 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbirinci Hukuk Dairesi
E. 1994/565
K. 1994/3295
T. 21.4.1994
* KONŞİMENTO
* YANLIŞ BEYANLAR
ÖZET : Taşıtan (yükleten veya gönderen) yükün cins ve kıymetinin konşimentoda
yanlış gösterilmesine bilerek neden olmuşsa, taşıyan her türlü sorumluluktan
kurtulur.
Donatanın veya taşıyanın, taşıtan (yükleten veya gönderen) ile anlaşarak
konşimentoya gerçeğe aykırı kayıtlar koymuş olması yüzünden gelecek
sorumluluklardan dolayı taşıtana rücu hakkı bulunduğunu öngören bütün
anlaşmalar geçersizdir.
(6762 s. TTK. m. 1064)
K....... Denizcilik Tic. AŞ. ile E..... Pazarlama İt. İhr. AŞ. arasındaki
davadan dolayı, (İstanbul Asliye Altıncı Ticaret Mahkemesi)nce verilen
6.3.1992 gün ve 794-353 sayılı hükmü onayan Dairenin 15.6.1993 gün ve
3523-4299 sayılı ilamı aleyhinde, davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi
isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği
anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; davalıya ait rulo saç yükünün müvekkiline ait gemi ile
Japonya'ya taşınması hususunda anlaşma yapıldığını, yükleme esnasında malda
paslanmalar olduğuna dair gemi kaptanının uyarısı üzerine bu yüzden
müvekkilini uğrayacağı zararları karşılayacağı yolunda davalının taahhüt
vermesi üzerine temiz konşimento düzenlendiğini, ancak varma yerinde tesbit
edilen hasar nedeniyle alıcıya tazminat ödeyen yük sigortacısının
müvekkilinden talepte bulunduğunu, yapılan görüşmeler sonucu talebin çok azı
kadar ödeme hususunda anlaştıklarını ve ilk taksit olarak (25.000) Paund
ödendiğini ileri sürerek karşılığı (38.750.000) liranın dava tarihinden
itibaren 50 faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne ilşikin olarak verilen kararın Dairemizin
15.6.1993 tarihli ilamıyla davalı yararına bozulması üzerine davacı vekili
karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1- Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin
temyiz bozma ilamında yer alan hasarın niteliğine yönelik karar düzeltme
itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Davacı taşıyıcı vekilinin daire bozma ilamında ikinci gerekçe olarak yer
olan garanti mektubunun niteliğine yönelik karar düzeltme itirazlarına
gelince; yükleten tarafından, yüklenecek ve taşınacak mal gerçekte hasarlı
olduğu halde, kendisine temiz konşimento verilmesini temin için taşıyana
karşı vermiş olduu garanti mektubu nedeniyle daha sonra taşıyanın yükletene
rücu etme hakkı olup olmadığı uluslararası alanda değişik düzenlemelere tabi
tutulmuştur. Bu nedenle konu uluslararası hukuk alanında da tartışma konusu
olmuştur. Örneğin, Fransız Ticaret Kanununda garanti mektuplarının sadece
üçüncü kişilere karşı hükümsüz olduğu hükme bağlanarak, taşıyanla gönderen
arasında geçerli olduğu kabul edildiği halde, Alman Ticaret Kanununda bu
yolda bir hüküm yer almamıştır (Bkz. Prof. Dr. S. Okay, Deniz Ticaret Hukuk
II, İst. 1962 sh. 62 vd.; Prof. Dr. T. Çağa, Deniz Ticaret Hukuk II, İst.
1979 sh. 94 vd.). Bunun dışında Türkiye'nin henüz katılmadığı 1978 tarihli
Birleşmiş Milletler Deniz Yolu ile Eşya Taşıma Konvansiyonu -ki buna
doktrinde kısaca Hamburg Konvansiyonu adı da verilmektedir- hükümlerinde bu
konuda ayrı bir düzenleme getirilmiş ve 17. madde ile garanti mektuplarının
üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği hükme bağlandıktan sonra ancak
üçüncü kişiye zarar verme kasıt ve niyeti bulunmayan hallerde böyle bir
mektubun bu nedenle tazminat ödeyen taşıyan tarafından gönderene karşı rücuan
ileri sürülebileceği kabul edilmiş bulunmaktadır. Örneğin, taşınan malda
hasarın varlığında kuşku duyulması veya hasarın pek az olması gibi hallerde
yükleten/gönderen tarafından düzenlenen garanti mektubuna dayanılarak taşıyan
tarafından gönderene rücu edilebileceği kabul edildiği halde, üçüncü kişileri
kandırma kastı ile düzenlenen mektuba dayanarak gönderene/yükletene karşı
rücü hakkının bulunmadığı kabul edilmektedir (Bkz. Prof. Dr. F. Tekil, Deniz
Hukuku, Uluslararası Konvansiyonlar, İst. 1987 sh. 157 ve 188; Prof. Dr. T.
