 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
18.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1994/7386 1994/8560
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Beyoğlu 4.Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi :1.2.1994
Nosu :1993/258-1994/9
Davacı :Songül Baysal vekili Av.Şener Mete
Davalı :Nüfus Müdürlüğü
Dava dilekçesinde Songül olan isminin Rojda olarak düzeltilmesi
istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili
tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki
bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, nüfus kütüğünde Songül olan ismine rağmen etrafınca Rojda adı
ile tanındığını ve çağrıldığını ileri sürerek nüfustaki Songül isminin Rojda
olarak değiştirilmesini istemiştir.
Medeni Kanunun 26. maddesi hükmüne göre haklı sebebin kanıtlanması
halinde ismin değiştirilmesi mümkün olup, davacının belirttiği isimle
çağrılmış olması ve etrafınca bilinmesi bu haklı sebebin varlığının
kanıtıdır.
Ancak, bu suretle değiştirilecek ismin Nüfus Kanununun 16. maddesinin
4. fıkrasındaki yasaklama kapsamında bulunmaması, milli kültürümüze, ahlak
kurallarına, örf ve adetlerimize aykırı olmaması veya kamu oyunu incitmemesi
gerekir.
Dosya içerisinde bulunan Türk Dil Kurumu Başkan vekili imzalı
24.11.1993 tarihi yazıda Rojda isminin Türkçe olmadığı ve ad olarak
kullanılmasının milli kültürümüze, örf ve adetlerimize ve ad verme
geleneklerimize uygun olmadığı bildirilmiş ise de ismin Türkçe olmaması ve ad
olarak kullanılmasının ad verme geleneklerimize aykırı olma hususları
yukarıda sözü edilen yasaklar kapsamında olmadığı gibi bu adın milli
kültürümüze ne suretle aykırı bulunduğu da açıklanmamıştır. Yasada
öngörülmeyen bir yasağın yeni alınmak istenen isme hukuki engel teşkil
etmesinin kabulü doğru değildir.
Ancak, davacının Rojda adıyla bilindiğine ve bu suretle haklı nedenin
var olup olmadığına dair tek şahit dinlenmiş olup, bu şahidin beyanı bu
bakımdan yeterli olmadığı cihetle davacının gösterdiği diğer şahidin de
dinlenmesi ve mahkemece gerekli görüldüğü takdirde, haklı nedenin ispatı
zımnında başkaca araştırmalara da girişilerek hasıl olacak sonuca göre karar
verilmelidir.
Davanın Türk Dil Kurumu Başkan Vekilinin yeterli açıklıkta bulunmayan
ve yasal dayanağı gösterilmeyen yazısına dayanarak reddi doğru
görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde
olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.6.1994 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Sait Rezaki M.A.Selçuk V.Canbilen A.Nazlıoğlu İ.N.Erdal
|