddesinin (L)
bendidir. Uyuşmazlık, davacı Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.'nin, bu
bendin kapsamına girip girmediği ve dolayısıyla Sosyal Sigortalar Kurumu'nca
adı geçen kuruluştan emekli olanlara ödenen, ya da ödenecek olan sosyal
yardım zamlarını bu Kuruma ödemekle yükümlü olup olmadıkları konusundadır.
Gerçekten Yerel Mahkeme, davacı Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.'nin, anılan
fıkra kapsamında olup, sosyal yardım zamlarını ödemekle yükümlü olduğunu ve
bu yönden borçlu olmadığına ilişkin davasının reddi gerektiği sonucuna
varmış, Özel Daire ise, davacının fıkra kapsamında olmadığı, yükümlü
bulunmadığı, borçlu olamayacağı görüşüyle hükmü bozmuş, mahkeme direnmiştir.
Bu durumda uyuşmazlığın çözümü, davacının 506 sayılı Kanun m. 24/L kapsamına
girip girmediğinin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Burada, öncelikle,
davacı şirketin statüsünü belirlemek gereklidir. Ordu Yardımlaşma Kurumu, 205
sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu ile kurulmuş bir kuruluştur. Bu Kanunun
33/b maddesinde; "...lüzumlu ve faideli görüldüğü takdirde her nevi
şirketleri kurmaya ve gerek bunlara ve gerekse kurulmuş bulunanlara iştirake
ve bunların hisse senetlerini veya ortaklık paylarını satın almaya..."
yönetim kurulu yetkili kılındığı için, bu maddeden kaynaklanan yetki ile,
Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş. kurulmuş ve Oyak Kurumu, Şirket
sermayesinin 41,66'sına sahip olmuş, şirketin ünvanına OYAK ismi verilmiş,
bu hisseye isabet eden karları, OYAK'ın gelirleri arasında sayılmıştır. O
halde, Oyak Renault A.Ş., kanunla kurulu Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun özel
Kanunun 33/b maddesinden kaynaklanan yetkiyle, diğer bir deyimle Kanunun
verdiği yetkiye istinaden kurduğu bir iştirakidir. Bu şirketin, Türk Ticaret
Kanununa tabi, özel hukuk hükmi şahsı olması, kanunla ve kanunların verdiği
yetkiye istinaden kurulan diğer kuruluşlardan ve bunların iştiraklerinden
sayılmasını engellemez.
Esasen, Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun, kanunla kurulan kuruluşlardan olduğu,
Özel Daire bozma ilamı içeriğinde de yazılıdır ve bu konuda mahkeme ile Özel
Daire arasında bir uyuşmazlık yoktur.
Ordu Yardımlaşma Kurumu ve davacı Anonim Şirketin durumu, bu yolda olmakla
beraber, madde kapsamında olup olmadığı değerlendirilirken öncelikle, Medeni
Yasanın 1. maddesi uyarınca "Kanunun lafzıyla veya ruhuyla temas ettiği bütün
meselelerde mer'i olduğunu" gözönünde tutmak gerekir. Davanın yasal dayanağı
ek 24/L maddenin anlamının tayininde, evvela lafza bakmak, lafız açık
değilse, ruhunu da dikkate alarak sonuca varmak zorunludur. Maddenin lafzı
aynen şöyledir:
"Genel ve katma bütçeli idareler, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar
gibi kamu kuruluşları ile kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden
kurulan diğer kuruluşlar ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamına
giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlı ortaklık ve
iştiraklerinden aylık bağlanmasına hak kazandıktan sonra ayrılanlardan; 506
sayılı Kanun hükümlerine göre malüllük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlananların
ilk sosyal yardım zammı ödemeleri, söz konusu kuruluşlar adına kurumca
yapılır.