Çağa, age., sh. 95).
Aynı konuda ülkemizin yasal düzenlemesini teşkil eden TTK.nun 1064/2.
maddesinde ise bu tip anlaşma ve garantilerin geçersiz olduğu, üçüncü
kişilere karşı ileri sürülemeyeceği gibi, böyle bir mektuba dayanılarak
gönderene karşı da rücu edilemeyceği açık ve kesin bir şekilde hükme
bağlanmış bulunmaktadır. Nitekim, yasakoyucu da anılan maddenin gerekçesinde,
(Adliye Encümen Mazbatası) aynen: "...Ancak donatan bu gibi yanlış
beyanlardan dolayı gönderilene karşı mesul bulunmaktadır. Böyle bir mesuliyet
halinde yükletene veya taşıtana rücu haklarını teminen kendilerinden bir
garanti mektubu almaktadırlar. İşte bu gibi suistimallerin önüne geçmek
maksadıyla mezkur garanti taahhütlerinin hükümsüz olacağına dair ikinci
fıkranın sevki uygun görülmüştür" gerekçelerine yer vermek suretiyle maddenin
suistimalleri önleme amacıyla bu şekilde düzenlendiği hiç bir duraksamaya yer
vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmuş bulunmaktadır. İşte bu gerekçeyi de
dikkate alan Dairemiz emsal teşkil eden 17.11.1981 gün ve 1981/4401-4861
sayılı kararında aynı sonuca varırken bu düzenlemenin emredici bir kural
olduğunu da vurgulamış bulunmaktadır.
O halde, ülkemizdeki yasal düzenlemeyi teşkil eden TTK.nun 1064/2.
maddesindeki açık ve emredici hüküm karşısında taşıyanın garanti mektubuna
dayanarak gönderene rücu etmesi mümkün değildir. Yasanın emredici hükmüne
aykırı davranan taşıyıcının bizim yasal düzenlememiz karşısında bunun
sonucuna katlanması gerekir. Yorum yolu ile bu hükmün değişik bir şekilde
uygulanmasının yasanın açık hükmüne aykırılık teşkil edeceği açıktır.
Dava konusu olayda, davacı tarafından dava dilekçesinde açıklandığı üzere,
taşıma konusu çelik ruloların yüklenmeden önce açık sahada istiflenmesi
sonucu paslandığı taşıyıcı tarafından tespit edilmiş ve bu açık hasar
nedeniyle temiz konşimento düzenlememesi gerekirken, gönderenden bu yolda
garanti olarak (cleen on board) şerhini taşıyan temiz konşimento düzenlemek
suretiyle yasanın açık hükmüne aykırı davranmış ve bu şekilde konşimentoya
dayanarak bu malı alacak kimseleri kandırma kastı ile hareket etmiş
bulunmaktadır. Oysa, üçüncü kişileri kandırma niyeti ve kastına dayalı olarak
alınan garanti mektupları yukarıda da açıklandığı gibi, Hamburg Konvansiyonu
kuralları yönünden de garantiyi veren gönderene karşı rücu hakkı vermesi
mümkün değildir. O halde, ülke olarak bizim katılmadığımız ve yasal
düzenlememize aykırılık teşkil eden Hamburg kurallarının bir an için yorum ve
kıyas yolu ile uygulanması mümkün olduğu farz edilse bile olayın yukarıda
açıklanan özelliği karşısında bu kurllara göre de davacının yükletene rücu
hakkının mevcut olmadığının kabulü gerekir.
Bu durum karşısında, davacı vekilinin yerinde görülmeyen karar düzeltme
isteminin reddine karar verilmesi gerekir.
S o n u ç : Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı
vekilinin yerinde görülmeyen karar düzeltme isteminin (REDDİNE), bakiye
97.600 lira karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyenden alınmasına ve
3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK.nun 442/3. madde hükmü uyarınca
takdiren 100.000 lira para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak
Hazineye gelir kaydedilmesine, 21.4.1994 tarihinde oyçokluğuyla karar
verildi.
