 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Altıncı Hukuk Dairesi
E. 1994/4776
K. 1994/5154
T. 5.5.1994
* KİRA SÖZLEŞMESİNİN TARAFLARI
* KİRALANANIN DEVREDİLMESİ
* DAVADA HUSUMET KONUSU
ÖZET: Kira sözleşmesinin asıl tarafları kiralayan ile kiracıdır. Kiracıya
tebliğ edilen ihtarnameden sonra kiracının taşınmazı üçüncü kişiye devretmesi
halinde, bu fiili durumun eskiden beri devam ettiği iddia ve isbat
edilmediğinden, kiracı ile üçüncü kişi arasında yapılan anlaşma kira
ilişkisinin asıl taraflarını değiştirmez. Bu nedenle husumetin, sözleşmenin
asıl tarafı olan davalı kiracıya yöneltilmesi doğrudur.
Ayrıca, diğer davalı üçüncü kişinin de fuzuli işgalci olduğu ileri sürülerek
kiralananı boşaltması istendiğine göre, bu kişinin davadaki durumu
tartışılmaksızın husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru
değildir.
(1086 s. HUMK. m. 38-42)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye-alacak davasına dair karar,
davacılar tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş, ancak
alacak miktar yönünden duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra
dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava; ihtiyaç, temerrüt ve fuzuli işgal nedeni ile kiralananın tahliyesi ve
kira alacağının tahsili istemidir. Mahkemece, davanın husumetten reddine
karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kiralanana ilişkin kira sözleşmesi 1.6.1987 başlangıç tarihli, bir yıl süreli
olarak davacılarla davalı Salih arasında yapılmıştır. Adı geçen kiracının bu
dava üzerine kiracı olmadığı, kiracılığın sona erdiği, ilişkinin başka kişi
ile kurulup devam ettirildiği yolunda bir itirazı olmamıştır. Davaya müdahale
isteminde bulunan ve bu istemi kabul edilen Aziz, kiralananın kendisine
devredildiğini, kiracının kendisi olduğunu bu nedenle davanın kendi aleyhine
açılması gerektiğini, kiracılık sıfatı bulunmayan Salih aleyhine açılan
davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Yukarda sözü edilen kira sözleşmesinin feshedildiğine, müdahille davacılar
arasında kira sözleşmesi yapıldığına ilişkin herhangi bir belge mevcut
değildir. Müdahil, 20.5.1993 tarihli devir senetlerine dayanmaktadır. O
belgenin kiracı ile müdahil arasında yapıldığı ortadadır.
Özellikle davadan önce keşide edilmiş, 12.5.1993 tarihinde kiracıya tebliğ
edilmiş ihtarnameden sonra tanzim edildiği görülmektedir. İşyerine ait
ruhsatnamenin Maliye'ye ait vergi levhasının yine ihtarnamelerden sonraki
zamanda düzenlendiği görülmektedir. İddia olunan devrin ihtarnameden önce
vaki olduğu, fiili durumunun eskiden beri devam edegeldiği iddia ve isbat
edilmemiştir. Bu itibarla, asıl kiracı adına keşide olunan ihtarnamenin
tebliğinden sonra kiracı ile üçüncü kişi arasında yapılan anlaşma davacılarla
olan kira ilişkisinin tarafını değiştirmez. Kaldı ki devir senetlerinin
içeriğinin kiralananın devri niteliğinde olup olmadığı dahi tartışılabilir.
Ne varki içeriği ve amacı ne olursa olsun kiralayanların bildiği dahi iddia
ve isbat edilmeyen o anlaşmaların asıl kiracının durumunu değiştirmediği
açıktır. Bu nedenlerle husumetin tevcihinde bir hata bulunmadığının kabulü
ile işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi
hatalı olmuştur.
Ayrıca, Göksel adlı davalının kiralananda fuzuli işgalci olduğu iddia olunarak
tahliyesi istendiği halde o kişi yönünden hiçbir tartışma yapılmadan onun
hakkındaki davanın da husumetten reddedilmesi doğru değildir. Hüküm
belirtilen nedenlerle bozulmalıdır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile
HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin
alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 5.5.1994 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi.
|