 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas Karar
94/4563 94/6689
29.6.1994
Özet:1-Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikle murisin ölüme
bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin
haklarını zedelemiş olması gerekir, mahfuz hissenin aşılıp aşılmadığından söz
etmek ise ancak temlik konusu olan ve temlikin dışında kalan terekenin
tümüyle bilinmesi halinde mümkündür. Bunun için murisin ölüm tarihindeki
aktifinden pasifi indirilmek suretiyle net terekesi oluşturulup mirasın
açıldığı tarihteki parasal değeri tesbit edilmeli ve miras bırakanın tasarruf
nisabını aşıp aşmadığı araştırılmalı, aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre
tasarruf işleminde mahfuz hisseyi zedeleme kastının bulunup bulunmadığı
hususu objektif ve subjektif unsurları dikkate alınarak belirlenmelidir.
Tasarruf mutlak olarak tenkise tabi ise (ölüme bağlı kazandırmalar ve
ayrıca murisin ölümünden geriye doğru bir yıl içinde yapılan kazandırmalar
diğer koşullar da bulunuyorsa) veya diğerlerinde mahfuz hisseyi ihlal
kastının bulunduğu kesin olarak saptandığı taktirde özellikle muayyen mal
hakkında tenkis uygulanırken MK.nun 512. maddesinde yazılı sıralamaya dikkat
edilmeli; dava konusu olup olmadığına bakılmaksızın önce ölüme bağlı
tasarruflarla davacının saklı payı tamamlanmalı, saklı pay ölüme
kazandırmalarla giderilemiyorsa, sonra mutlak tenkise tabi sağlar arası
tasarruflar en sonrakinden başlanarak dikkate alınmalıdır.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisen sıra geldiğinde tasarrufa konu
malın sabit tenkis oranına göre paylaşılmasının mümkün olup olmadığı
araştırılmalı sonucuna göre davalıdan ya bir bölüm malın ya da o bölüm malın
ayrıca hesaplanan parasal karşılığının tazminat olarak alınmasına karar
verilmelidir.
2-Murisin ölüm tarihinden geriye doğru bir sene içinde yapılan
bağışlar diğer şartlar da var olduğu takdirde murisin kastı aranmaksızın
tenkise tabidir. Bu nedenle murisin ölüm tarihinin ayı ve günü ile tesbiti
zorunludur.
3-Murisin ölümünden evvelki bir seneden daha önce yapılan temliklerde
ise tenkis şartlarının oluşması, mahfuz hisse kurallarını bertaraf etmek
kastıyla yapılmış olmasına bağlıdır.
4-Ayrıca yukarıdaki maddelerde belirtilen hususları ihtiva etmeyen
bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması da doğru değildir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
1-Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen
ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (teberru) yasal sınıra
çekilmesini amaçlayan öncesine etkili, yenilik doğrucu (inşai) davalardandır.
Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul: Miras bırakanın
ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay
sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payın payların
zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma
(temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras
bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve
tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini
oluşturur. Miras bırakanın borçları bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir
aylık nafakası terekenin defterinin tutulması mühürlenmesi cenaze masrafları
gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net
terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra MİRASIN
AÇILDIĞI TARİHE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ yapılarak parasal olarak miktarının
tesbiti gerekir. Miras bırakanın 1/4 olan tasarruf oranını aşıp aşmadığı
araştırılmalı, tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap
ederse kazandırma işleminde saklı payları zedeleme kastının bulunup
bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurları dikkate alınarak
belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her sağlar arası kazandırmada
saklı paylar zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Tasarruf mutlak olarak tenkise tabi (ölüme bağlı tasarruflar veya MK.
507. maddesinin 1, 2, ve 3. fıkrasında gösterilenler) veya diğerlerine mahfuz
hisseyi ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılmış ise özellikle muayyen
mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 512. maddesindeki sıralamaya
dikkat etmek dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı
tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak sonra sağlar arası
tasarrufları dikkate alınmak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi
veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki
hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun
tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda
(sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup
olmayacağı (MK.506) araştırılmalı sonucu uyarınca DAVALIDAN BİR BÖLÜM MAL
veya o bölümün karşılığı olarak ayrıca hesaplanarak TAZMİNAT ALINMASINA
KARAR VERİLMELİDİR:
2-Dosya içeriğine göre dava dilekçesinde miras bırakan Halil oğlu
Ahmetin 17.10.1987 tarihinde öldüğü belirtilmiş dosyaya konan Çay Sulh Hukuk
Mahkemesinin 1989/325-331 sayılı veraset belgesinde muris Ahmetin 1988
yılında öldüğü kabul edilmiştir. Davalılara çeşitli tarihlerde bağış yolu
ile temlikler yapılmıştır. Bunlardan bir kısmı 17.2.1987 tarihlidir. Eğer
bağışlar murisin ölüm tarihinden geriye doğru bir sene içinde yapılmışsa ve
diğer şartlar varsa murisin kastı aranmaksızın tenkise tabidir (MK. md.
507/3). Bu yönden miras bırakanın ölüm tarihinin ayı ve günü ile tesbiti
zorunludur.
3-Murisin ölümünden evvelki bir seneden önce yapılan temliklerden
tenkis şartlarının oluşup oluşmadığı Medeni Kanunun 507/4'e göre
araştırılmalıdır. Davacı tanıkları, miras bırakanın davacıların saklı
paylarını ihlal kastı ile davalılara kazandırma yaptığını kabule elverişli
bilgi vermemişlerdir. Zira murisin temlik kastı aşikar olmalıdır. (MK. md.
507/4.) Mahkemece davacı tanıklarının sözlerinin değerlendirme gerekçesi
gösterilmeden bütün taşınmazların saklı pay kurallarını ihlal kastı ile
bağışlandığının kabulü doğru bulunmamıştır.
4-Bilirkişi raporu Yargıtay denetlemesine elverişli olmalıdır.
Dosyadaki rapordan davalıların her birine temlik edilen ve temlik dışı kalan
terekenin hangileri ve değerlerinin ne olduğu her davalının saklı paya
tecavüz oranı davacıların temlik dışı terekeden alacakları
anlaşılmamaktadır. Böyle bir rapora göre karar verilmeside bozma nedenidir.
Eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün
BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle
karar verildi. 29.6.1994
Başkan Üye Üye Üye Üye
Tahir Alp Ş.D.Kabukcuoğlu F.Kıbrıscıklı Özcan Aksoy A.İ.Özuğur
|