KARŞI OY YAZISI
* Davacı K........ AŞ. ile davalı E....... arasında demir/saç rulo yükün
Türkiye'deki Ereğli'den Japonya'daki Osaka ve Funabashi limanlarına taşınması
için bir çarter mukavelesi yapılmıştır. Ancak, konşimentoların düzenlenmesi
sırasında demir/saç rulo yüklerin yüklemeden önce açık havada
bekletilmesinden dolayı paslanma hasarına maruz kaldıkları hususunda ortaya
çıkan şüphe ve tereddütler nedeniyle taşıtan E.... AŞ. ile taşıyan K..... AŞ.
arasında 9.10.1986 tarihli bir taahhüt anlaşması tanzim edilmiştir. Buna göre
K..... gemisine yüklenen mallar için armatörün "Clean on board" konşimento
tanzim ederek imzalamasından dolayı tahliye limanında armatöre karşı malın
alıcısı veya herhangi bir üçüncü kişi tarafından yöneltilecek olan her türlü
zarar ve ziyan talebi vukuunda sözkonusu talebin taşıtan tarafından
karşılanacağı taahhüt edilmiştir. Bu taahhüdü alan taşıyan demir/saç ruloları
yüklemeden önce paslı olduğunu gördüğü halde konşimentoya hasar şerhi
koymayarak davalı E....'ya "Clean on borad" temiz konşimentoyu vermiş ve
taşıyan tahliye limanında hasardan dolayı gönderilene ödediği tazminatı
taahhüt gereği taşıtandan talep ettiği anlaşılmaktadır.
Türkiye'de ve dünyada yükletenin taşıyana karşı yaptıkları bu "taahhüde"
uygulamada "Garanti mektubu" adı verilmektedir. Garanti mektubu ile taşıtan
(yada yükleten) beyanlarının doğru çıkmaması yüzünden taşıyanın uğrayacağı
zararları tazmin etmeyi taahhüt ve taşıyanın kendilerine rücu hakkı
bulunduğunu kabul ederler.
Garanti mektuplarının geçerli olup olmadıkları, Uluslararası alanda ve
Türkiye'de tartışma yaratmıştır.
Prof. Dr. Çağa, "Genellikle taşıyan veya konşimentoyu düzenleyen temsilcisine,
konşimentoyu iktisap edecek olanları kandırma kastını izafe etmek mümkün
olmayan hallerde -mesela hasarın varlığında tereddüt olunması veya hasarın
çok cüzi olması hallerinde durumun böyle olduğu kabul edilmektedir- ortada
bir "Lettre de garantie honnete" mevcudiyeti kabul edilerek hukuken geçerli
sayılmakta, fakat böyle bir kastın varolması halinde (ezcümle hasar pek
aşikar ise durum böyledir) ise mektup "Lettre de garantie frauduleuse"
niteliğinde olduğundan hukuken geçersiz sayılmaktadır. Türk hukukunda ise
mesele sarih bir kanun hükmü ile düzenlenmiştir. TTK. 1064/2 hükmüne göre
"Donatanın (Taşıyanan), " taşıtan ve yükletenle anlaşarak konşimentoya
hakikate aykırı kayıtlar koyması yüzünden gelecek mesuliyetlerden dolayı
taşıtan veya yükletene rücu hakkı bulunduğunu derpiş eden bütün anlaşmalar
hükümsüzdür (Prof. Dr. Tahir Çağa, Deniz Ticaret Hukuku, II. Navlun
Sözleşmesi, 1982, sh. 95).
Prof. Dr. Oktay ise; "TTK. bunların hükümsüz olduğuna hükmetmiştir (TTK.
1064/f.2). Fakat bu mektupların çok masum niyetlerle, mesela taşıyanın
tereddütlerini gidermek için verildiği de olur. Onun için navlun mukaveleleri
ile ilgili hükümleri değiştiren 18 Haziran 1966 tarihli yeni Fransız Kanunun
isabetli olarak garanti mektuplarının üçüncü kişilere karşı hükümsüz olduğunu
kabul etmekle beraber yükletene karşı ileri sürülebileceğini öngörmüştür (m.
20). Bahis konusu hüküm HGB'de bulunmadığı gibi kanunumuzun hükümet
tasarısında da yoktur" (Prof. Dr. Sami Okay, Deniz Ticaret Hukuku II. Navlun
Mukaveleleri, Denizde Yolcu Taşıma ve Deniz Ödüncü Mukaveleleri, 1971 sh.
