 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
Esas Karar
94/8439 94/9507
Özet:Tarafların evlilikleri içinde kocanın ortak olarak katıldığı
kooperatif için tarafların katkıları oranında adi ortaklık kurulmuştur. Katkı
oranında davacının mal varlığında artış karşılığı istenebilir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Davacı evlenme ile oluşan ortak yaşamı ölünceye dek sürdürecekleri
inancı içinde kocası ve çocuklarıyla birlikte oturacakları bir ev sahibi
olmak üzere kooperatife ortak olduklarını ancak ortaklık payının davalı koca
adına yapıldığını ortaklık aidatlarını birlikte ödediklerini belirterek,
boşanma ile yoksun kaldığı yararlanma imkansızlığı nedeniyle 50.000.000 Tl.
katkı payının ödence olarak verilmesini istemiştir.
Davalı davacının katkısının bulunmadığını belirtmiştir.
Dinlenen davacı tanıkları, ortaklaşa yararlanacakları kooperatif
evinin giderlerinin taraflarca karşılandığını, borcun ödenmesinde
zorlanılması sonucu davacının annesininde 250.000.000 Tl. ile kızı davacıya
yardımcı olmak üzere katkıda bulunduğunu açıklamışlardır.
Davalı tanıkları kooperatif ödentilerinin davalı tarafından
kendilerine verildiğini ve davalı adına yatırdıklarını açıklamışlardır.
Aileyi dışarda temsil eden kocanın kooperatif payını kendi adına
yapması ödentilerin kendisi tarafından yapılması olagandır. Zira kadın
kocasına duyduğu güvenle katkısını onun aracılığı ile yapmıştır.
Taraflar arasında kooperatif payının ortaklığı hakkında açık bir
anlaşma bulunmamakta isede böyle yazılı ve hatta sözlü bir anlaşmanın
oluşması, Türkiye düzeyinde alışılmış bir olğu değildir.
Karı koca tüm yaşamlarını birlikte geçirecekleri evin yapımı için
karar vermekte ve gelirleri oranındaki katkılarını birleştirerek konutun
tamamlanmasını sağlamaktadırlar. Karı koca arasında oluşan bu ilişki bir
ortaklık sözleşmesidir. Zira iki veya daha çok kişinin kazançlarını
(sayilerini ve mallarını) ortak bir gayeye erişmek için bir araya getirmeleri
ile adi ortaklık kendiliğinden kurulmuş olur (B.K. Md. 520). Ayrıca yazılı
veya sözlü bir anlaşmanın yapılması zorunluluğu yoktur.
Davacı eşin Medeni Kanunun 190. maddesi uyarınca evin gerekli
harcamalarına katılmayı aşan katılımları kocanın mal varlığının artmasını
sağlamış ise bu katkının bağış olarak değerlendirilmeside mümkün değildir.
Zira bağış iki taraflı açık iradelerin birleşmesini gerektirir.
O halde tarafların sosyal ve ekonomik durumları davalının mal
varlığındaki artışın niteliğide dikkate alınarak aile giderlerine olan uyğun
katkısı belirlenip bu miktarı aşan katkının yarattığı değer artışının hüküm
altına alınması gerekir.
O halde kooperatifin başlangıcından davalı adına kütüklendiği tarihe
kadar olan ödentilerin davacı ve davalının bu tarihler arasındaki kazancı,
davacının annesinin yaptığı toplu katkı davalının ev giderlerine yaptığı
olağan katkısıda dikkate alınarak, davacının katkısı sonucu oluşan mal
varlığındaki değer artışından davacıya Medeni Kanunun 4. maddesindeki
hakkaniyet ilkeside gözetilerek uyğun miktarda bir ödencenin verilmesi
gerekir.
Belirtilen yönleri kapsayacak yeterli inceleme ve araştırmaya
dayanmayan hükmün bu nedenlerle bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyize konu hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz
peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla karar verildi.
13.l0.l994
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
Tahir Alp Nedim Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu F.Kıbrıscıklı Özcan Aksoy
(Gerekçeye (gerekçeye
muhalif) muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Borçlar Kanunun 520. ve devamı maddelerinde öngörülen adi ortaklık bir
ticari ortaklık çeşididir. Müessese tüm incelendiğinde kar amaçlı olduğu
aşikardır. Bir akit türü olmakla ortakların icab ve kabulüyle kurulur.
Ortakların hakları Borçlar Kanunundaki hükümlere tabidir. Şirketin hitam
bulması ve tasfiyeside Borçlar Kanunun 935 ve devamı maddelere göre olur.
Evlilik birliğinin devamı sırasında karı kocanın birbirlerine parasal
yardımlarını özellikle birisinin bir mal edinmesinde ihtiyacı sebebiyle diğer
eşten aldığı nakdi yardrımları hemen adi ortaklık olarak nitelemek mümkün
değildir. Bir karz aktide olabilir, bir bağış aktide olabilir. Davacı
davalının yapı kooperatif ortağı olduğunu kooperatifin tasfiyesi sonucunda
davacı payı binanın davacının mülkiyetine geçeceğini, ve mülkiyet naklinin
resmi işleme tabi olduğunu bilmektedir. Onun için iki kişinin ve özellikle
eşlerin birbirlerine yardımlarını hemen adi ortaklık kabul etmemek gerekir.
Karı koca arasında mal ayrılığı rejimi vardır. Eşlerin edindikleri malların
mülkiyeti kendilerine aittir. Karı kocanın birbirlerine yaptıkları ödemeler
l953 tarih 8/7 sayılı İçtiharı Birleştirme kararı hükmüne göre istenir. Bu da
verdiği kadarı isteme olup, diğer eşin edindiği değere göre değildir.
Sonuç olarak, eşler arasında bir akti ilişkiyi kabule elverişli delil
yoktur. Davanın l953 tarih 8/7 sayılı İçtiharı Birleştirme Kararına göre
çözüm gerekir. O halde davacının kocasına yaptığı ödemeler tesbit edilip onun
iadesine karar vermek gerekir. Mahkeme hükmü bu gerekçe ile bozulmalıdır.
Başkan Üye
Tahir Alp Ş.D.Kabukçuoğlu
|