 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1994/6665
K. 1994/16922
T. 27.9.1994
* RÜCUAN TAZMİNAT
* BİLİRKİŞİ HEYETİNİN SEÇİMİ
* İLGİLİLERİN KUSUR ORANLARI
* FAİZİN BAŞLANGIÇ TARİHİ
ÖZET: Sigortalıya yapılan harcamalar sebebiyle, Kurum zararının rücuan
ödetilmesi davalarında; bilirkişi heyeti, işçi sağlığı ve iş güveliği
konularında uzman bilirkişilerden oluşturulmalıdır.
Bu heyet, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı çerçevesinde düzenleyeceği
raporda; işçinin, işveren veya işverenlerin, olay bina inşaatında meydana
gelmişse, inşaat ruhsatı verilmemesi gerekirken verilmiş olması halinde
ilgili Belediye'nin kusur oranlarını tek tek belirlemelidir.
Tavanı teşkil edecek miktarda davalının kusur oranı nazara alınmalı; faiz
başlangıç tarihlerinde de infazda tereddüte düşülmeyecek şekilde açıklık
olmalıdır.
(506 s. SSK. m. 26/2)
İş kazası sonucu malül kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine
uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesi davasının yapılan yargılaması
sonunda, ilamda yazılı nedelerle gerçekleşen 25.504.454 liranın davalıdan
alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen
incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatınca da
duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu
anlaşılmış ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar
okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici
sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının redi gerekir.
2- Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir. Bu madde
gereğince davalı işverinin rücu alacağından sorumluluğu maddede öngörülen
yasal koşulların varlığı halinde mümkündür. Hükme esas kılınan 27.6.1993
tarihli kusur raporunda, zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda davalı
işverene 80, sigortalıya 20 oranında kusur verilmiştir. Davalının sıhhi
tesisat malzemeleri satışı ve işçiliği işyeri işvereni olduğu, olay günü bir
inşaatta sıhhi tesisat işi yapıldığı sırada bina içinde dönmeyen 6.5 m.
uzunluğundaki borunun binanın ön tarafındaki balkona çıkarılıp mengeneye
bağlanacak kısmı çevrilmek istenirken balkonun 1.5-2 m. yakınından geçen
elektrik teline borunun çok yaklaşması ile ceryan atlaması sonucu
zararlandırıcı sigorta olayının vuku bulduğu davalının bina inşaatı işyeri
işvereni olmayıp sıhhi tesisat işyeri işvereni bulunduğu dosya içeriğindeki
delillerden anlaşılmaktadır. Bu durumda, bina inşaatı sahibine de enerji
hattının geçtiği kısımda tehlikeyi önleyici tedbirler almaması, fen'i sorumlu
bulundurmaması ve sigortalıyı ikaz etmemesi nedeniyle münasip oranda kusur
verilmelidir. Keza inşaata ruhsat verildiğinin saptanması halinde ilgili
belediye de 1.5-2 m. yakınında enerji hattı geçmesine rağmen inşaata ruhsat
vermesi nedeniyle kusurlu bulunmalıdır. Öte yandan, dava teselsül esaslarına
dayanılmayarak sadece davalı Ahmet'in sigorta olayının vukuunda kusurlu
bulunduğu iddiasıyla açıldığından, bina inşaatı sahibi ile belediyeye
verilecek kusur oranları sonunda davalının rücu alacağından sorumluluk
alanını etkileyecektir.
Giderek, cezada hazırlık soruşturması sonunda olayın sigortalının kusurundan
kaynaklandığından bahisle takipsizlik kararı verildiği gibi 10.11.1987
tarihli sigorta müfettişi raporunda da aynı sonuca varılmıştır. Bu yönde
galvanizli boruyu emniyetli arka balkon yerine gerilim hattına yakın ön
balkonda çeviren sigortalının kusur oranının 20'den fazla olması
gerekmektedir.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulup işçi sağlığı
ve işgüvenliği konularında uzman bilirkişi heyeti marifetiyle kusur oranı ve
aidiyeti yönünde işçi sağlığı ve işgüvenliği mevzuatı çevresinde düzenlenmiş
kusur raporu alıp irdelemeden eksik araştırma ve inceleme ile yetersiz rapora
dayanılarak hüküm tesisi isabetsizdir. Giderek tavanı teşkil eden miktar da
davalının yeniden saptanacak kusur oranına göre belirlenmelidir.
3- Faiz başlangıç tarihlerinin hüküm fıkrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu m.389 uyarınca infazda tereddüte yer bırakmayacak açıklıkta
öngörülmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup
bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
davacı avukatı yararına takdir edilen 750.000 lira duruşma avukatlık
parasının davalıya, davalı avukatı yararına takdir edilen 750.000 lira
duruşma avukatlık parasının da davacıya yükletilmesine ve temyiz harcının
istek halinde ilgiliye iadesine, 27.9.1994 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
|