63).
Prof. Dr. Rayegan Kender ve Yrd. Doç. Dr. Samim Ünan dava dosyasında bulunan
6.2.1989 tarihli ortak hukuki mütalaalarında;
"Bu hükümsüzlük bazı hukuklarda taşıyanın veya temsilcisinin üçüncü kişi
konşimento hamillerini aldatma niyetinin varlığı şartına tabi tutulmuştur
(mesela Alman Hukuku, Hamburg Kaideleri m. 17). Türk Hukukunda ise konuya
ilişkin açık bir kanun hükmü mevcuttur (TTK. 1064/2) madde metni aynen
şöyledir "Donatanın (taşıyan olacak, taşıyan veya .. bütün anlaşmalar
hükümsüzdür..." hükümden bu anlaşmaların tamamen hükümsüz olduğu
görüşündedirler".
Bu konuda araştırması bulunan Hukukçu Stj. Av. Kerim Atamer, İst. Baro Dergisi
Temmuz-Ağustos-Eylül 1988, sayı: 7-8-9, sh: 495-508'de yayınladığı "Temiz
Konşimento Karşılığı Garanti Mektubu" başlığını taşıyan incelemesinde; "Temiz
konşimento karşılığı garanti mektubu uygulamasında en katı çözümlerden
birinin Türk Hukukunda TTK. 1064/2 ile benimsenmiş olduğu saptanır. Hiçbir
ayırım gözetmeksizin anılan amaca hizmet eden tüm garanti sözleşmelerini
geçersiz sayan bu hükmün fiili duruma yabancı olduğu rahatlıkla söylenebilir,
çünkü bir çok gemi işletmesinin matbu garanti mektubu formları bastırdığına
tanık olunmaktadır".
Bu konuda dosyaya hukuki mütalaa veren değerli hukukcu Prof. Dr. Mesut Önen;
"TTK. 1064/2 hükmü, yabancı hukuklar ve uluslararası düzenleme istikametinde
kaleme alınması gerekirken, TTK. tasarısının son şeklini aldığı biranda
üzerinde fazla durulmadan, eksik biçimde düzenlenmiştir. Maddi ruhi
itibariyle yorumlanarak "Taşıyanın taşıtan veya yükletenle anlaşarak hakikate
aykırı kayıtlar koymuş olması yüzünden gelecek mesuliyetlerden dolayı taşıtan
veya yükletene rücu hakkı bulunduğunu derpiş eden anlaşmalar, taraflar
arasında geçerli, fakat üçüncü kişilere karşı hükümsüzdür" şeklinde anlamak
yerinde olacaktır" diyerek tartışmaya yeni bir boyut getirmiştir.
Uluslararası düzenlemeye baktığınızda bu konuda 1978 tarihli Hamburg kuralları
kabul edilmiştir. Anılan kuralların 17. maddesine göre;
1- Temyiz konşimento karşılığı verilen garanti mektupları konşimento hamilleri
ve gönderilene karşı hükümsüzdür.
2- Böyle bir garanti mektubu, üçüncü kişilere zarar vermek kasdı yoksa,
yükletene karşı geçerlidir" kuralı getirmiştir.
İngiliz Hukukunda, temiz konşimento düzenlemesi karşılığı garanti mektubu
verilmesi işlemi garanti sözleşmesi olarak nitelendirilmekte, sözleşmenin
muhtevasını konşimentoya bir "misrepresentation" yazılması oluşturmaktadır.
Eğer kasıtlı bir (fraudulent) bir "Misrepresentation" sözkonusu ise, garanti
sözleşmesi geçersizdir. Sözleşmenin geçersizliği "Misrepresentation" kasıtlı
olması koşuluna bağlı olduğundan, İngiliz mahkemeleri, gönderilen bir haksız
fiil talebine sahip olup olmadığını araştırmakta ve haksız fiilin koşulları
mevcutsa garanti sözleşmesini hükümsüz saymaktadır. Buna göre aşağıdaki
hallerde düzenlenen garanti mektupları geçerli sayılmaktadır.
1- Yükleten ve taşıyan, yükün eksikliklerini o kadar önemsiz kabul etmektedir
ki, taşıyan gönderilenin menfaati doğrultusunda temiz konşimento
düzenlemektedir.
2- Taşıyan ile yükleten arasında yükün durumu hakkında ihtilaf bulunmaktadır
veya taşıyan makul bir tereddüt içindedir.
