Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C.
 Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ

      SAYI                 Y A R G I T A Y    İ L A M I  
ESAS         KARAR
7129  1994   9463

MAHKEMESİ     : Ankara 10 Asliye Hukuk Hakimliği
TARİHİ        : 1.3.1994
NO            : 160-176
DAVACI        : İçişleri Bakanlığı vekili avukat Güner Kırval
DAVALI        : Akgünler Kollektif Şirketi vekili avukat İbrahim Açan

	Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda
 ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine
 yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz
 edilmesi üzerine, ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı
 vekili avukat İbrahim Açan ile davacı vekili avukat Gülan Tankut'un gelmiş
 olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü
 açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez
 temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği
 konuşuldu.

	 	KARAR

	Davacı idare, davalı satıcının teslimini yükümlendiği 40.000 kgr. 2.
 sınıf beyaz peyniri teslim etmediği için sözleşmenin feshedildiğini, aynı
 peynirlerin farklı ve fazla bedel ödenerek başkalarından satın alındığını,
 böylece hazinenin 272.735.489 TL. zarara uğradığını beyanla zararın
 12.11.1991 fesih tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsiline
 karar verilmesini istemiştir.
	Davalı, sonraki alımların, ilk ihale konusunun parçalara bölünüp
 pazarlık usulüyle değişik zamanlarda yapılmasının 2886 sayılı yasa
 hükümlerine aykırı olduğunu, yasaya aykırı bu alımlar nedeniyle kendisinden
 zarar ve reeskont faizi istenemeyeceğini beyanla davanın reddine karar
 verilmesini savunmuştur.
	Mahkemece, 233.080.535 TL.nın 25.12.1991 tarihinden itibaren
 hesaplanacak 40 reeskont faizi ile davalıdan tahsiline, fazla istemin
 reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
	1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun
 gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik
 bulunmamasına göre davacı ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan
 sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
	2- 2886 sayılı yasanın 36. maddesi uyarınca kapalı teklif usulüyle
 yapılan ihale sonucunda imzalanan 7.8.1991 günlü sözleşme ile davalının
 davacıya 40.000 Kgr. 2. sınıf beyaz peyniri teslim etmeyi yükümlendiği
 davalının edimini yerine getirmemesi nedeniyle bu sözleşmenin 12.11.1991
 tarihinde davacı tarafından feshedilip, ilki 13.11.1991'de sonuncusu da
 23.10.1992 tarihinde olmak üzere 9 parti halinde ve her biri pazarlık
 usulüyle aynı peynirin dava dışı kişilerden farklı bedel ödemek suretiyle
 satın alındığı, davacının bu alımlarından kaynaklanan zararını, bu davada
 istediği iddia, savunma ve dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır
	Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; sözleşmenin feshinden dolayı
 davacının maruz kaldığı zararın kapsamı ve niteliği ile sonradan yapılan
 alımların, ilk ihale konusunun parçalara bölünüp partiler halinde ve değişik
 zamanlarda pazarlık suretiyle yapılmasının davalının bu zarardan
 sorumluluğunu etkileyip etkilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
	Öyle ise öncelikle davacının isteyebileceği zararın nitelik ve kapsamı
 üzerinde durulmalıdır.
	2886 Sayılı Devlet İhale Yasasının 62. maddesi, borçlu olan müşterinin
 temerrüdü halinde B.K.nun 106. maddesinde olduğu gibi alacaklıya ifa ile
 birlikte, geciken ifa dolayısıyle zararı veya ifadan derhal vazgeçip olumlu
 zararını veyahut sözleşmeyi fesih edip olumsuz zararını isteme konusunda
 seçimlik haklar tanımamış, aksine yanlız sözleşmeyi fesih hakkı vermiş, fesih
 halinde istenebilecek zararın niteliği, kapsamı ve koşulları üzerinde
 durmamış, hesabın genel hükümlere göre tasfiye edileceğini açıklamakla
 yetinmiştir.
	Yasadaki yollama nedeniyle hesabın tasfiyesinde, B.K.nun 106- 108
 madde hükümleri bu tür uyuşmazlıklarda uygulanabilecektir. B.K.nun feshin
 hükümleri başlıklı 108. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, borçlu kendisine
 hiç bir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat edemezse alacaklı aktin
 hükümsüzlüğünden mütevellit zararının tazminini de talep edebilir. Bu maddede
 sözü edilen zarar uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan sözleşmenin
 hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması
 dolayısıyle uğranılan zarardır. Sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka
 bir sözleşme yapma fırsatının kaçırılması nedeniyle uğranılan zarar da bu tür
 zarar kapsamındadır. Sözleşme sorumluluğunda bu tür zarar, menfi (olumsuz)
 zarar olarak tanımlanmakta, fesih halinde istenebilecek zararın da olumsuz
 zarar olduğu kabul edilmektedir. Ne var ki, karşılıklı edimleri içeren
 sözleşmelerde, borçlunun temerrüdünü ve bunun sonuçlarını düzenleyen B.K.nun
