Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Onüçüncü Hukuk Dairesi

	E. 1994/7280
	K. 1994/9464
	T. 1.11.1994

*  SÖZLEŞMENİN BOZULMASI (FESHİ)
*  İSTENECEK TAZMİNAT
*  TAZMİNATIN HESABI
*  TEMİNATIN MAHSUP EDİLEMEYECEĞİ

ÖZET: Borçlunun, borcunu yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin bozulması
 (feshi) halinde, Devlet İhale Yasasının 62. maddesinde hesabın genel
 hükümlere göre tasfiye edileceği öngörülmüştür. Sözleşmenin feshinde
 istenebilecek tazminat davacının kaçırılan fırsatı olarak olumsuz (menfi)
 zararıdır. Mahkemece yapılacak iş; konusunda uzman bilirkişilerden
 oluşturulacak bilirkişi kurulundan gerekçeli, denetime elverişli olacak
 biçimde rapor alınmak suretiyle fesihten sonra ikinci ihalenin yapılması için
 gerekli ve makul sayılabilecek süreyi tesbit etmek, bu süre içinde ilk
 ihaledeki miktar kadar ve aynı nitelikteki malın ilk ihaledeki rekabet
 ortamına benzer bir konumda hangi birim fiyatla satın alınabileceğini
 belirlemek, böylece belirlenecek birim fiyatla ilk ihaleye davalıdan başka
 katılıp en uygun teklif verenin teklifine ilişkin birim fiyata göre sonradan
 alımı yapılan mal için davacının kaçırılan fırsatı olarak varsa olumsuz
 (menfi) zararını saptamak ve hükmetmekten ibarettir. Fesih halinde gelir
 kaydedilir kesin teminat, borçlunun borcundan mahsup edilemez.

(2886 s. İhale K. m. 62, 51, 35)
(1086 s. HUMK. m. 76)
(818 s. BK. m. 106, 108)

Taraflar  arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda
 yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik
 olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi
 üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi,
 gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı İdare, davalı satıcının teslimini yüklendiği er portakalını eksik
 teslim ederek sözleşmenin feshine neden olduğunu, teslim edilmeyen portakalın
 bir başkasından fazla bedel ödenmek suretiyle satın alındığını beyanla,
 böylece oluşan Hazine zararı 172.300.000 TL. nin  6.1.1992 fesih tarihinden
 itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini
 istemiştir.

Davalı, davacının sonraki alımlarını, ilk ihale konusunu bölerek parça parça
 ve pazarlık usuliyle yaptığını, 2886 sayılı Yasaya aykırı olan bu alımlar
 nedeniyle zarar isteyemiyeceğini, zarardan, gelir kaydedilen teminat
 bedelinin de düşülmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini
 savunmuştur.

Mahkemece, 114.023.000 TL.nin dava tarihinden itibaren  45 reeskont faizi ile
 birlikte davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş, hüküm
 taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici
 nedenlere ve özellikle dava konusu zararın ödenmesi konusunda davadan önce
 davalının temerrüde düşürüldüğü (BK.nun 101/1. maddesi) davacı tarafından
 iddia ve isbat edilmemiş bulunmasına, davalının tacir olması nedeniyle
 taraflar arasındaki ilişkinin ticari iş sayılmasına (TTK. m. 21). Ticari
 işlerde ise reeskont  oranında faiz talep edilebileceğine göre davacı ve
 davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının
 reddi gerekir.

2- 2886 sayılı Devlet İhale Yasasının 36. maddesi hükmü uyarınca kapalı teklif
 usulü ile yapılan ihale sonucu imzalanan 28.10.1991 günlü sözleşmeye göre,
 davalının; davacıya, kilosu 949 TL.den 230 ton er portakalını satıp teslim
 etmeyi yükümlendiği, 201.320 kg.lık bölümünü teslimde temerrüde düştüğü için
 davacı tarafından 6.1.1992 tarihinde bu sözleşmenin feshedildiği, davalının
 13.097.000 TL.lık teminatınında Hazineye gelir kaydedildiği, 15.1.1992
 tarihinde 3 parti halinde (80+15+35 ton) 130 ton, 17.2.1992 tarihinde de 50
 ton olmak üzere toplam 180 ton er portakalının pazarlık usuliyle daha fazla
 bedel ödenerek dava dışı İbrahim adındaki kişiden satın alındığı, bu davadaki
 davacı istemininde fazladan ödenmek zorunda kalınan fark bedele ilişkin
 olduğu iddia, savunma ve dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.