Yukarıda belirtilen kuruluşlar adına, Kurum'ca yapılan ilk sosyal yardım zammı
ödemeleri ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar ilgili kuruluşlarca
Kurum'a ödenmemiş sosyal yardım zammı tutarları bu kuruluşlara yapılacak
yazılı bildirim tarihinden itibaren en geç bir ay içinde defaten Kurum'a
ödenir.
Kurum'un yazılı bildiriminde isimleri belirtilenlere sonraki aylarda ödenmesi
gereken sosyal yardım zammı tutarları, yeni bir bildirim beklenmeksizin
ilgili kuruluşlarca, her ay emekli aylığı ödeme tarihinden önce Kurum'un
ilgili hesabına yatırılır.
Kurumlar vergisi mükellefi olan kurum ve kuruluşlarca bu madde gereğince
yapılan ödemeler, kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılabilir.
Görüldüğü gibi, (L) bendinin ilk fıkrası, genel ve katma bütçeli idareler,
mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar gibi kamu kuruluşlarını +
kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan diğer kuruluşları +
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşları +
bunların, yani bu üç grubun müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerini,
içermektedir.
Bu yön, dil kurallarına göre, birinci grubu teşkil eden kamu kuruluşlarından
sonra (ile) sözcüğünün ikinci grubu oluşturan diğer kuruluşlardan sonra (ve)
sözcüğünün üçüncü grup teşekkül ve kuruluşlardan sonra da çoğul ve bu üç
grubu da kapsar biçimde (bunların) sözcüğünün kullanılarak, müessese, bağlı
ortaklık ve iştiraklerden söz edilmesinden, açıkca anlaşılmaktadır.
Zira, gruplar (ile ve bunların) sözcükleriyle birbirine bağlanmıştır.
Bilindiği gibi (ve) kelimesi, iki kelime veya iki cümle arasına girerek
aralarında birbağ olduğunu anlatır (Türkçe sözlük, TDK. cilt: 2, K-Z Ank.
1988) (ve) kelimesi, dahi, de, hem, ile, keza anlamına gelir (Ş. Sami Kamus'u
Türki, Cilt: 3, M-2 İst. 1986), (TDK. Tarama Dergisi, cilt: 1,2) (ile)
kelimesi de (ve) anlamındadır. Bu bağlantılar ve sözcükler nedeniyle, ikinci
grubun dahi, üçüncü grubun dahi, keza bunların hepsinin müessese bağlı
ortaklık ve iştiraklerinin dahi, birinci grup gibi kapsamda oldukları ifade
edilmiş olmaktadır. Böylece kanunun lafzından açıkca anlaşıldığına göre, bu
kuruluş, kanunla kurulmuş ise, yada kanunların verdiği yetkiye istinaden
kurulmuş diğer kuruluş vasfındaysa veya bunların müessese bağlı ortaklık ve
iştiraki ise, madde kapsamındadır. Diyelimki, (kanunla ve kanunların verdiği
yetkiye istinaden kurulun diğer kuruluşlar)ın kamu kuruluşları niteliğinde
olması gerekmez. Ve (müessese, bağlı ortaklık ve iştirakler)in, mutlaka 233
sayılı KHK. kapsamındaki teşekkül ve kuruluşlara münhasır ve onlarla ilgili
oldukları söylenemez. İktisadi Devlet Teşekküllerine ait müessese, bağlı
ortaklık ve iştirakler olabileceği gibi, ilk iki gruba ait, yani kamu
kuruluşları ve diğer kuruluşlara ait müessese, bağlı ortaklık ve iştirakler
de mevcuttur. 4046 sayılı Kanunda da bu gerçeğe yer verilmiştir. Yukarıda
açıklandığı üzere, O.Y.Kurumu, kanunla kurulduğu, kanunun verdiği yetkiyle
Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş. tesis ve iştirak edildiği için, davacı
A.Ş., ek 24/L madde kapsamına girmektedir ve bu husus yasa lafzından açıkca
anlaşılmaktadır. Görüşmeler sırasında aksini öneren kimi görüşlere yukarıdaki
gerekçelerle iştirak edilmemiştir.
