 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1994/3625
K. 1994/4187
T. 1.4.1994
* HUKUKİ EHLİYETİN SAPTANMASI
* İYİNİYETİN BELİRLENMESİ
ÖZET : Satıcının hukuki ehliyeti hakkında birbirine aykırı doktor raporları
verilmesi halinde, getirtilecek müşahade belgeleri ve reçeteleri ile Adli Tıp
Kurumu'na gönderilerek satıcının satış tarihinde hukuki ehliyete sahip olup
olmadığı Adli Tıp Kurulu raporuyla saptanmalıdır. Medeni Yasanın 931.
maddesinde sözü edilen iyiniyet aynı Yasanın 3. maddesinde deyimini bulan
subjektif iyiniyettir. Halin icaplarına göre, kendinden beklenen özeni
göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. Alıcının kendinden beklenen
özeni gösterip göstermediği, normal bir insanın hayatın olağan akışı
içersindeki davranış biçimi nazara alınarak değerlendirilir ve ortaya
çıkarılır.
(743 s. MK. m. 14, 3, 931)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Sapanca Asliye Hukuk Hakimliği)nden
verilen 19.11.1992 gün ve 77-172 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan
25.10.1993 gün ve 8537-12616 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı
vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp
düşünüldü:
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayanılarak açılmış tapu iptal ve
tescil; buna (iptal ve tescile) imkan görülmediği takdirde ise, uğranılan
30.000.000 lira zararın BK.nun sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili
isteğine ilişkindir.
Mahkemece, satışı yapan Ahmet'in akli dengesinin yerinde olduğunun doktor
mütalaası ile saptandığı; ikinci el durumundaki Vedat'ın da iktisabında
iyiniyetli bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten, delil tesbit yoluyla alınan doktor mütalaasında Ahmet'in akli
melekelerinin ve ruhi durumunun normal olduğu belirtilmiştir. Ancak, kısa bir
müddet sonra Sakarya Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu'nca verilen 27.3.1990
tarihli raporda, "Serebral - Skleroz - Senil Demans" teşhisi ile vasi tayini
gerektiği ifade edilmiştir. Hal böyle olunca, ilgili hastahaneden
getirtilecek sair müşahade belgeleri ve reçeteleri ile birlikte dosyanın Adli
Tıp Kurumu'na gönderilmesinde ve Ahmet'in satış tarihinde hukuki ehliyete
sahip olup olmadığının Adli Tıp Kurulu raporuyla saptanmasında zaruret
vardır.
Öte yandan; Medeni Yasanın 931. maddesinde sözü edilen iyiniyet, aynı Yasanın
3. maddesi hükmünde deyimini bulan subjektif iyiniyettir. Halin icaplarına
göre, kendinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında
bulunamaz. Alıcının kendinden beklenen özeni gösterip, göstermediği, normal
bir insanın hayatın olağan akışı içersindeki davranış biçimi nazara alınarak
değerlendirilir ve ortaya çıkarılır. Elbette, iktisapta bulunanın satıcıya ve
satılan taşınmaza göre konumu, iyiniyetin tayin ve takdirinde özellik
arzedilecektir.
Bu itibarla, ikinci el durumundaki davalı Vedat'tan ödediği gerçek satış
bedelini gösterir yazılı belgeleri de istenerek onun (Vedat'ın) iktisabında
iyiniyetli olup olmadığı kuşkuya yer bırakmıyacak biçimde belli edilmelidir.
Bunun yanısıra, ehliyetsizliğin saptanması ve ikinci el durumundaki davalının
iyiniyetli kabul edilmesi ve böylece aynen, ifaya imkan görülememesi halinde
uğranılan zarar karşılığı yönünden değerlendirme yapılması ve aynen ifaya
kendi kusuru ile imkansız hale getiren ilk el Zihni'nin BK.nun ilgili
hükümleri çerçevesinde tazminatla sorumlu olacağının gözetilmesi ve varılacak
sonuç uyarınca bir hüküm kurulması gerekirken, noksan inceleme ve
değerlendirme ile yetinilip, yazılı olduğu üzere davanın reddedilmesi
isabetsizdir. Anılan hususlar, karar düzeltme incelemesiyle anlaşıldığından;
davacı vekilinin isteğinin HUMK.nun 440. maddesi hükmünce kabulüne ve
Daire'nin 25.10.1993 tarih, 8537/12616 sayılı onama kararının ortadan
kaldırılmasına; Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 19.11.1992 tarih,
77/172 sayılı hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü, HUMK.nun 428.
maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri
verilmesine, 1.4.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|