Nitekim "King's Bench Division" 1935 tarihli bir kararında, taşıyandan
beklenebilecek bilgi seviyesini aşan hallerde düzenlenen garanti mektubunu
tanımış ve yükleteni ödemeye mahkum etmiştir (Bak. Stj. Av. Kerim Atamer,
age., sh. 504).
Alman Hukukunda, temiz konşimento karşılığında garanti mektubu verilmesi
suretiyle kurulan garanti sözleşmelerinin geçerliliği ve geçersizliği
konusunda bir kanun hükmü olmamakla birlikte, taşıyanın veya temsilcisinin
ancak 3. kişi konşimento hamillerini aldatma niyetinin varlığı halinde
hükümsüz olduğu kabul edilmekte aksi halde geçerli olduğu benimsenmektedir.
İtalya Hukukunda, İtalya müellifleri Prof. Antonio Lefebre d'ovidio ve Prof.
Gabrielepascotoren'in ortaklaşa yazdıkları (Manulede Dirittodella
Navigaziona) adlı eserin 352 sahife 425'de "yükletenin taşıyana sadece
taraflar arasında geçerli olan bir garanti mektubu tevdi edebileceği)
görüşünü ileri sürerek garanti mektuplarının mektubu düzenleyen yükleten
(yada taşıtan) ile mektup kendisine tevdi edilen taşıyan arasında hüküm ifade
edeceğini belirtmektedirler.
Fransız müellifi Prof. Rene Rodiere, "Droit Maritine" adlı eserinde garanti
mektubu karşılığında temiz konşimento düzenlenmesinin tehlikelerine işaret
etmekte ancak Fransız Deniz Ticaret Yasasının 1966 reformuyla
gerçekleştirilen 20. madde değişikliği ile garanti mektuplarının 3. kişilere
karşı geçersiz, buna karşın yükletene karşı geçerli kılındığını
açıklamaktadır.
Türk Yargıtayı bu konuda değişik kararlar vermiştir. Y. 11. HD.'nin 17.11.1981
gün, 81/4401-4869 sayılı kararında:
"Davacının davasına dayanak yaptığı 18.11.1975 günlü belgenin geçerli olup
olmadığı tartışılması gerekmektedir. Sözü edilen belgenin incelenmesinde
malın yüklenme sırasında ikinci kaptan tarafından düzenlenen (ikinci kaptan
tesellüm makbuzu-Mate's Receipt) de bulunan malın hasarlı olarak gemiye
yüklendiğine ilişkin (Rezervli) kaydının aradaki anlaşma gereğince
konşimentoya derç edilmeyeceği ancak bu konuda taşıyıcının bir zararı doğarsa
o zaman bunu gönderenin ilk talepte taşıyıcıya ödeyeceğini kabul ve taahhüt
eden bir belge niteliğinde olduğu görülmektedir. Bu tür anlaşmalar TTK.nun
1064/2. maddesindeki buyurucu hüküm gereğince hükümsüzdür. Bu maddenin yasa
koyucu tarafından düzenlenen gerekçesinde de belirtildiği gibi, taşıyan ile
gönderilen kendi aralarında anlaşarak gerçeğe aykırı konşimento düzenlemeleri
suistimal niteliğinde görülerek, bu gibi suistimallerin önlenmesi için bu
yasal düzenlemenin yapıldığı anlaşılmaktadır (TBMM. Adliye Encümeni
Mazbatası, gerekçe sh. 409).
Dairemiz bu içtihadı ile esnek yorum yollarını kapamış iken Türkiye ve
dünyanın pek çok ülkesinde garanti mektubu niteliğinde yazılar, beyanlar,
taahhütler tanzim edildiği için yıllar sonra verdiği bir kararda bu tür
anlaşmaların 3. kişiler ile alıcıya bağlamayacağı ancak taşıyıcı ile taşıtan
arasında geçerli olduğunu kabul etmiştir.
"Uyuşmazlık, davacı taşıyıcının, aslında konşimentoda yazılı miktarda emtianın
gemiye yüklenmediği halde davalı taşıtanın verdiği 30.9.1989 tarihli garanti
(teminat) mektubuna istinaden temiz konşimento düzenlemesinden sonra tahliye
limanında beliren noksanlıktan dolayı ödeme yapan davacı taşıyıcının
taşıtandan ödediği miktarı tahsili istemine ilişkindir. Yerel mahkeme TTK.nun
1064/2. maddesinin emredici hükmü hilafına hareket edilemeyeceği gerekçesiyle
davanın reddine hükmetmiştir.
