 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
S A Y I
Esas Karar Tebliğname
1995/1-229 1995/273 1/58915
Y A R G I T A Y K A R A R I
Bozma kararı veren
Yargıtay Dairesi : 1.Ceza Dairesi
Mahkemesi : Denizli 1.Ağır Ceza
Günü : 14.04.1995
Sayısı : 56-57
Davacı : K.H.
Davaya katılan : Fatmana Çırak vekili Av.Atilla Sezener
Sanık : Süleyman Çırak vekili Av.Serpil Tosun
Av.M.Emin Turgut
Adam öldürmeye teşebbüs suçundan sanık Süleyman Çırak'ın TCY.nın 449,
62, 51/1, 59 ve 6136 Sayılı Yasanın 15, TCY.nın 59. maddeleri gereğince 9 yıl
4 ay 15 gün ağır hapis, 5 ay hapis ve 83.333 lira ağır para cezası ile
cezalandırılmasına ilişkin Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen
10.03.1993 gün ve 176/32 sayılı hükmün katılan ve sanık vekilleri tarafından
temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi 02.11.1993 gün
1375/2210 sayı ile "ağır tahrik yerine hafif tahrik hükümlerinin uygulanması"
isabetsizliğinden bozmuş, önceki hükümde direnilmesine ilişkin 28.01.1994 gün
248/7 sayılı hüküm ise Ceza Genel Kurulunun 27.06.1994 gün 192/202 sayılı
kararı ile "sanıktan son sözü sorulmayarak CMUY.nın 251. maddesine aykırı
davranılması" nedeniyle bozulmuş, bozma gereği yerine getirilerek verilen
28.09.1994 gün 164/159 sayılı karar ise Ceza Genel Kurulunun 26.12.1994 gün
350/375 sayılı kararı ile Özel Daireye gönderilmiş, 1. Ceza Dairesi
01.02.1995 gün 50/198 sayı ile bu kerre;
"Dış Ülkede işçi olarak çalışan ve tüm gelirini ailesine gönderip
tahsis eden sanığın, mağdure eşi tarafından evine ve dükkanına kabul
edilmemesi, dosya içersinde oğlu dahil tanıkların anlatımlarından
doğrulandığı ve mahkemenin kabulüyle de anlaşıldığı veçhile, mağdurece sanık
eşin aşağılanıp küfür ve hakaretlere maruz bırakıldığı, mal kaçırımına
girişildiği, tevali eden bu hareketlerin sanık için ağır tahriki oluşturduğu
halde hafif tahrik olarak kabulü ile hüküm tesisi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 14.04.1995 gün 56/57 sayı ile;
"Sadece sanık değil, mağdure de Almanya'da çalışmış ve çocukları adına
kuyumcu dükkanı açmışlardır. Sanık, eşine genel vekaletname vermiştir.
Dükkandan hırsızlık yapılması üzerine, olaya el koyan asayiş şube müdürünün
sık sık dükkana gelmesi nedeniyle doğan samimiyet, sanığın kıskanmasına neden
olmuş ve olaylar tırmanmaya başlamıştır. Arada bir ilişki olmadığı halde,
mağdurenin haysiyetini küçültücü davranışlarda bulunulması nedeniyle
gerginlik had safhaya gelmiştir. Katılanın, mal kaçırma gibi bir davranışı
yoktur, elde edilen servette onun da hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle,
mağdurenin davranışı ağır tahrik kabul edilemez." gerekçesiyle ve
oyçokluğuyla önceki hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi C.Savcısı ve sanık vekili
tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C.Başsavcılığının
"bozma" istemli 22.06.1995 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa
gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
Adam öldürmeye tam kalkışma suçundan sanığın cezalandırılmasına karar
verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık tahrikin
derecesine ilişkindir.
Tahrikin derecesinin tespiti mahkemenin değerlendirme yetkisine
girmekle beraber, mahkemeler bu yetkiyi hukukun genel ilkelerine, haksız
hareketin niteliğine ve ağırlığına göre adalet ve hakkaniyet kurallarına
uygun biçimde kullanmalıdırlar. Ülke genelinde, uygulamada birliğin
sağlanması, mahkelerce kullanılan bu yetkinin yasaya uygun olup olmadığının
denetlenmesi üst mahkemelerin görevleri içindedir.
Ceza Yasasında tahrikin hafif ve ağır olmak üzere iki şeklinden
sözedilmiş, birbirinden ayırt edilmesini saptayacak kesin bir ölçü veya sınır
konulmamıştır. Fail, haksız bir fiilin doğurduğu öfke veya elemin etkisi
altında kalarak suçu işlediğinden faili harekete geçiren saikler daha az
vahim sayılmış, olaya maktülün sebep olması nazara alınmıştır.
Tahrikin varlığı ve derecesi, failin durumu ile yöresel koşullara göre
değerlendirilmeli, olayın işleniş şekli, niteliği, özellikleri, tahrik eden
ile failin hal ve davranışları nazara alınmalıdır.
Haksız ağır tahrikin kabulü için olay sebebinin, sanığın ruh yapısı
üzerinde şiddetli bir elem ve büyük bir hiddetle sarsıntıya yol açması
gerekir. Eğer haksız fiil, niteliği ve işleniş biçimi itibariyle önemli
boyutlara ulaşmışsa haksız ağır tahrikin kabul edilmesi gerekir.
Dosya içeriğine göre;
1960 yılında evlenen sanık ile mağdure, 1964 yılında Almanya'ya
gitmişler 18 yıl birlikte çalışmışlardır. Mağdure yurda dönüp kuyumcu dükkanı
açmış, sanık ise kredi borcunu ödemek için Almanya'da işçi olarak çalışmaya
devam etmiştir. Dükkandan 850 gram altın çalındığını ve katılanın,
soruşturmayı yapan asayiş şube müdürü ile samimi olduğunu öğrenen sanık,
durumu telefonda sorduğunda mağdurenin hakareti ile karşılaşmıştır. Bunun
üzerine Türkiye'ye gelen sanık, eşi tarafından eve alınmamış ve Almanya'ya
geri dönmüştür. Dedikoduların çoğalması üzerine tekrar Türkiye'ye gelen
sanık, dükkana gittiğinde eşi katılan tarafından bıçaklanmıştır. Katılan
dükkandaki altınları alıp eve götürmüştür. Babasının evinde kalan sanık,
ertesi gün evine gittiğinde, mağdurenin hakaretleri ile karşılaşmış ve
bıçakla mağdureyi yaralamıştır.
Tanıklar, olaydan önceki günlerde dükkandan hırsızlık yapılmasından
sonra asayiş şube müdürünün katılanın evine geldiğini, katılan ile sanık
arasında geçimsizlik olduğunu, olaydan 3 gün önce dükkana gelen sanığın,
mağdure tarafından bıçakla yaralandığını, mağdurenin sürekli olarak hakaret
ettiğini ve sanığı dövdüğünü söylemişlerdir. Çevreden utanan sanık, hakkında
dedikodu yapılmaması için eşinden şikayetçi olmamıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere karı koca olan sanıkla mağdure arasında
geçimsizlik bulunmaktadır. Sanığın; uzun süredir tevali eden olayların etkisi
altında ve mağdurenin haksız hareketlerinin oluşturduğu gazap ve şiddetli
elemin tesiri ile mağdureyi öldürmeye tam teşebbüste bulunduğu
anlaşıldığından, hakkında ağır tahrik hükümleri uygulanmalıdır. Bu nedenle
Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir üye, "mahkemece gösterilen gerekçe ve
taktire göre direnme hükmünün onanması" doğrultusunda oy kullanmıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün
BOZULMASINA, 10.10.1995 günü, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak
oyçokluğuyla karar verildi.
Birinci
Başkanvekili 8.C.D.Bşk. 1.C.D.Bşk. 7.C.D.Bşk.
Mehmet UYGUN M.AKSOY T.GÜVEN S.GENÇAY
5.C.D.Bşk. 9.C.D.Bşk. 6.C.D.Bşk. C.GENÇKAYA
N.BENLİ D.TAVİL N.MUTİŞ
R.SÖNMEZ Y.KOCABAY E.ÖCAL E.ÇETİN
V.SAVAŞ K.GÜVEN E.GÜYER G.KINIK
A.ÖNCÜL Y.KALAY C.ÖZER Y.TURAN
Onama
O.KÖSEBALABAN N.BARAN A.İSAOĞLU Z.ASLAN
|