 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2. HUKUK DAİRESİ
Sayı :
Esas Karar
94/7063 94/8489
Y A R G I T A Y İ L A M I
Özet:Reşit olan kişi hacredildiğinde vesayet yerine velayet altına
konmuşsa veli velayet hükümlerinden yararlanır. Vesayet altındaki kişinin
malları üzerinde hakimin izni olmadan tasarruf eder.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Medeni Kanunumuzun hükümlerine göre küçüklerin ve mal varlıklarının
bakım ve korunmalarını sağlamak için onların malları ve şahısları üzerinde
ana babanın sahip oldukları görevlerin ve hakların hepsine birden velayet
denmektedir. Velayet sadece ana ve babaya tanınmış bir iktidardır. Vesayet
vasi ile Sulh ve Asliye Mahkemesinin oluşturduğu bir teşkilattır. Velayette,
veli ile velayet altında olan yada velayet altına konulan arasında karşılıklı
yardım ve şefakat ile beraber velinin velayet altındaki kimsenin iaşesi ve
bakımı yükümlülüğü vardır. Kanunun Öngördüğü bütün hallerde (MK. 262/2, 269,
298, 369, 311 maddeler) olduğu gibi Mahkemece velayet kurulmuş ise veli ile
velayet altındaki kişi arasındaki ilişkiler ve velinin yetkileri bazı ayrık
durumlar dışında Medeni Kanunun 7. bab 5 faslındaki hükümlere göre
yütürülecektir. Farklı hal ise velayet altındaki şahsın yaşına ve belli bir
sıfatı kazanmasına bağlı olan durumlardır. Örneğin ana baba çoçuğun malları
üzerinde çoçuğun rüstüne kadar intifa hakları vardır. (MK. md. 280). Tabiiki
evlat rüştünü ikmal etmiş ise ana babanın intifa hakkı sona erecek, evlat
hacri sebebiyle tekrar velayet altına konmuşsa intifa hakkı avdet
etmiyecektir. Velayet altındaki küçük reşit olunca velayetten kendiliğinden
çıkar. Hacredilen reşit evlat ise hacir sebeblerinin sona ermesi ile
velayetten çıkacaktır. Bunlara karşı reşit evlat hacredilip velayet altına
konduğunda da hakimin müdahalesi Medeni Kanunun 272, 274 ve 285 maddeleri
uyarınca olacaktır.
Dairemizce verilen 13.2.1986 tarihli 1986/399-1469 sayılı kararda
reşit evlada hacir nedeniyle veli olarak tayin edilen ana veyababanın çocuğun
malları üzerinde serbestce tasarruf hakkı bulunmadığına işaret edilmiş isede,
bu görüşün istikrarlı olarak uygulandığını gösteren başka kararlara
rastlanmamıştır. Aksine Hukuk Genel Kurulunun 1989/1-146-239 sayılı ve
5.4.1989 tarihli kararında reşit evlat hacredildiğinde velayet altına
konmuşsa velinin mahcurun malları üzerinde serbertce tasarruf edebileceği
görüşü kabul edilmiştir.
Sıfatlar ile müesseseler birbirine bağlıdır. İster kanun gereği bir
hükme gerek olmaksızın, isterse bir hükümle olsun bir kimseye veli sıfatı
verilmişse, kanunda açıkca hüküm yoksa bazı düşünceler ile veliyi vasi yerine
vasiyide veli yerine koymak mümkün değildir. Velinin velayet müessesindeki
hükümlere göre hak ve ödevleri vardır. Vasininde vesayet muessesesine göre
ödevleri vardır. Velayet altına konmayan mahcura da en yakın kan ve sıhrı
hısımlarının vasi tayin edebileceği gene yasa hükmüdür.
O halde reşit evlat hacredildiğinde velayet altına konmuşsa, velayeti
kazanan ana veye baba Medeni Kanunun 268 ve 269 maddelerine ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 27.1.1929 ve 542 sayılı tefsir kararına göre, mallarını
yönetirken hakimin iznine ve onayına muhtaç olmadığından Sulh Hakiminin aksi
düşüncelerle oluşturduğu 5.5.1994 tarihli kararının bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın
BOZULMASINA temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar
verildi. 22.9.1994
Başkan Üye Üye Üye Üye
Tahir Alp Nedim Turhan Ş.D.Kabukcuoğlu Ferman Kıbrıscıklı Ö.Aksoy
|