 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
S A Y I
Esas Karar Tebliğname
1995/1-213 1995/271 1/52978
Y A R G I T A Y K A R A R I
Bozma kararı veren
Yargıtay Dairesi : 1.Ceza Dairesi
Mahkemesi : Sakarya Ağır Ceza
Günü : 9.3.1995
Sayısı : 424-66
Davacı : K.H.
Sanık : Coşkun Mercan vekili Av. Orhan Gür
Davaya Katılan : Mesut Karaduman vekili Av. Macit Acar
Kasten adam öldürmek suçundan sanık Coşkun Mercan hakkında T.C.Y.nın
49/2. maddesi gereğince ceza tertibine yer olmadığına ilişkin Sakarya Ağır
Ceza Mahkemesince verilen 27.5.1994 gün 58/147 sayılı hükmün katılan ve sanık
vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza
Dairesi 15.11.1994 gün 3942-3913 sayı ile; "Sanığın, olayın başlangıcında
hayatına yönelik tehdit karşışında meşru müdafaa durumunda kalmış olmakla
birlikte dosya kapsamı ve tabanca ile müteaddit kere ateş ederek maktülde üç
öldürücü yara husule getirdiği hususları nazara alındığında zaruretin tayin
ettiği hududu tecavüz ettiği neticesine varılmakla hakkında T.C.Y.nın 49.
maddesi delaletiyle 50. maddesi hükmünce ceza tayini gerekirken yazılı
şekilde hüküm tesisi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 9.3.1995 gün 424/66 sayı ile;
"T.C.Y.nın 49 ve 50. maddeleri uygulanırken sadece objektif ölçüler
değil, olayın olduğu yerin niteliği, büyüklüğü, maktülün kişiliği,
davranışları ile sanıkta meydana gelen subjektif durum nazara alınmalıdır.
Olay; lokantanın özel ve küçük odasında meydana gelmiştir. Sanık, basından
tanıdığı maktülün adam vurmaktan çekinmeyeceğine inanmıştır. Ateş edilmeden
önce, tabancasının kabzası ile oynayan maktül, sanığı öldüreceğini söylemiş,
ayağa kalkıp dışarı çıkar gibi yapmış, iki üç adım sonra aniden dönerek çok
kısa mesafeden silahını doğrultmuş, tetiğe basmış, ancak silah ateş
almamıştır. Öldürüleceği endişesinde olan sanık silahını çekerek ateş etmek
zorunda kalmıştır. Sanığın birden fazla ateş etmesi, kendi hayatına yönelik
olan maktülün davranışını etkisiz hale getirmek amacıyla yapılmış bir
harekettir. Sanık, yasal hududu aşmamıştır. Sanıktan sadece bir el ateş
etmesi ve öldürücü bölgelere ateş etmemesi istenemez. Olayın oluş biçimi ve
sanığın ruhsal durumu da dikkate alınmıştır." gerekçesiyle önceki hükümde
direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi katılan vekili tarafından
süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C.Başsavcılığının "Onama" istemli
12.6.1995 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel
Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında kasten adam öldürmek suçundan açılan davada Özel Daire
ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, fiilin yasal savunma koşulları
içinde işlenip işlenmediğine ilişkindir.
T.C.Y.nın 49. maddesinde düzenlenen yasal savunmanın kabulü için,
maddi mahiyette haksız bir saldırı bulunmalı, savunma ile saldırı hemzaman
olmalı, savunma saldırı devam ederken yapılmalı, savunma ile saldırı arasında
uygun oran bulunmalıdır. Ancak, saldırının varlığını geniş manada anlamak ve
başlayacağı artık muhakkak olan bir saldırıyı başlamış, keza bitmiş olmasına
rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak
zorunludur.
Yasal savunmada aşırılığa kaçılması ise, failin karşılaştığı şartlarla
uygun olmayan vasıta ile kendini savunması veya saldırganı etkisiz hale
getirdikten sonra da savunma veya tepkilerinde ısrar edip sürdürmesidir.
Yasal savunmada, faile hiçbir zaman ve hiçbir durumda kaçma yükümlülüğü
yüklenemez ve kaçarak kurtulması istenemez veya kaçma olasılığının var olup
olmadığı asla gözetilemez.
Zaruret sınırının aşılıp aşılmadığı belirlenirken, failin o anda
içinde bulunduğu ruh halinin, psikolojik durumunun gözönünde bulundurulması
gerekir.
Maddi olayda; polis tarafından aranmakta olan maktül, arkadaşları ile
birlikte saat 11.00'de içki içmeye başlamış, saat 22.00 sıralarında sanığın
lokantasına giderek içki içmeye devam etmişlerdir. Saat 24.00 sıralarında
lokantaya gelen sanık, masaya davet edilmiş ve öldürülenle tanıştırılmıştır.
Sanığın yanlışlıkla içki yerine su bardağını kaldırmasına kızan maktül,
aşağılayıcı sözler söylemiş, durumu izah etmek isteyen sanığa hakaret ederek
kızmıştır. İçki masasından kalkmak isteyen sanığa engel olmuştur. Maktülün
şoförü bir ara arabaya giderek getirdiği küçük çantayı ölene vermiştir.
Devamlı tabancasının kabzasını okşayan maktül yanında oturanlara "ben bu
adamı vuracağım, cezasını vereceğim" demiş arkadaşları kendisini
sakinleştirmeye çalışmışlardır. Ayağa kalkan maktül, kendisine yol vermek
isteyen sanığın göğsüne vurup oturmasını söylemiş ve masadan 2-2,5 metre
uzaklaştığında geri dönerek tabancasını çekip ateş etmiş, ancak tabancası
tutukluluk yapmıştır. Öldürüleceğinden korkan sanık, tabancasını çekmiş ve
dört el ateş etmiştir. Yaralanan müktül, ilk tedavisinden sonra hastahaneye
götürülürken yolda ölmüştür. Olayın akışı ve işlenmesindeki özellikler ile
maktülün kişiliği, sanığın olay sırasındaki ruhi durumu, ölenin davranışları
ve her an ateş etme ihtimalinin bulunması nedeniyle öleni etkisiz hale
getirmek amacıyla birden ziyade ateş edildiği nazara alındığında, zaruret
sınırının aşılmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar
verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üyeler, "Özel Daire bozma kararının haklı
nedenlere dayandığı" gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün
ONANMASINA, 10.10.1995 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak
oyçokluğuyla karar verildi.
Birinci
Başkanvekili 8.C.D.Bşk. 1.C.D.Bşk. 7.C.D.Bşk.
Mehmet UYGUN M.AKSOY T.GÜVEN S.GENÇAY
Bozma
5.C.D.Bşk. 9.C.D.Bşk. 6.C.D.Bşk. C.GENÇKAYA
N.BENLİ D.TAVİL N.MUTİŞ
R.SÖNMEZ Y.KOCABAY E.ÖCAL E.ÇETİN
V.SAVAŞ K.GÜVEN E.GÜYER G.KINIK
A.ÖNCÜL Y.KALAY C.ÖZER Y.TURAN
Bozma
O.KÖSEBALABAN N.BARAN A.İSAOĞLU Z.ASLAN
|