TTK.nun 1064/2. maddesinin hükmünü sadece 3. kişiler ile alıcıyı bağlamayacağı
şeklinde anlamak icap eder. Taşıyıcı ile taşıtan arasında düzenlenmiş bir
garanti taahhüdü geçerli olup, bu kabul irade serbestisi ilkesine ve dünya
hukuklarındaki bu doğrultudaki temayüle de uygundur. Bu itibarla aksi
düşüncedeki gerekçe isabetli görülmemiştir... bu nedenle hükmün davacı
yararına bozulmasına" karar verilmiştir (Y. 11. HD., 25.11.1993 gün,
1992/7095 - 1993/7742 özel kartondan, yayınlanmamıştır).
Görüldüğü Yüksek Özel Daire de dünya hukuklarındaki gelişmelere uygun olarak
TTK. 1064/2. maddeyi son içtihatlarında yorumlayarak taşıyan ile yükleten
arasında tanzim edilen garanti mektuplarına geçerlilik tanımak doğrultusunda
görüş bildirmiştir.
Sayın çoğunluk, 1981 tarihli kararda olduğu gibi bu kararda da TBMM.
gerekçesine dayanmaktadır. Oysa, TTK. 1064/II'de yer alan hüküm, kanunumuzun
alındığı Mehaz Alman Kanununda (HGB'de) mevcut değildir. Kanunun meclise
sevkinde hazırlanan Hükümet Tasarısında da yer almamıştır. Anlaşıldığına
göre, Adalet Komisyonunda acele ile ilave edilmiş ve meclisden tartışılmadan
geçmiştir. Zaten kanunun bu maddesinin acele ile ele alındığı metninden
anlaşılmaktadır. Nitekim, Prof. Dr. Çağa ve Prof. Dr. Rayegan Kender, Yrd.
Doç. Dr. A. Samim Ünan yukarıda anılan eser ve hukuki mütalaalarında TTK.
1064/II hükmündeki "Donatan" deyiminin, "Taşıyan" olarak anlaşılması
gerektiğini bildirmişlerdir. Şimdi, dosyaya hukuki mütalaa veren Prof. Dr.
Mesut Önen'in bildirdiği gibi kanunu lafzi olarak yorumlarsak ""Donatan
olmayan taşıyanın rücu derpiş eden anlaşmalarını geçerli saymak icab
edecektir". Oysa, kanunkoyucu burada yanlışlıkla ve acele ile taşıyan yerine
"Donatan" deyivermiştir. O halde metnin başlangıçta eksik düzenlendiği
doktrin tarafından da kabul edilmektedir (yukarıda anılan age.lerde bu husus
açıkca kabul edilmektedir).
O halde "temiz konşimento karşılığı garanti mektubu" uygulamasında, yabancı
hukukdaki uygulama ve bilhassa 1978 tarihli Hamburg Kuralları'nın 17.
maddesinde açıklandığı gibi;
1- Temiz konşimento karşılığı verilen garanti mektupları konşimento hamilleri
ve gönderilene karşı hükümsüzdür.
2- Böyle bir garanti mektubu, üçüncü kişilere zarar vermek kasdı yoksa
yükletene karşı geçerlidir kuralları dikkate alınarak TTK. 1064/II hükmü
yorumlanmalı ve irade serbestisi prensibi dikkate alınarak bu taahhütleri
taraflar arasında geçerli fakat üçüncü kişilere karşı hükümsüzdür diye
anlamak gerekmektedir. Aksi halde Türkiye'de ve dünya hukukunda kullanılan ve
artık matbu hale getirilen garanti mektuplarını yok saymak gibi kanun
koyucunun düşünmediği bir sonucu benimsemiş oluruz ki bu düşünce tarzı
uluslararası hukuka da aykırı olacaktır.
Bu durumda taşıyan K.......... AŞ. ile taşıtan davalı E....... AŞ. arasındaki
9.10.1986 tarihli taahhütname geçerli olup davacının, 3. şahsa taahhüt
kapsamındaki zarar nedeniyle ödemek zorunda kaldığı tazminatı davalı
taşıtandan isteyebileceğine göre davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin
kabulü ile mahkeme hükmünün b o z u l m a s ı gerektiği görüşü ile sayın
çoğunluğun karar düzletme talebinini reddi hakkındaki görüşüne karşıyız.
Gönen ERİŞ İhsan DEMİRKIRAN
Üye Üye
|