Kanunun ruhu, amacı, bu yolda bir kural konmasının nedeni ve tarihi seyrinde,
kanunun lafzından çıkarılan yukarıdaki anlamı teyit etmektedir.
Şöyle ki; Türk Sosyal Sigorta sistemi primli katkılı bir sistemdir. Her
sigorta yardımı için prim alınır. Fakat dava konusu sosyal yardım zammı için
hiç bir prim alınmamıştır, alınmamaktadır. Kurum hiç bir katkı ve karşılık
almamıştır. So syal yardım zammı ödemesi ilk önce Bakanlar Kurulu kararları
ile ödenmiş, sonra 6.3.1981 T. ve 2422 s. K. m. 17 ile 506 s. Kanuna eklenen
ek m. 5 ile yasal dayanağa kavuşturulmuş, miktarı 2500 TL. olarak
belirlenmiş, 28.1.1983 T. ve 2795 s. K. m. 2 ile miktarı 5000 TL.'na
çıkarılmış ve T.C. Emekli Sandığı Kanununa göre ödenecek sosyal yardım
zamlarının S.S. Kurumu'na da aynen yansıtılacağı kabul edilmiş, daha sonra
7.1.1986 T. ve 3251 s. K. m. 1 ile 506 s. K. ek m. 5/a değiştirilip miktar
12619 TL.ye çıkarılmış ve bundan böyle Çalışma Bakanlığı'nın teklifi ile
Bakanlar Kurulu'nca miktarın artırılabileceği kabul edilmiş, Bakanlar Kurulu
sosyal yardım zammını bir çok kere artırmış, 16.2.1989 T. ve 3522 s. K. m. 1
ile de miktarın gösterge, üst gösterge, geçici gösterge cetvelleri ve derece
ve kademelere göre, farklı tesbit edilebileceği kuralı getirilmiş ve sonuç
itibariyle miktar 5.000.000 TL.'ye yaklaşmış ve Kurum'un prim gelirlerinin
30'dan fazlası, sosyal yardım zammına gider olmuş, kimi hallerde yaşlılık
aylığını dahi geçtiği görülmüş ve bu durum Kurum'un aktüeryal dengesini alt
üst etmiştir. Gerçekten, bu ödemelerin, Kurum'un aktüeryal dengesinde yeri
yoktur ve bu karşılıksız ödemeler, açıklanan sonucu doğurmuştur. Esasen
sosyal yardım zammı ödemelerine, T.C. Emekli Sandığı'nda son verilmiş ve
taban ve kıdem aylığına katılmıştır. Bu ödemeler, sadece SSK. ve Bağ-Kur'da
devam etmiştir. Görülüyor ki, sosyal yardım zammı, aslında emekli
aylıklarının yetersizliği nedeniyle yaşlılık aylığına müstehak olanların
durumlarını iyileştirmek için bulunan bir formüldür. Fakat ödeme yükümünün
primli sistemle çalışan sosyal güvenlik kurumlarına karşılıksız ve katkısız
olarak yüklenmesi, sistemin özüne ve kurallarına aykırıdır. Bu
iyileştirmelerin, sistem içersinde ve sistemin kurallarına göre yapılması
gerekirdi. Bu çevrede, iyileştirmeden yararlanacak işçiden, işçinin emeğinden
yararlanan işverenden, gerektiğinde Anayasa uyarınca olanaklar ölçüsünde
Devletten alınacak karşılıklarla, sistemin finanse edilmesi zorunlu iken, bu
yola gidilmeyerek, karşılıksız biçimde, bu ödemelerin yükü, sosyal güvenlik
kurumlarına bırakılıp, bu kurumların aktüeryal dengeleri bozulunca, yasa
koyucu, S.S.Kurumu'nun yükünü hafifletmek, durumunu düzeltmek amacıyla bir
geri alma, geri isteme müessesesi ihdas etmek zorunda kalmıştır.