Bu davada, taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; kapalı teklif usulü ile yapılan
 ihale sonucu düzenlenen sözleşmenin feshinden dolayı davacının isteyebileceği
 zararın kapsamı ve niteliği ile sonradan yapılan alımların, ilk ihale
 konusunun parçalara bölünüp partiler halinde ve değişik zamanlarda pazarlık
 suretiyle yapılmasının davalının zarardan sorumluluğunu etkileyip
 etkilemeyeceği zarardan teminat bedelinin düşülüp düşülemiyeceği noktalarında
 toplanmaktadır.

Öyle ise öncelikle davacının isteyebileceği zararın kapsam ve niteliği
 üzerinde durulmalıdır.

2886 sayılı Devlet İhale Yasasının 62. maddesi borçlu olan müşterinin
 temerrüdü halinde BK.nun 106. maddesinde olduğu gibi alacaklıya, ifa ile
 birlikte geciken ifa dolayısıyla zararı veya ifadan derhal vazgeçip müsbet
 zararını veyahut sözleşmeyi fesih edip menfi zararını isteme konusunda
 seçimlik haklar tanımamış, aksine yanlız sözleşmeyi fesih hakkı vermiş, ancak
 fesih halinde istenebilecek zararın niteliği, kapsamı ve koşulları üzerinde
 durmamış, hesabın genel hükümlere göre tasfiye edileceğini açıklamakla
 yetinmiştir. Davaya konu sözleşmenin II, şartnamenin 24. maddesiyle de bu
 yasa hükmüne uygun düzenleme yapılmış, ayrık bir hükme yer verilmemiştir.
 Öyle ise yasanın, sözleşme ve sözleşme eki şartnamenin yaptığı bu yollamalar
 nedeniyle olayda sözleşme sorumluluğunu açıklayan BK.nun 106-108 madde
 hükümlerinin uygulanması gerektiğinde duraksanmamalıdır. Sözleşme
 sorumluluğunda ise zarar müsbet ve menfi zarar ayrımına tabi tutulmaktadır.

Borçlu, borcunu gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki
 ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müsbet
 zarardır. Burada sözleşmenin feshedilmesinden değil borcun gereği gibi ifa
 edilmemesinden doğan bir zarar sözkonusudur.

Menfi zarar ise uygulanacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir
  sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin
 boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme
 yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Sözleşmenin feshinde istenebilecek
 zarar, ise menfi zarardır. Sözleşmenin geçerliliğine, ifa edileceğine
 inanılarak başka bir sözleşme yapma fırsatının kaçırılması nedeniyle
 uğranılan zararda menfi zarar kapsamında kalır.

Davacı, davalının sözleşme ile yükümlendiği bedelle borcun yerine
 getirilmemesi nedeniyle aynı malı almak için dava dışı kişiye ödediği bedel
 arasındaki fark tutarını yani müsbet zararını bu davada istemiştir. Ancak,
 sözleşme feshedildiğine göre davacının hükümsüz kalan bu sözleşmeye tekrar
 dönerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararını istemesine hukuken olanak
 bulunmamaktadır. Ne varki, davacının bu davada müsbet zararını istemesi,
 hakimin açıklanan olayları doğru olarak nitelendirip, gerçekleşecek menfi
 zararının hüküm altına alınmasına mani teşkil etmez (HUMK. m. 76).

Öte yandan, davalının edimini sözleşildiği gibi yerine getireceği inanç ve
 güveni ile davacı, bu sözleşmede öngörülen süreleri beklemiş davalının
 temerrüdü gerçekleşince sözleşmeyi fesih etmiş böylece askeri birliğin
 yiyecek maddesinin temini de gecikmiştir. Bunun içindir ki davacı ihtiyacın
 acil bir hal aldığını üst ikmal makamlarıyle kamu kuruluşlarından da temin
 edilemediğini gerekçe göstererek pazarlık usulü ile alım yapmak zorunda
 kalmıştır. İhtiyacın acil hale gelmesine ve hemen temin edilmesi
 gerekliliğine davalının temerrüdünün sebebiyet verdiği ise çok açıktır, 2886
 sayılı Yasa hükümlerine göre pazarlık usulüde bir ihale şeklidir (35 ve 51.
 madde). Aynı Yasanın 62. maddesinde ise sonraki alımların ilk ihale şekli
 değiştirilmeden ve parçalara bölünmeden yapılması gerektiği gibi koşullar
 öngörülmeden fesih halinde hesabın genel hükümlere göre tasfiye edileceği
 açıklanmıştır. Bu nedenlerle BK.nun genel hükümlerinde de benzer koşullar
 bulunmadığı için salt alımların, pazarlık usuliyle ve parçalara bölünerek
 yapılmış olmasını davacı idarenin menfi zararını isteme hakkını ortadan
 kaldıracağı şeklinde değerlendirmek mümkün değildir. Ne varki sonraki
 alımların, ilk ihale şekli değiştirilerek pazarlık usulü ile ve parçalara
 bölünerek yapılması alım konusu malın evsafının değiştirilmesi, gerekmediği
 halde alımlarda geç kalınması menfi zararın hesabındaki birim fiyata etkili
 olabilir. Bu gibi hallerde ise ikinci ihale birim fiyatları zararın hesabında
 nazara alınmamalıdır. İlk ihaledeki miktar ve evsaftaki malın, fesihten
 sonraki makul sayılabilecek bir zaman dilimi içinde geniş kitlelere
 duyurulmak ve böylece rekabet ortamı da yaratılmak suretiyle birim fiyat
 üzerinden hangi bedelde alınabileceği yöntemince saptanmalı, saptanacak bu
 bedel zarar hesabında esas alınmalıdır.

Diğer taraftan, 2886 sayılı Yasanın 62. maddesi ile taraflar arasındaki
 sözleşmenin eki şartnamesinin 24/son maddesinde fesih halinde "gelir
 kaydedilen kesin teminat müteahidin borcundan mahsup edilemez" hükmüne yer
 verilmiştir. Sözleşmenin feshi nedeniyle davacı idarenin maruz kaldığı zarar,
 aynı zamanda davalının borcunu oluşturur. Yasada borcun kaynağı yönünden
 ayrım yapılmadığına göre yasa ve sözleşme hükümleri esas alınarak davacı
 zararından gelir kaydedilen teminat tutarının mahsubu da yapılamaz.

Bu açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman kişilerden
 oluşturulacak bilirkişi kurulundan gerekçeli, denetime elverişli olacak
 tarzda rapor alınmak suretiyle; fesihten sonra ikinci ihalenin yapılması için
 gerekli ve makul sayılabilecek süreyi tesbit etmek, bu süre içinde ilk
 ihaledeki miktar kadar ve aynı evsaftaki malın ilk ihaledeki rekabet ortamına
 benzer bir konumda hangi birim fiyatla satın alınabileceğini belirlemek,
 böylece belirlenecek birim fiyatla, ilk ihaleye davalıdan başka katılıp en
 uygun teklif verenin teklifi 1200 TL/kg. birim fiyata göre sonradan alımı
 yapılan 180 ton er portakalı için davacının kaçırılan fırsat olarak varsa
 menfi zararını saptamak ve hükmetmekten ibarettir.

Mahkemece, tüm bu hususlar gözardı edilip eksik ve yetersiz bilirkişi
 düşüncesi esas alınıp, gelir kaydedilen teminat tutarıda zarardan mahsup
 edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozma
 nedenidir.

S o n u ç : Bir nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalının diğer
 temyiz itirazlarının reddine, iki nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz
 olunan kararın taraflar yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde
 iadesine, 750.000 lira duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak
 birbirlerine ödenmesine, 1.11.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Tüketici şikayetleri] êğèñòàëîí äëÿ òîìàòîâ 
  • 10.07.2025 01:42
  • [Kredi dosya masrafı iade] óäîáğåíèÿ äëÿ êëóáíèêè 
  • 10.07.2025 01:41
  • [Deniz ticaret hukuku] âíåñåíèå óäîáğåíèé êàğòîôåëü 
  • 10.07.2025 01:40
  • [Mal beyanı] ïîñòàâêà óäîáğåíèé 
  • 10.07.2025 01:40
  • [Borç taksitlendirme] óäîáğåíèÿ äëÿ ìàëèíû 
  • 10.07.2025 01:39


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini