 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onyedinci Hukuk Dairesi
E. 1994/719
K. 1994/1328
T. 14.2.1994
* MURİS
* İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET
* MİRASÇILAR ARASINDA YAPILAN PAY SATIŞI
ÖZET : Muristen kalan taşınmazlar paylaşılmadığı veya iştirak haline son
verilmediği takdirde, mirasçılardan biri veya birkaçının üçüncü kişilere
yaptıkları satışlar geçersizdir. Somut olayda, aynı murisin mirasçıları
arasından pay satışı yapıldığı, bir mirasçının diğer mirasçıya yaptığı pay
satışının yazılı olmak koşuluyla geçerli sayılacağı Medeni Yasanın 612.
maddesi ile 24.5.1985 gün ve 2/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük
Genel Kurulu Kararı gereğidir. Hal böyle olunca, içeriğine karşı çıkılmayan
miras paylarının devrine ilişkin yazılı sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü
gerekir. Bu halde, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 13. maddesinde tapu dışı
satışların geçerliliği için öngörülen on yıllık sürenin somut olayda uygulama
yeri yoktur. Bu nedenle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 612) (3402 s. Kadastro K. m. 13) (YİBK., 24.5.1985 gün ve 2/5
s.)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda;
davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hüseyin tarafından süresi içinde
temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında; 304 parsel sayılı, 39020 metrekare yüzölçümündeki
taşınmaz tapu ve vergi kaydı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle
Hüseyin ve paydaşları adlarına tesbit edilmiştir. İtirazı, tapulama
komisyonunda reddedilen Hüseyin, tesbit maliklerinden Mehmet ile Emine'nin
satın aldığına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve dava
konusu parselin Hüseyin ve paydaşları adına tapuya tesciline karar verilmiş;
hüküm, davacı Hüseyin tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastroca, dava konusu parsel tarafların ortak miras bırakanı Hasan bini
Halil'e ait Haziran 1289 tarih, 127 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığı
kabul edilerek payları oranında tüm mirasçıları adına, tesbit edilmiştir.
Tesbit maliklerinden davacı Hüseyin, tesbitten önce davalılar Mehmet ile
Emine'ye ait miras paylarını haricen satın aldığını ileri sürerek dava
açmıştır. Çekişmeli parselin Hasan bini Halil'den geldiği, Haziran 1289
tarih, 127 numaralı tapunun kapsamında kaldığı ve kayıt malikinin ölümünden
sonra mirasçıları arasında taksim edilmediği tartışmasızdır. Uyuşmazlık
terekeye dahil taşınmaz malda Emine ve Mehmet'e ait miras paylarının davacıya
satılıp satılmadığı, satılmış ise iktisap koşullarının gerçekleşip
gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. Mirasçılardan Emine ile Mehmet'in
miras paylarını davacı Hüseyin'e sattıklarına ilişkin dosya arasında bulunan
satış senetlerinin içeriğine, satıcıların herhangi bir itirazları yoktur.
Emine ve Mehmet yapılan satışın doğru olduğunu, ancak sonradan satışın
bozulduğunu ve satış senedi üzerindeki tarihin değiştirildiğini ve
değiştirilen satış tarihi ile kadastro tesbitinin yapıldığı tarihe kadar on
yıllık sürenin geçmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
Muristen kalan taşınmazlar paylaşılmadığı veya iştirak haline son verilmediği
takdirde mirasçılardan biri veya bir kaçının üçüncü kişilere yaptıkları
satışlar geçersizdir. Somut olayda, aynı murisin mirasçıları arasından pay
satışı yapıldığı, bir mirasçının diğer mirasçıya yaptığı pay satışının yazılı
olmak koşuluyla geçerli sayılacağı Medeni Yasanın 612. maddesi ile 24.5.1985
gün ve 2/5 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Genel Kurul Kararı
gereğidir. Hal böyle olunca, içeriğine karşı çıkılmayan miras paylarının
devrine ilişkin yazılı sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü gerekir. Bu halde
3402 sayılı Kadastro Yasasının 13. maddesinde tapu dışı satışların
geçerliliği için öngörülen 10 yıllık sürenin somut olayda uygulama yeri
yoktur. Mahkemenin kabul ettiği gibi sözkonusu yapılan senetler üzerindeki
tanzim tarihlerinin değiştirilmiş olması var sayısla bile sonuca ve olaya
etkili değildir. Tüm dosya içeriği ve davalılar tarafından gösterilen
delillerle sonradan satışın bozulduğuna ilişkin savunmada kanıtlanmış
değildir. Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken tapulu
taşınmazda yapılan tapu dışı satış ile kadastro tesbitinin yapıldığı tarihe
kadar on yıllık süre geçmediğinden sözedilerek davanın reddedilmesi
isabetsizdir.
Davacı Hüseyin'in temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan
nedenlerden ötürü (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz
edene geri verilmesine, 14.2.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|