Gerçekten, 20.6.1987 tarih ve 3395 sayılı Kanunun 15. maddesiyle, kimi
işverenlerden sosyal yardım zammının geri alınması sistemi getirilmiştir.
Daha sonra, 1.6.1994 T. ve 3995 sayılı Kanunun 1. maddesiyle, ek m. 24/L de
yapılan değişiklikle, (geri alma-geri isteme) nin kapsamı genişletilmiştir.
Gerçekten, fıkradaki (...döner sermayeli kuruluşlar) sözcüklerinin sonuna
(gibi kamu kuruluşları) ve (yetkiye istinaden kurulan) sözcüklerinin sonuna
(diğer) ve (...iştiraklerinden) sözcüklerinin sonuna (aylık bağlanmasına hak
kazandıktan sonra ayrılanlardan) kelimeleri eklenmiş ve bendin 2. fıkrası da
değiştirilmiş, 3. fıkra ilave edilmiştir ki, kapsamın genişletildiği geri
alma ve geri isteminin hızlandırıldığı anlamına gelmektedir. Bu durumda yasa
koyucunun amacının geri almayı sağlamak ve güçlendirmek yönlerinde olduğu
ortadadır.
Gerçi, sistemin ve Anayasal, eşitlik ve adalet ve nesafet kurallarının gereği
olarak, söz konusu yükümlülüğün, işçinin emeğinden yararlanan tüm işverenlere
teşmili ve tüm ilgili tarafları kapsayacak bir katkı sisteminin ihdası
gerekir idiysede, yasa koymaktaki bu eksikliğin 3995 s. K.la şimdilik
getirilen geri alma-isteme sisteminin uygulanmasını engellemeyeceği
ortadadır. Görüşmeler sırasında geri alma sisteminin tüm işverenleri
kapsamaması itibariyle dar yorumlanmasını öneren kimi görüşlere, açıklanan
gerekçelerle iştirak edilmemiştir.
Esasen, kuruluşların, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri, kuruluşların
kapsamda olmasına rağmen kapsam dışında tutulursa, kuruluşlar müessese, bağlı
ortaklık ve iştirak kurarak yükümlülüklerinden kurtulurlar. Örneğin, iştirak
kapsam dışında olduğunu ileri sürerek yükümlü olmadıklarını bildirebilirler.
Böyle bir sonucun geri almanın uygulanabilirliğini ortadan kaldıracağı gibi
geri alma sisteminin amacına ve ihdasına ilişkin gerekçelere de aykırı
düşeceği aşikardır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin, davacı Anonim Şirketi Kanun kapsamında görerek
davayı reddetmesi doğrudur.
O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
S o n u ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının
yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), temyiz peşin harçlarından 248.300
lira temyiz ilam harcının mahsubuna, arta kalan istek olursa temyiz edene
geri verilmesine, 14.2.1996 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar
verildi.
KARŞI OY YAZISI
* 506 sayılı Yasanın 3395 sayılı Yasa ile değişik ek 24. maddesinin (l)
bendinin ilk fıkrası, yasa tekniğine aykırı bir biçimde düzenlenmiş
bulunmaktadır. Çünkü, bu düzenleme, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerine göre tanımlanan ve bu Kararname kapsamında oluşturulan "müessese,
bağlı ortaklık ve iştirakler", diğer özel ve genel yasalarla oluşturulan
kuruluşlara da teşmil edilmek istenmiştir. Eğer böyle bir durum isteniyor
ise, bu düzenlemenin çok açık ve duraksamalara neden olmayacak biçimde
oluşturulması gerekirdi. Ancak, yasa tekniğine aykırı olmakla beraber, yasa
koyucu tarafından getirilmiş bu düzenlemede, yasa metninin sözcükleri ve
yasanın amacı gözönüne alınmış ve "müessese, bağlı ortaklık ve
iştirakleri"de, ilk fıkrada öngörülen "kanunla ve kanunların verdiği yetkiye
istinaden kurulan diğer kuruluşlar"ın ortaklıklarında da teşmili zorunlu
görülmüştür. Bu gerekçelerle, sayın çoğunluğun görüşüne kısmen katılmaktayız.
Bununla beraber, aşağıda açıklayacağımız gerekçe ile çoğunluğun kararına
katılmıyoruz. Yorumunu yapmaya çalıştığımız ve anılan maddenin ilk
fıkrasındaki "kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan diğer
kuruluşlar" kapsamına davacı şirket girmemektedir. Bu fıkranın sadece
sözcüklerine bakarak bir yorum yapmak gerekirse, bu yorumun yanlış olduğu
söylenebilir. Fakat, bu fıkradaki "kanunla ve kanunların verdiği yetkiye
istinaden kurulan diğer kuruluşlar" içine, sermayelerinin tamamı veya yarıdan
çoğunluğunun Devlet tarafından verilmiş olan ve yasayla oluşturulan
kuruluşları anlamak gerekir. Yani, bu kuruluşların, hem yasayla kurulması ve
hem de, sermayelerinin yarıdan fazlası veya tamamı Devlet'çe verilmiş olması
gerekmektedir. Çünkü, ilk fıkranın başlangıcı "Genel ve katma bütçeli..."
diye başlamakta ve devamı itibariyle de, sermayesinin Devlet'çe verilmesi
gerektiği sonucu çıkmaktadır. Eğer, bir kuruluş yasa ile kurulmuş olsa bile,
sermayesi Devlet'çe sağlanmamış ise, bu kuruluş, ek 24. maddenin (l) bendi
içine girmiş olduğu kabul edilemez.
İşte, 205 sayılı Yasa ile kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun hiçbir geliri
Devlet'çe sağlanmadığından, bu Kurum'un oluşturduğu şirketler ve iştirakler,
ek 24. maddenin (l) bendi içine girmezler. Sayın çoğunluk ise, sermayenin
Devlet'çe oluşturulması koşuluna bakmaksızın, sadece yasayla kuruluş unsurunu
gözönüne almış bulunmaktadır. Kanımızca, bu yorum, amaca ve eşitliğe aykırı
bir yorumdur. Çünkü, yasayla kurulmuş olmak yeterli değildir. Özel teşebbüs
yönünden hiçbir sorumluluk getirmeyen yasa koyucu, yine özel teşebbüs benzeri
ve amacı sosyal güvenlik olan anılan Kurum'u sosyal yardım zammı yönünden
sorumlu tutmak istediğini kabul ettiği düşünülemez. Bütün bu açıklamaların
ışığında, yerel mahkeme kararının bu gerekçeyle b o z u l m a s ı gerektiği
düşüncesiyle, sayın çoğunluğun kararına katılamıyoruz.
Gönen ERİŞ Kamil ACAR
11. HD. Başkanı 19. HD. Üyesi
KARŞI OY YAZISI
* Maddi olay : Dava, davacı şirketten 506 sayılı Yasanın 3395 sayılı Yasa ile
değişik ek 24/L maddesi gereğince istenen sosyal yardım zammından davacının
bu madde kapsamındaki kurum ve kuruluşlardan bulunmadığından bahisle sorumlu
olmadığının tesbitine ilişkindir.
Davacı, Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.'dir. Sermayesinin 57'si
Fransızlara ait, 41,6'sı Oyak ve Oyak Sigorta A.Ş.'ne ve 1,3'ü Mais'e
aittir.
Dava : Davacı Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş. vekili, 12.9.1994 tarihli
dava dilekçesinde özetle; Sosyal Sigortalar Kurumu'nca 506 sayılı Yasanın
3395 sayılı Yasa ile değişik ek 24/L maddesi gereğince istenen sosyal yardım
zammından müvekkilinin sorumlu olmadığını, müvekkilinin maddede sayılan
kuruluşlardan olmadığının tesbitini istemiştir.
Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu, davanın reddini istemiştir.
Yerel mahkeme: Kararda belirtilen gerekçelerle davacının 506 sayılı Yasanın
3395 sayılı Yasa ile değişik ek 24/L maddesi kapsamında olduğundan bahisle
davanın reddine karar vermiştir.
Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi'nin bozma kararı : Davacı vekilinin temyizi
üzerine, dairemiz çoğunluğu ilamda belirtilen gerekçelerle davacı şirketin
506 sayılı Yasanın 3395 sayılı Yasa ile değişik ek 24/L maddesinde belirtilen
kurum ve kuruluşlardan olmadığını belirterek yerel mahkeme kararını
bozmuştur.
Yerel mahkeme, önceki kararda belirtilen gerekçelere dayanarak kararında
direnmiştir.
Uyuşmazlık : Mahalli mahkeme ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlığın konusu
hukukidir. 506 sayılı Yasanın 3395 sayılı Yasa ile değişik ek 24/L maddesinde
bahsi geçen yaşlılık aylığı maluliyet aylığı ve ölüm aylığı alanlara ek
olarak ödenen sosyal yardım zamlarını ödemekle yükümlü sayılan kurum ve
kuruluşlara davacı şirketin de dahil olup olmadığına ve kısaca ek 24/L'nin
kapsamını belirlemeye ilişkindir.
Yasa hükmü : "506 sayılı Yasanın 3395 sayılı Yasa ile değişik ek 24/L hükmü"
genel ve katma bütçeli idareler, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar
ile kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan kuruluşlar ve 233
sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla
onların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerine göre malüllük, yaşlılık
veya ölüm aylığı bağlanan kişilere ödenen sosyal yardım zamları kurumca
yazılı olarak istenmesi üzerine bu kuruluşlar tarafından en çok iki ay içinde
kuruma ödenir. Kurumlar vergisi mükellefi olan kamu kurum ve kuruluşları bu
madde gereğince yapılan ödemeleri kurumlar vergisi matrahından
indirebilirler."
Öncelikle : Bu uyuşmazlık konusunun gereği gibi aydınlanması, belirlenmesi
için 506 sayılı Yasanın ek 24/L hükmü ile ilgili 4792 sayılı Sosyal
Sigortalar Kurumu Yasası, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası, 205 sayılı
Oyak Yardımlaşma Yasasına kısaca değinmek, sosyal yardım zammının ilk kabul
edilişi sırasındaki yasa koyucunun gerekçesi üzerinde durmak ve davacı
şirketin statüsü ile ek 24/L'de sayılan kurum ve kuruluşların özelliklerine
değinmek ve sonunda yasa maddesinin lafzına ve ruhuna keza amacına uygun
yorumun yapılmasıyla anlaşılacağı kanısındayım.
a- 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu : Bu yasanın birinci
maddesinde; "iş hayatında türlü hallere karşı ilgili sigorta kanunu
hükümlerini uygulamak ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı olmak
üzere Sosyal Sigortalar Kurumu vücuda getirilmiştir. Kurum, bu kanun ve özel
hukuk hükümlerine tabidir. Mali ve idari bakımdan muhtardır ve tüzel
kişilikte bir devlet kurumudur" denilmiş ve 19. maddesinde, gelirleri
sayılırken; A- Prim gelirleri, B- Menkul kıymet gelirleri, C- İştirak
gelirleri, D- Genel bütçede yapılan yardımlar, E- Kira gelirleri, vs. olarak
belirtilmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere, Sosyal Sigortalar Kurumu, mali
ve idari bakımdan muhtar ve tüzel kişiliğe sahip bir kuruluş olup, ana
geliri, çalışan işçilerin ücretlerinden kesilen ve işverence ödenen
primlerdir. Genel bütçeden yapılacak yardımlarda gelirleri arasındadır.
b- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası : Bu Yasanın 1. maddesinde; "iş
kazaları ile meslek hastalıkları hastalık, malüllük, yaşlılık ve ölüm
hallerinde bu kanunda yazılı şartlarla Sosyal Sigorta yardımları sağlanır"
hükmü bulunmakta, bu maddede sayılan haller için prim alınacağı 506 sayılı
Yasanın ilgili maddelerinde belirtilmiştir. Prim oranları ise açıkca
gösterilmiştir. Yaşlılık, malüllük ve ölüm aylığı alabilmek için işyerinden
iş akdinin sona ermesi ve gerekli şartları haiz olmak gerekir. Bu aylıklar
tamamen prim karşılığıdır Yüksek prim ödeyen yüksek aylık alır. Sosyal yardım
zamları ise prim karşılığı değildir. Çünkü, sosyal yardım zammı için prim
kesileceğine dair 506 sayılı yasada hiç bir hüküm yoktur. İşçinin aktif
çalışma devresinde bu konuda prim kesilmemiştir. Sosyal yardım zammının
karşılığı prim olmadığına göre, bu giderin karşılığı 4792 sayılı Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununun 19. maddesinde, Kurum'un gelirleri belirtilirken,
(D) fıkrasında belirtilen genel bütçeden yapılacak yardımlardır. Sosyal
yardım zamları 1977'de Bakanlar Kurulu Kararı ile 750TL. olarak belirlenmiş
iken giderek artmış ve 1995 yılında 4.960.000.-TL'ye ulaşmıştır. Yasa koyucu,
sosyal yardım zammından onbinlerce özel sektör işverenleri sorumlu tutmamış,
sadece bahsi geçen 506 s. K. ek 24/L'de adı geçen mahdud sayıda kurum ve
kuruluşları sorumlu tutmuştur. Yasa koyucu özel sektörü sorumlu tutmamıştır.
Neden? Çünkü, işçi işyerinden ayrılırken işçilik haklarını almış ve Sosyal
Sigortalar Kanununda belirtilen primler işverence Kurum'a ödenmiş işverenin
hiçbir yükümlülüğü kalmamıştır. Yaşlılık, malüllük, ölüm aylığı yükümlüsü
Sosyal Sigortalar Kurumu'dur. Sosyal Sigortalar Kurumu ise, işçiye işçinin
hizmet süresi ve ödediği primlere göre aylık bağlar, fazlası verilecek ise
bunun yasa koyucu ancak genel bütçede yapılacak yardımlarla karşılayabilir.
Aksinin kabulü ise sosyal güvenlik kuralları ile bağdaşmaz.
c- 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu : Bu Yasanın 1. maddesinde;"Milli
Savunma Bakanlığı'na bağlı olmak ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına bu
konuda yazılı sosyal yardımları sağlamak ve merkezi Ankara'da bulunmak üzere
(Ordu Yardımlaşma Kurumu) teşkil edilmiştir. Kurum, bu kanun ile hususi hukuk
hükümlerine tabi olup mali ve idari bakımdan muhtar ve hükmi şahsiyete ait
bir teşekküldür" denilmekle, 18. maddesinde de Kurum'un gelirleri
belirtilmektedir. Kurum'un gelirleri; muvazzaf subay, sözleşmeli subay,
astsubayların maaşlarından heray kesilecek 10'lar ve sivil personelin
maaşlarından kesilen 10'lar olarak belirtilmiş ve diğer gelirlerle
gösterilmiştir. Oyak'ın gelirleri içinde devletin payı yoktur. 20. maddesinde
ise, üyelerine yapacağı yardımlar belirtilmiştir. 205 sayılı Yasanın 35.
maddesinde de Oyak'ın muafiyetleri belirtilmiştir. Bunlar kurumlar vergisine
tabi değildir. Kurum'a yapılan bağışlar veraset ve intikal vergisi ve gelir
vergisinden muaftır v.b.
d- Davacı Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.'nin statüsü : Davacı şirket,
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olup bu şirkette devlet veya
kamu kuruluşlarının payı yoktur. Oyak'ın hissesi vardır. Ancak Oyak, özel
yasa ile kurulmuşsa da davacı şirket, özel yasa veya özel yasanın verdiği
yetkiye göre kurulmuş değildir. Tamamen Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre
kurulmuş özel sektör olan bir şirkettir. Oyak bu şirkete ortak olmuştur.
Davacı şirkete 205 sayılı Yasa ile Oyak'a tanınan muafiyetler de
tanınmamıştır.
e- 506 sayılı Yasanın ek 24/L maddesinin gerekçesi : Sosyal yardım zammı ilk
önce Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile ödenmeye başlanmış daha sonra ilk defa
T.C. Emekli Sandığı Yasasının ek 40. maddesine paralel olarak "506 sayılı
Kanuna 2422 sayılı Kanunla eklenen ve sosyal yardım zammı ödemelerini
düzenleyen ek madde 5'e, (t) bendi eklenerek 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı
Kanununda 7.5.1986 tarih ve 3284 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe paralel
olarak (madde 21) bir düzenleme öngörülmüştür. Madde hükmüne göre, kamu kurum
ve kuruluşlarından en son kuruluş ayrılacak 506 sayılı Kanuna göre malüllük,
yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanan sigortalı hak sahiplerine ödenen sosyal
yardım ödemelerinin Sosyal Sigortalar Kurumu'nca istenmesi üzerine bu
kuruluşlarca kuruma iki ay içinde ödenmesi sistemi getirilmiştir denilmiştir.
3395 sayılı Yasa ile değişik ek 24/L maddesinin gerekçesine ise
rastlanmamıştır. Yukarıda belirtilen gerekçeden de anlaşılacağı üzere, yasa
koyucu sosyal yardım zammını sadece kamu kurum ve kuruluşlarından almayı
uygun görmüştür.
f- 506 sayılı Yasanın 3395 sayılı Yasa ile değişik ek 24/L maddesinin yorumu :
Sosyal yardım zammı ile sorumlu tutulanlar:
1- Genel ve katma bütçeli idareler, 2- Döner sermayeli kuruluşlar, 3- Kanunla
ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan kuruluşlar, 4- Mahalli
idareler, 5- 233 sayılı kanun hükmünde kararname kapsamına giren teşekkül ve
kuruluşlarla bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri olarak
sayılmışlardır. Davacı şirket, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş
özel sektör işverenidir. Yukarıda sayılanlarla ilgisi yoktur. Yukarıdaki
açıklamalarımız da bunu doğrulamaktadır. Kanunla kurulmuş Oyak'ın (Ordu
Yardımlaşma Kurumu) hissesi vardır. Ancak Oyak'da devlet payı yoktur. Davacı
şirkette özel kanunla ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulmamıştır.
Kendisine özel yasalarla tanınmış muafiyetler, imtiyazlar yoktur. Ek 24/L
'nin 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname kapsamına giren teşekkül ve
kuruluşlarının iştirakleri bu madde hükmüne dahildir. Ancak, buradaki iştirak
sözcüğü kanunla kurulmuş kuruluşların hissedar oldukları ortaklıklara şamil
değildir. Sadece kamu kurum ve kuruluşlar için bu sözcük kullanılmıştır.
S o n u ç : Yukarıdaki tüm açıklamalardan, davacı şirketin 506 sayılı Yasanın
3395 sayılı Yasa ile değişik ek 24/L maddesi kapsamına giren kurum ve
kuruluşlardan olmadığından Dairemizin çoğunluğunun verdiği bozma ilamı usul
ve yasaya uygun olduğundan yerel mahkeme kararını onaylayan Hukuk Genel
Kurulunun çoğunluk kararına karşıyım. Saygıyla arz olunur.
Şemsettin ABİK
10. Hukuk Dairesi Üyesi
|