 anılan hükümleri, kamu düzeni ile ilgili emredici hükümler değillerdir. Bu
 nedenle de sözleşme ile aksi kararlaştırılarak fesih halinde dahi olumlu veya
 olumsuz zarar ayrımı yapılmaksızın her türlü zarar ve ziyanın ödenmesi kabul
 edilebilir. Böyle bir durumda ise öncelikle sözleşme hükümlerinin uygulanması
 gerekliliğinde kuşku duyulmamalıdır.
	Somut olayda, sözleşmenin eki ve dolayısıyle sözleşme hükmünde olan
 "Özel (İdari) Şartnamenin" 11. maddesinin b fıkrasında taraflar "sözleşmenin
 feshine neden olan müteahhit hakkında ayrıca mahkemece de dava açılarak
 fazlaya dair haklar saklı kalmak şartıyle idarenin uğradığı her türlü zarar
 ve ziyanın (gerek sözleşmenin fesih tarihinden önce geriye dönük, gerekse
 sözleşmenin fesih tarihinden sonra ileriye yönelik) tahsili yoluna
 gidilecektir" şeklinde bir kararlaştırma yapmışlardır. Özel şartnamedeki bu
 hüküm, sözleşmenin feshinden sonra hesabın tasfiyesi şekline ilişkin olup,
 Devlet İhale Yasasında da açık ve örtülü olarak yasaklanmadığına göre
 geçerlidir. Tarafları bağlar. Şartnamedeki bu ayrık hüküm nedeniyle
 sözleşmenin feshine neden olan davalının, B.K.nun 108. maddesindeki genel
 kuralın aksine olumlu ve olumsuz zarar ayrımı yapılmaksızın idarenin bu
 yüzden uğradığı tüm zarar ve ziyanından sorumlu olacağının kabulü gerekir.
	Öte yandan davacı, davalının sözleşmedeki edimini yerine getireceği
 inanç ve güveni ile beklemiş daha sonra da yasa ve sözleşmede öngörülen
 sürelere riayet ile sözleşmeyi fesih zorunda kalmış, böylece ihale konusu
 yiyecek maddesinin alımı gecikmiş ve davacı ihtiyacı acil bir hal almış,
 davacı da ihtiyacın bir an önce karşılanması için pazarlıkla alım yapmak
 zorunda kalmıştır. Bu duruma ise, davalının temerrüdü, dolayısıyle kusurlu
 davranışı sebebiyet vermiştir. Kaldı ki, pazarlık usulü de 2886 sayılı yasada
 kabul edilmiş bir alım şeklidir. Aynı Yasanın 62. maddesinde, fesihten
 sonraki alımların, ihale şekli değiştirilmeden parçalara bölünmeden yapılması
 gerektiği şeklinde koşullar öngörülmeden hesabın genel hükümlere göre tasfiye
 edileceği açıklanmıştır. B.K.nda ve taraflar arasındaki sözleşme ve eki
 belgelerde benzer nitelikte koşullar bulunmadığı için salt sonraki alımların
 pazarlık usulüyle parçalara bölünerek yapılmış olması davacının zararını
 isteme hakkını ortadan kaldırmaz. Ancak, sonraki alımların, ilk ihale şekli
 değiştirilerek, parçalara bölünerek değişik zamanlarda geç yapılması, alım
 konusu malın evsafının değiştirilmesi zarar hesabında birim fiyatına ve
 dolayısıyle davalının zararının artmasına etkili olabilir. O nedenle bu gibi
 durumlarda zarar hesabında idarenin yaptığı alımlardaki bedeller nazara
 alınmamalı, ilk ihaledeki miktar ve evsaftaki malın, fesihten sonraki makul
 sayılabilecek bir sürede geniş kitlelere duyurulmak ve rekabeti temin etmek
 suretiyle ne miktar bedelle satın alınabileceği yöntemine uygun olarak
 saptanmalı, böylece bulunacak bedel zarar hesabına esas alınmalıdır.
	Bu açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş; konusunda uzman
 kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan denetime elverişli görüş ve
 düşünce alınarak; fesihten sonraki alımların yapılması için gerekli ve makul
 sayılabilecek süre belirlenmeli, bu süre içinde ilk ihaledeki miktar ve
 evsaftaki peynirin ilk ihaledeki rekabet ortamına benzer bir konumda hangi
 bedelle satın alınabileceği tesbit edilmeli, bu yolla tesbit edilen bedel ile
 sözleşmesi feshedilmeseydi davalıya ödenecek bedel arasındaki varsa fark
 bedel davacı zararı olarak istemle bağlı kalınarak hüküm altına alınmalı
 böyle bir farkın bulunmaması halinde ise davanın reddine karar verilmelidir.
	Mahkemece belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan yasa ve
 sözleşme hükümlerinin yorumunda hataya düşülerek, yetersiz bilirkişi raporu
 benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma
 nedenidir.
	3- Diğer taraftan davacı, B.K. 101/1 maddesi hükmü uyarınca davadan
 önce davalıyı zararının ödenmesi konusunda temerrüde düşürdüğünü iddia ve
 ispat etmiş değildir. Buna rağmen mahkemece hükmedilen meblağa dava tarihi
 yerine 25.12.1991 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi de
 ayrıca kabul şekli bakımından bozma nedenidir.
	SONUÇ: 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz
 itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle taraflar yararına, 3
 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına olmak üzere temyiz olunan
 kararın BOZULMASINA, 250.000 lira duruşma avukatlık parasının karşılıklı
 alınarak birbirlerine ödenmesine, peşin harcın istek halinde temyiz
 edenlerden davalıya iadesine, 1.11.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan        Üye         Üye         Üye              Üye
A.İ.Arslan    M.Yüksel    Ş.Yüksel    A.E.Baççıoğlu    S.Özyörük
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini