 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
SAYI:
1994
ESAS KARAR
8865 9312
YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ :İstanbul 3 Asliye Hukuk Hakimliği
TARİHİ :8.4.1994
NOSU :134-143
DAVACI :Hafize Yasemin ve Sabri Dura vekili avukat
M.Sabri Hergenç
DAVALI :Türkiye Emlak Bankası A.Ş. vekili avukat Zehra Tuna
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda
ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen
hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya
incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, satım sözleşmesi gereğince 30 Eylül 1989 tarihinde teslimi
davalı Türkiye Emlak Bankası A.Ş. tarafından taahhüt edilen Küçükbakkalköy
Anatepe konutlarından 2435 parsel, DL Blok 15 numaralı satım konusu bağımsız
bölüm standart tip konutun, bu güne kadar teslim edilmediğini öne sürerek 4
aylık süre için kira karşılığı tazminatın beher ay için temerrüt faizi ile
birlikte 39.750.000 Tl.nın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ortada resmi şekilde yapılmış bir sözleşme yapılmadığı gibi
banka tarafından taahhüt edilmiş bir teslim tarihi, geçikme faizi veya cezai
şart bulunmadığını sözleşmedeki 20 aylık sürenin kesin teslim tarihi
olmadığını savunmuş davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece satış sözleşmesinde başlayacağı gün belirtilmeksizin "20 ay
sonra" teslime davet edileceği şeklinde kararlaştırmanın kesin vade olmadığı
davalının da temerrüde düşürülmediği kabul edilmiş davanın reddine karar
verilmiştir.
Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında
düzenlenen "vadeli satışlar için Anatepe Konut Yapı Teklif Yazısı" başlıklı
sözleşmenin teslim süresini belirleyen 6ncı maddesinde aynen "Anadolu Bankası
20 aylık süre sonunda konutunuzu size teslim için davet edecektir"
denilmektedir.
İfa (ödeme) günü gelmiş olan borç "muaccel" olmuş bir borç demektir.
Vade olarak belirli bir gün veya belirli bir süre öngörülmüş olabilir. İşte
sözleşmedeki "20 aylık süre sonunda" sözü vadenin bu ikinci anlamına örnek
oluşturur. Burada vade sürenin sonunda dolacaktır. Görüldüğü gibi taraflarca
akitte kararlaştırılan vadenin muayyen ve kesin olduğundan kuşku ve
duraksamaya yer olmamalıdır. Gerçekte de "20 aylık sürenin sonunda"
sözlerinden asla belirsizlik sonucuna kavuşulması mümkün değildir. Burada ifa
zamanı sözleşme tarihinden itibaren başlayıp 20nci ayın sonu olarak kesin bir
tarih belirlenmiştir. Yine vadenin hukuki tarihinde de bir katiyetsizlik ve
kuşku görülmemektedir. Ayın son günü de BK. 75/1 maddesince tesbit
edilecektir. O nedenle satım konusu dairenin mutlaka belirtilen tarihte
teslim edilmesi bu tarihte ifa yerine getirilmediği takdirde de ifanın daha
sonra yapılamayacağının taraflarca kararlaştırılmış olduğunun kabulü zorunlu
olmaktadır. Kesin vadeli akitlerde ifa kararlaştırılan tarihte veya zaman
içinde vuku bulmazsa ihtara ve süre tayinine artık gerek görülmez. Vadenin
gelmesi alacağı muaccel hale getirir ve borçlu ifa ile yükümlü olur. (BK. Md.
76) Tüm dosyadaki bilgi ve belgelerden satım konusu daireyi sözleşmede tayin
edilen kesin vade içinde teslim etmediği ve böylece ifanın geciktirilmiş
olmasından dolayı davalının temerüdünün oluştuğu anlaşılmıştır.
Şu durum karşısında, Mahkemece davalının sözleşmeye aykırı davranması
nedeni ile davacının uğradığı giderin miktarı tesbit edilmeli ve hüküm altına
alınmalıdır. (BK. Md. 96) Mahkemenin hükmüne emsal tuttuğu Dairemizin
13.4.1993 gün ve 1931-3134 sayılı ilamı hata sonucu verilmiş tek bir karar
olup bundan da hemen dönülmüş ve aynı durumda olan tüm davalar az yukarda
açıklanan kurallar ışığında sonuca bağlanmıştır. Halen de istikrarlı bir
biçimde bu görüş sürdürülmektedir. O halde usule ve yasaya aykırı bulunan
mahkeme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan mahkeme kararının belirtilen nedenler altında
davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.10.1994
gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.İ.Arslan M.Yüksel Ş.Yüksel A.E.Baççıoğlu S.Özyörük
|