 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C. KARAR DÜZELTME
Y A R G I T A Y
4.Ceza Dairesi
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas No: 1994/7114
Karar No: 1994/7264
Tebliğname No: TK/80515
Görev sırasında yetkiyi kötüye kullanma suçundan sanık İsmail
Fidancı'nın yapılan yargılaması sonunda hükümlülüğüne ilişkin KÜTAHYA Asliye
Ceza Mahkemesinden verilen 17.5.1993 tarihli hükmü sanık müdafiinin temyizi
üzerine dairemizin 29.3.1994 gün ve 10512-2471 sayılı kararının tasihen
kaldırılarak bozulmasını isteyen Yargıtay C.Başsavcılığının 15.9.1994 tarihli
ve T.K. 80515 sayılı tebliğname ile daireye gönderilen dava dosyası,
başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü.
A- Tebliğnamede: "Sanık İsmail Fidancı, 3842 sayılı Yasayla değişik
CYY.nın 135. maddesinde yazılı esaslara uyulmadan sorguya çekilmiş ve böylece
savunma hakkı kısıtlanmıştır. Yüksek Daire bu hususu nazara almadan hükmü
onamıştır."
"Bu noksanlık kanaatımızca kararın düzeltilmesini gerektirmektedir."
"Bu itibarla dosyanın tekrar ele alınarak onama kararının
kaldırılmasına, Kütahya Asliye Ceza Mahkemesinin zikredilen kararının
arzedilen sebepten bozulmasına karar verilmesi CYY.nın 322 maddesi gereğince
talep ve dosya sunulur." denilmektedir.
B- İnceleme:
Ceza Yargılamasının temel amacı, daha önce işlenmiş olan eylemle
ilgili maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu amacı gerçekleştirmek için
yapılan araştırma ve soruşturma, kuşkusuz mutlak ve sınırsız değildir. Bu
etkinlikler sırasında kişisel ve/veya toplumsal değerlerin korunması
zorunludur. Bu nedenlerle yasa koyucu, Ceza Yargılaması Yasasının çeşitli
maddelerinde, kanıtın kendisi ve elde edilmesiyle ilgili birçok sınırlamalar
ve yasaklar getirmiştir.
Ceza Yargılama Yasasında 3842 sayılı Yasayla yapılan değişiklik de bu
bağlamda olmuş, kanıt elde etme (md. 135/a) ve hukuka aykırı olarak elde
edilen kanıtlarla ilgili değerlendirme (md. 254/2) yasakları getirilmiştir.
C.Yargılama Yasasının aynı Yasayla değişik 135. maddesinde öngörülen
aydınlanma hakkı ve aydınlatma yükümlülüğüne uyulmayarak ve özellikle susma,
savunma ve bir savunmandan yararlanma hakları bildirilmeden yapılan sorgu ve
bu sorguyla elde edilen anlatım kanıtı da, kuşkusuz hukuka aykırı bir
kanıttır ve değerlendirme yasağı kapsamındadır.
Ne var ki, Ceza Yargılamasının bir başka temel dayanağı da, Kamu
yararı ve birey yararı arasındaki duyarlı dengeyi kollayan ölçülülük
ilkesidir. Bu ilke gözetilmez ve kamu yararı birey zararına işletilirse,
haklar ve değerler örselenir; birey yararı toplum zararına kayırılırsa
yargılama kilitlenebilir ve dolayısıyle her iki durumda da, hukuk barışı
tehlikeye düşer.
Bu nedenlerle yasa koyucu, hukuka aykırı kanıtlar için değerlendirme
yasağını getirirken, bu tür "kanıtların hükme dayanak" yapılamayacağını,
yapıldıkları takdirde hükmün sakatlanacağını (md. 254/2) belirtmekle
birlikte, ayrıca bir hükmün bozulması için, hukuka aykırı işlemle hüküm
arasında nedensellik bağı arayarak, yasaya aykırılığın konulan hükmü
etkilemesi gerektiğini de vurgulamıştır (md. 320/1).
Bu koşullar bulunduğu takdirde, hiç kuşkusuz hüküm bozulacaktır.
Hukuksal görüş dışında olup Yasanın deyişiyle yanıtsız kalan maddi ya
da, eğer bunlar dışında ise, ancak hükmü etkilemiş olan yanılgılarla ilgili
olağanüstü ve sıra dışı bir çare olan karar düzeltme (md. 322/5) yoluyla da
hüküm yine bozulabilecektir.
Dosya incelendiğinde; hükümlünün 3842 sayılı Yasa değişikliğinden
sonra sorgusunun yapıldığı anlaşılmakta ve savunma/anlatım özgürlüğünü
kullanıp kullanmama ve aydınlanma konularında, C.Yargılama Yasasının 135.
maddesinde öngörülen hakların kendisine bildirildiğine ilişkin bir deyişe
duruşma tutanağında rastlanmamaktadır. Bu durumuyla sorgu yasaya aykırıdır.
Ancak, hükümlü aşamalardaki savunmalarında, okunan son soruşturma
kararındaki suçlamaları reddetmekle yetinmiş; kanıt oluşturacak ikrar ya da
benzeri bir anlatımda bulunmamıştır.
Öte yandan yerel mahkemenin, bir ikrar ve kabulü içermeyen savunmaya
dayanması esasen olanaksızdır. Nitekim mahkeme hükmü, öbür kanıtlara
dayanılarak kurulmuştur.
C- Sonuç: Yukarıda açıklandığı üzere, söz konusu hukuka aykırı işlemin
kurulan hüküm açısından nedensel (ilk) değeri ve gücü bulunmadığından,
C.Yargılama Yasasının 320/1. ve 322/5. maddeleri uyarınca karar düzeltme
isteğinin reddine 26.9.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 26.9.1994.
Sami Selçuk Muharrem Dinç Macit Başesen Birol Kızıltan Fadıl İnan
Başkan Üye Üye Üye Üye
|