 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
E. 1994/9-489
K. 1994/688
T. 16.11.1994
ÖZET : Sigortalı işçinin geçirdiği iş kazası sonucu, işverenden maddi
ve manevi tazminat almış olması; bilahare ölmesi durumunda, kaza ile ölüm
arasında uygun sebep sonuç bağlantısının bulunması kaydıyle, hak sahiplerinin
manevi tazminat isteminde bulunmalarına engel değildir.
Somut olayda, işkazası ile ölüm olayı arasında müterafik illiyet
bağları bulunmaktadır.
O itibarla da, yerel mahkemece sigortalı işçinin hak sahipleri lehine
manevi tazminata karar verilmesi kural olarak doğrudur.
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; (Zonguldak Birinci İş Mahkemesi)'nce davanın kısmen kabulüne dair
verilen 3.11.l993 ve 1992/111 E., 1993/1276 K. sayılı kararın incelenmesi
taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk
Dairesi'nin 24.2.1994 gün ve 1993/15628- 1994/2860 sayılı ilamıyla; (...
Davacıların miras bırakanı 1972 yılında geçirdiği iş kazası sonucu 98
oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş ve bu kaza nedeniyle maddi ve
manevi tazminatlarını almıştır. Daha sonra işlediği bir suç nedeniyle
cezaevinde iken 1984 yılında ölmüştür.
Davacılar; ölümünden 9 yıl sonra, l983 yılında açtıkları bu dava ile
miras bırakanın iş kazasından doğan maluliyeti nedeni ile öldüğünü ileri
sürerek manevi tazminat istemişlerdir.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulu'ndan alınan raporda;
"...iyi bir bakım ile 12 yıl hayatını devam ettirdiği ve komplikasyonlar
gözlenmediği, bir olay nedeni ile cezaevinde kaldığı süre zarfında yeterli
bakım ile ihtimam eksikliğinden gluteal ve sakrol bölge ile topuklarda
yaralar meydana geldiği..." felçli kişide bakım ve ihtimam yetersizliğinden
ölüme neden olan yaraların oluştuğu, kaza ile ölüm arasında dolaylı illiyet
bağı bulunduğu belirtilmiştir. Buna göre, kaza ile ölüm arasında uygun
sebep-sonuç bağının bulunduğundan söz edilemez. Böyle olunca davanın reddine
karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan
yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Sigortalı işçinin 1972 yılında geçirdiği iş kazası sonucu, 98
oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve bu iş kazası nedeniyle maddi
ve manevi tazminatlarını tamamen aldığı, l984 yılında da, adam öldürme
suçundan cezaevindeyken öldüğü tartışmasızdır. Hak sahipleri davacılar,
işçinin geçirdiği iş kazası nedeniyle felçli durumda iken gerekli bakım
özenden yoksun kalması sonucu, vücudunda meydana gelen yaralar neticesinde
öldüğünü, ileri sürerek manevi tazminat isteğinde bulunmuşlardır. Yerel
mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, işçinin uğradığı iş kazası ile,
cezaevinde vuku bulan ölüm olayı arasında uygun sebep-sonuç bağının bulunup
bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, sigortalı işçinin, geçirdiği iş kazası
sonucu, işverenden maddi ve manevi tazminat almış olması, bilahare ölmesi
durumunda, kaza ile ölüm arasında uygun sebep sonuç bağlantısının bulunması
kaydıyla, hak sahiplerinin manevi tazminat isteminde bulunmalarına engel
değildir.
Somut olayda, işkazası sonucu felçli durumunda bulunan işçinin girdiği
cezaevinde, yaşantısı itibariyle gerekli bakım, özen ve doktor
tavsiyelerinden yoksun bir hayat sürdüğü kuşkusuzdur. Buradaki yaşamı
süresince özel durumu itibariyle de, Doktor tavsiyelerine uygun davranmasının
gerçekleşemeyeceği açık bir olgudur. Kaldı ki bu yön 506 sayılı Kanunun
maddesinde açıkca hükme bağlanmıştır. Ayrıca da Adli Tıp kurumu Birinci
İhtisas Kurulu'nun 28 Mayıs 1993 günlü raporunda; "...işçinin kazaya bağlı
olarak bacaklarda felç teşekkül ettiği, omurilik lezyonları iyileşmesi mümkün
olmayan arızalardan olduğundan felç sekel olarak kaldığı, ancak iyi bir bakım
ile 12 yıl hayatını devam ettirdiği ve komplikasyonlar gözlenmediği; bir olay
nedeniyle cezaevinde kaldığı süre zarfında yeterli bakım ve ihtimam
eksikliğinden gluteal ve sakral bölge ile topuklarda yaralar meydana geldiği
ve bu yaralar iyileşmeden hastahanede öldüğüne göre, yatma yaraları ve
bunların komplikasyonlarından ölmüş olduğu" vurgulandıktan sonra "ölümüne
neden olan yaralar, felçli kişide bakım ve ihtimam yetersizliğinden ileri
geldiğinden, felce neden olan kaza ile, ölüm arasında dolaylı illiyet
rabıtası bulunduğu" belirtilmiştir.
Somut olayda, çekişmesiz bulunan maddi olgular gözetildiğinde işkazası
ile ölüm olayı arasındaki müterafik illiyet bağlarının bulunduğunun kabulü
gerekir.
O itibarla da, yerel mahkemece sigortalı işçinin hak sahipleri lehine
manevi tazminata hükmedilmesi kural olarak doğrudur.
Ne varki, hüküm altına alınan tazminat miktarları yönünden olaydaki
özellikler nazara alınarak hükme yönelik temyiz itirazları Özel dairece
incelenmemiştir.
Bu durumda dosya, hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için
Dairesine gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı kural olarak
yerinde ise de, hüküm altına alınan tazminat miktarına yönelik temyiz
itirazlarının incelenmesi için dosyanın, Dokuzuncu Hukuk Dairesine
gönderilmesine, l6.11.1994 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Birinci Başkanvekili 4.H.D.Bşk. ll. H.D.Bşk. 10.H.D.Bşk.
İ.Teoman PAMİR M.C.Keskin N.Özkan İ.T.Ozanoğlu
8.H.D.Bşk. 6.H.D.Bşk. 7.H.D.Bşk. 14.H.D.Bşk.
M.F.ıldız Ö.N.Doğan H.Örmeci E. Özdenerol
Bozma Bozma
12.H.D.bşk. 9.H.D.Bşk.V. T.Y.Darendelioğlu Y.Akman
C.Sanin M.Demirtürk
Bozma
5.H.D.Bşk.V. M.Erman S.Tükenmez C.Çetiner
Y.S.Kitiş Bozma
H.Deniz H.seyrek Ş.D.Kabukçuoğlu B.Kartal
Bozma
H.Dinç 13.H.D.Bşk.V. Ş.e.Serim O.Uzgören
Bozma Ş.Yüksel Bozma
Bozma
H.Demirhan M.H.Surlu S.Sezen C.Dikmen
Bozma
V.Canbilen A.Ertürk H.A.Bengü A.E.Baccıoğlu
Bozma Bozma
Z.Sağdur İ.Erdemir A.Alyaz B.Özkaya
Bozma
İ.Karataş İ.Özmen Y.Özdilek A.Nazlıoğlu
Bozma
L.Gürün H.Karakış
|